Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Futbol
 

Kartal düştü, aslan uçtu.

Kartal düştü, aslan uçtu.
 

Baros'ta Uçtu.


Maçtan günlerce önce yazdığım blogumda, Galatasaray havada, karada Beşiktaşı yener dediğimde, Galatasaray taraftarı yazar arkadaşlarım bile, çok yüksekten uçmuşsun demişlerdi.

Ancak görünen köy kılavuz istemez atasözünde olduğu gibi, son haftalarda sistemsiz oynadığı, iyi oynamadığı konusunda ağır eleştiriler alan Beşiktaş karşısında, haftalardır üstüne koyarak gelen Galatasarayın, çok rahat kazanacağı aşikardı. Hatta bazı Beşiktaş'lı arkadaşlarıma rahat yeneriz, ancak inşallah 4'ten fazla atmayız, ne de olsa Beşiktaş ebedi dostumuz demiştim.

Lincoln son hatalarda oynadığı gibi oynadı, oyun kurdu, asist yaptı, çalıp attı, adam geçti, futbolu güzelleştirmek için, ne gerekiyorsa fazlasıyla yaptı. Sahanın her yerinde rahatça yapmış olduğu fantastik çalımlarla adam geçme işini ceza sahası içinde yapınca, rakip defansa faullü bir şekilde durdurmaktan başka çare kalmadı. Sadece asistleri ve gollerinde değil, güzel çalımlarında ve paslarında da seyirciden hakettiği alkışları alıyor. Galatasaray seyircisi onu çok seviyor.

Baros ellerini ve çenesini tuttu Pembe kramponlarını konuşturdu. Attığı gol ve penaltı vuruşları gerçekten ustalık doluydu. Topu kovalıyor, ısrarla takip ediyor, pres yapıyor, geriye çıkıyor, yanlara kaçıyor, top ayağına geldiği andada, en kısa yoldan kaleye yöneliyor. 18 içinde topla buluşmaları, genelde ustaca vuruşlarla golle sonuçlanıyor. Modern futboldaki yeni forvet tipinin en güzel örneklerinden biri olarak, Galatasaray taraftarlarının kalbinde taht kurmayı başardı. İlk defa bir derbide gol atarak, gerçek Galatasaraylı oldu, üstelik üçleme yaparak.

Arda sonuca yönelik yeteneklerini koymakla kalmayıp, hem rakip ceza sahasında hem kendi ceza sahasında hem hücumda, hem defansta çalım attı, pres yaptı, top kaptı, penaltı aldı. Lincoln'nün üst düzey performansına ayak uydurarak, takıma çok büyük katkıda bulundu.

Mehmet Topal çok çalıştı, riske girmeden, sağlam oyunu ile Ayhan'la birlikte orta sahayı toparladı. Oyunun gizli kahramanlarından biriydi.

Ayhan Akman maestroluğuna devam edip, her zamanki çalışkanlığı ile sahanın her yerine ayak bastı. Pres yaptı, top kaptı, oyun kurdu, pas dağıttı. Görevini fazlasıyla yaptı.

Hakan Balta ve Barış Özbek sol ve sağ kanatta Beşiktaşın kanat akınlarını keserek, oyun kurmalarını ve hava hakimiyeti yüksek olan Beşiktaş forvetlerine rahat orta yapılmasını çok güzel engellediler.

Meira bu kez hiç misafirperver değildi, ikramda bulunmadı, hatasız oynadı, güzel kesmeler yapıp, iyi yer tuttu. her zaman olduğu gibi rakip ceza alanına yapılan duran top organizasyonlarında gol aramak için yerini aldı.

Kara maskeli kahraman Servet, önce golünü atıp kahraman oldu, akabinde Delgadoya ikramda bulunarak, kazandığı krediyi kullandı. Bunun dışında hatasız oynayıp, rakibin gollük pozisyonlarını iyi durdurdu. Birde düzgün kafa vurmayı öğrense iki gol daha atması işten bile değildi. Nedense gelen ortalara alnı yerine kafasının tepesiyle vuruyor, tribünlere yolluyor. Gerçi bu akşam ki kafa şutlarından biri direkten geri geldi. Ancak yine de antremanlarda kafa vuruşlarına çalışmasında fayda var...

Sabriyi ilk onbirde düşünürken, onun yerine Skibbe Nondayı sahaya sürdü ve 90 dakika boyunca ona tahammül etti. Sahada bir tek Nonda aksadı. Adeta golü ve futbolu unutmuştu. Formunda ve biraz dikkatli olsaydı bir iki gol atması işten bile değildi. Skibbe Barosu oyundan alıp, sabriyi oyuna sokarken, Baros yerine Nondayı çıkartsaydı çok daha isabetli olacaktı. Ancak farklı bir şekilde kazanılan maçtan sonra bunun çok fazla ele alınacağını sanmıyorum.

De Sanctis kalesinde sağlam durdu. Yediği gollerde hatası yoktu. Bunun yanında bir kaç önemli gollük şutu çıkardı. Ve bir pozisyonda rakibin ayağındaki topu çok güzel kaptı.

Beşiktaşta Mustafa Denizlinin, kırmızı kartla oyundan atılan Delgadoya sarı kart işareti yaptığın için oyundan atıldın şeklinde bir işarette bulunması birinci centilmence davranıştı, Ardayı ceza alanı içinde düşüren Holoskonun, penaltıya sebep olduğunu kabul ederek, hakeme itirazda bulunmaması, bunun yanında oyun arkadaşı Rüştü'nün sorusuna evet penaltı demesi ikinci centilmence davranıştı, Galatasarayın attığı golden sonra Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören'in alkışlaması üçüncü centilmence davranıştı. Bende bu futbolu çirkinleştirmeyen güzel futbolu ve mücadelesi için Beşiktaşı ve yukarıda bahsettiğim centilmenleri ayakta alkışlıyorum. İnşallah bundan sonraki maçlarını kazanıp Şampiyonluk yarışından kopmazlar.

Bütün buların yanında, Galatasaray Teknik Direktörü, korkaklık ve acemilik yapmadı. Bir iki küçük tercih ve zamanlama hatası dışında iyiydi ve maçtan sonra çok keyifliydi. Mustafa Denizli ise maçtan sonraki demeçte bu takımda en çok benim psikolojik desteğe ihtiyacım var diyerek, önümüzdeki günlerde Beşiktaşta yapacağı operasyon hakkında ipuçları verdi.

Sonuçta Galatasaray, 2008 yılının ve sezanunun ilk yarısının son maçını fantastik bir oyunla ve iyi bir sonuçla kapatarak, ikinci yarı ve 2009 yılı için, hem ligde, hem Avrupada büyük başarılar için, iyi sinyal verdi. Başta Galatasaray olmak üzere, tüm futbol camiamızın Yeni Yılını Kutlar, yeni yılda, daha centilmence, daha heyecanlı, daha güzel bir lig dilerim.

 
Toplam blog
: 61
: 2135
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

İstanbulda yaşıyorum, bir kamu kurumunda memur olarak çalışıyorum. Kitap okumayı, satranç oynamayı, ..