Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '15

 
Kategori
Deneme
 

Kasrı şirin

Kasrı şirin
 

Bir yuvası vardı, bizim Camili Köyünden Deno amcanın.
Ve var olmaya devam ediyor, dökük-virane, hem de Camili köyünün en ihtişamlı tepesinde.
Kök salıyor çınar misali Kebir Camisi olan köyün bozkır toprağında.
Dimdik ayakta kalmaya, nasıl da inadına direniyor, yedi tepeli Camili Köyü tepelerinin en tepesinde.
İki oda ve bir salondan ibaretti Deno’nun evi.
Karısı ile uyurdu huzur içinde odanın birinde.
Kızları kalırdı şen şakrak odanın diğerinde.
Şimdilerde verdiği acıdır insan yüreğine, adeta konuşuyor, bağırıyor, ağlıyor yetim, virane ve dökük Deno amcanın evi.
Örme taştan, kale gibi bir ev.
Yıkılsa da bacası, uçsa da killi topraktan damı, şimdi bir yalnızlık abidesi, alabildiğine ıssız bir ev.
Bir muammadır nüfus dairesindeki hene numarası, ayakta kalmakta direnen evin.
Bir buruk hüzün kasrıdır Deno amcanın tepedeki evi.
Kuşlar konmuyor, kervanlar konaklamıyor,
Çocuklar içinde saklambaç oynamıyor, camlarını kıramıyorlar bu viranenin.
Mis kokular yayan tencere kaynamıyor, tavşan kanı çaylar sunulmuyor, Allah ne verdiyse deyip, oturulmuyor yer sofrasına, misafirler baş tacı edilmiyor artık bu viran evde.
Kimseler uyumuyor, kahkaha atmıyor, sevinmiyor, gözyaşı dökmüyor, üzüntü duyulmuyor, Dallas ve diğer Amerikan dizileri izlenmiyor artık bu hanede.
Titrek bir mum ışığında oturulmadı, fenerler asılıp kimselerin doğum günü kutlanmadı, kremalı pastalar yenmedi, kızları için partiler verilmedi, bir kadeh şarap hiç içilmedi ve şimdi bir damla su dahi içilmiyor bu evde.
Yine de bir nevi Harput kalesidir Camili'nin, yüksek burçlu olmasa da evi rahmetlinin.
Onlarca yıl oldu öleli, Deno amcası Camili'nin.
Meraktır hani, acep Araf’ta mı bekler hala kendileri?
Ne gördü ne yaşadı sanki, kopmaz ki kıyamet cennetin yolunu gösterse, onca kanatlı melekten birileri.
Dimdik ayakta hala bu taş örme evi.
Diz boyu idi yoksullukları, eyleyemediler kurban, olmayan kınalı koçlarını.
Geçirdiler mi kurbansız kıldan ince Sırat köprüsünden Zatı Alilerini.
Kaç Huri düşer kendisine dersiniz, geçerse bu zorlu köprüleri?
Fakir fukara kısmından olur da, maalesef kendileri.
Buralarda da alavere dalavereye gelir mi dersiniz, evleri yıkık, kendileri yıkık Allahın garibanları.
Neyler, nasıl başa çıkar hile hurda olmaz da verilirse Deno amcama kırk küsur tane Hurilerini.
Çok uzun olmasa da, harcadığı kadarına yaşam denirse ömrünün, Deno amca yaşadı bu örgü taşlı evde.
Doğdu yoksulluk içinde.
Öldü yoksulluk içinde.
Çocukluğunu yaşamadan, genç-delikanlılığa adım attı Deno amca.
Kıvır kıvır sakalları, bıyıkları çıktı önce.
Küfürler edilerek, dayaklar atılarak, hakaretlere maruz kalarak, tüfek astı yükseklerde olmayan omuzunda aşağı, süngü taktı dört bir yanda yer alan düşmana karşı, saatler boyu nöbetler tutu, o da bekçiliğini yaptı namusun. 
Öğrendiği üç beş Türkçe kelime oldu tek karı bu işten.
Ödedi son kuruşuna kadar, tek kuruş borçlu olmadığı vatana borcunu.
Evlendi, acıdı bedeni elbet dişine takınca canını.
Yoksuldu, kaldırıp, kazıdı kan-ter içinde, tırnakları ile toprağı ve taşları.
Yedi tepeli Camili köyünün en tepesine, bir kale yaptı Deno.
Görmeliydiler köyünün dört bir yanından O’nun kartal yuvasını.
Görüldü de yedi tepeli Camili Köyünün Vahşi Batısındaki evi.
Lakin olmadı, bir gün olsun gün görmedi bu kalenin mazbut, taçsız, kılıçsız kumandanı.
Herkesler gibi O da evlendi, görücü denilen usulle, yedi tepeli köyü Camili’de.
Bu evde yaşadı karısı ile elverdiğince ömrü.
Lakin çok zaman oldu, ardında hiç bir iz bırakmadan, bir daha da gelmemek üzere göçüp gitti.
İki kızı oldu, ama komuta ondaydı alimallah bu Kasrı Ganco’da.
Mutlu mu yaşadı acep, Kasrı Şirin’ininde?
Demem o ki; ne çabuk unuttular ve anmaz oldular Deno amcalarını ahalisi Camili’nin.
Oysa boylu boyunca yatarken Deno amcaları musalla taşında; üç kez ağız dolusu haykırdılar O’nu iyi bildiklerini ve  helal eylemişlerdi “sağolsunlar” çok da olmayan  haklarını.
Nice karlar, kışlar, seller, doğal afetler, depremler gördü, yıkılmadı, “adamı güzel eyleyen ceketlerin” kaldığı “Hasan Kalası” Camilili Deno amcanın evi.
Şirince bir evdi bu Kasrı Şirin, yedi tepeli Camili Köyünün en heybetli tepesinde.
Nasıl da zamana inat, dimdik ayakta kaldı, Deno amcanın yalnızlık abidesi taş örme evi.
Lakin çoktan göçüp gitti, kalenin taçsız, kılıçsız, unutulan yoksul kumandanı.
Ve boynu bükük kaldı Deno amcanın kalesi, örme taş evi.
 
Amsterdam, 1 Mayıs 2015
 
 
Toplam blog
: 102
: 447
Kayıt tarihi
: 17.12.10
 
 

Sevgili okuyucular; oluşturmaya çalıştığım bu blog vasıtası ile boş zamanlarımı değerlendirip, ço..