- Kategori
- Deneme
Kasım sancısı
"RESİM:ALINTI"
Yüreğime yıllar öncesi demir atmış bir Kasım sancısı bu. Gözbebeklerime yerleşmiş kasımpatılar, renkleri kara, matemdeler. Sönüp giden otuz dokuz mumun aksine tüm harıyla yanıyor gönlümün şamdanında kırkıncı mum. Zaman sarmıyor yaraları. Acı aynı hararetiyle sızlıyor tam da sol yanında. Ömür sarnıcımda birikiyor gözlerimden süzülen yağmurlar. Haziran tebessümünü özlüyorum babacığım.
Mihriban türküsünü ne zaman duysam… yüreğim dile geliyor, engel olamıyorum gözyaşlarıma.
Pekmez-tahine ekmek banamıyorum nicedir.
Ara sıra şiirlerinde kayboluyorum.
Koşup sana geliyorum…
Toprağın karşılıyor her seferinde beni.
Konuşuyorum karşımdasın gibi, anlatıyorum sen gittin gideli neler neler olduğunu.
Şiirlerin bir antolojide yayınlandı, diyorum.
Bestelenen şiirlerin de oldu.
Foça Haber “Şiir Baba”sız kaldı.
Duyuyor musun acaba beni?
Baba… Babacığım…
Bakamıyorum son çekilmiş fotoğraflarına. Gençlik fotoğraflarında yaşatıyorum seni kalp diyarımda.
Kısa bir video var bilgisayarıma kayıtlı, şiir okuyorsun hasta yatağında. Tekrar tekrar dinleyip sesine doymaya çalışıyorum.
“Akasyalar Açarken”i kimseler söyleyemiyor senin gibi.
Yüreğin yaşama tutkundu…
İçimde buruk bir duygu; mutlulukla hüzün arasında gidip gelmekte…
Dualar ediyorum dilim döndüğünce.
Elimden başka bir şey gelmiyor baba.
Özlüyorum seni, çok özlüyorum.
Yüreğime yıllar öncesi demir atmış bir Kasım sancısı bu.
Haziran tebessümünü özlüyorum babacığım.
BİR GARİP ORHAN
Bir garip aşığım ben
Anadolu’nun bağrından kopan
Bozkırın keskin havasından
Gönül hey!
Sert esen bir boran gibiyim
Ne Veli’nin oğlu Orhan’ım ne de delinin
Ben Yaralılardan ser komiser Mustafa’nın
Son çocuğuyum Konya ilinden
Konya ilinden hey!
Şimdilerde gurbet elinde yabancı gibiyim.
Bir âşığım ben Mevlana kökenli
Yüreğim bozkırın keskin esen yeli gibi
Kasırga kalacak geriye benden belki
Dostlar hey!
Gidiyorum artık günler dar gibi.
Orhan Erol UNUR
(17.09.2010)