Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Karıştır çöpleri, at, fırlat!

Karıştır çöpleri, at, fırlat!
 

Ne zamandır aklımdaydı, yazayım diyordum, yazarken aklıma gelmiyordu.

Not aldım en sonunda, oh ne rahat!... Hep yapmalıyım artık bunu, durum anlaşıldı…

Yaşlılığa geçiş halleri demek ki… Kabul edip, bir kenara koymak, koyarken de önlemler almaya başlamak gerekiyormuş, test edildi, onaylandı!

Ahmet, Ayşe’ye der ki, biraz daha dikkatli olalım canım, para harcarken…

Ya da, Ayşe Ahmet’e hafta sonu annemlere gidelim mi aşkım der…

Çocukları Ali ya da Fatma, biraz başarısız olmuştur okulda, rehber öğretmen çağırmıştır, gitmek gerek…

İstediğinizce çoğaltabilirsiniz örnekleri, kısıtlama yok!

Bir tartışmanın başlama anıdır, nasıl olsa…

Farklı fikirler olduğunda düşünceleri ve farklı duyguları ifade etmenin yoludur, tartışma, yeter ki kavga ile karıştırılmaya… Da… Kaç kişi, söyleyin Allah aşkına, tartışma dozunda bırakır da, ille de taşıyacağım kavga formatına diye inat etmez, şu bizim toplumumuzda!

Nedeni de, tartışmayı bilmememizdir, ukalalık değil, gerçekten de öyle!

Konu, dikkatli harcama yapalımdır, Ayşe bunu üstüne alınır, hatta hakaret kabul eder, o değil miydi daha geçenlerde almak istediği etekten vazgeçen ve kocası değil miydi gereksiz yere arabayı bakıma götüren!

Haydi, dökülsün bakalım tüm kirli çamaşırlar!...

Hiç ilgi yokken, üniversite yıllarına, nişan gününe, evlilik arifesine gidilir…

Ana konu çoktan figüran konumuna düşmüştür!

Ah, hatırlanır mı figüranlar, ana konu ise çoktan çöpü boylamıştır ilk beş dakika içinde…

Ahmet,i Ayşe’si değil konu, cinsiyetle ilgisi yok, konunun önemiyle de…

Maksat, doldurulan taşları boşaltmak!

Fi tarihindeki konular gelir de ana konu kokmaya başlar çöp tenekesinde…

Nereye kadar, bir başka tartışmada pislik olarak atılana kadar!

Çok seviyoruz, tartışma yerine kavga etmeyi. Tartışmada farklı görüşler savunulur, en kötü haliyle, sen öyle düşünüyorsun, ben böyle, bakalım zaman ne gösterir denilir.

Kavgada ise her şey mubahtır, bir çeşit savaştır, kim en önce çekerse silahını o kazanır!

Kazanmak bazen de kaybetmektir başka şeyleri ama, gelin de o anda anlatın!

Cephaneler annesinin bilmem nesidir, babasını iki kadeh rakısı da olabilir, ilkokuldaki aşkıdır, bir başarısızlığıdır…

Çoğaltabilirsiniz örnekleri istediğiniz kadar…

Bu gerçek anlamda bir problemdir, zamanında bir problem çözülmek istendiğinde de yaşanmıştır aynısı, çözülmeyen problemler her eklediğinde, ana konu daha da bir kokuşur!

Bir sürü kokuşuk problemler, insanları da çirkinleştirir, yeni tartışmaları da kavgaya dönüştürür!

Güncel olan problem neden ötelenmek istenir?

Korkular?

Kaygılar?

Özgüven eksikliği?

Aman, sarmayayım şimdi başıma, zaten çanıma ot tıkadı yıllardır?

Eleştirilmeyi hazmedememek?

Yoksa, eleştirirken ya da ifade ederken bir şeyi suçlama, yargılama tarzında ağzımızdan çıkan sözler mi?

Neyse ne… Sonuç itibariyle, hiçbir konuyu kendi başına ele alamayışımızdır en ciddi problemimiz!

Hop, el at çöp torbasına, kokuşmuş kaç ana konu vardır figüran konumunda, al birini fırlat yüzüne, yetmedi mi, dert etme, elini daldırıverirsin tekrar poşete!

Eli armut toplamayan karşı taraf da çoktan daldırmıştır elini kirli sepetine…

At… Fırlat!...

……

Leonardo Da Vinci’nin annesi de köleymiş zaten!

Aysun’un ailesi de… Ay, neydi hatırlayamıyorum, neyse…

Paraların üzerinden Atatürk’ün resimlerini de CHP kaldırmış meğerse!...

……

Çöp tenekesi nerede, sosyal sigorta konusunu, yüksek enflasyonu, işsizlik oranını ve hatta neredeyse cumhuriyeti atalım bir an önce…

En alttakileri alalım, atalım, fırlatalım…

Yeterince kokuştuklarında bunlara da sıra gelir nasıl olsa!


Gülgün Karaoğlu
Nisan,15/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..