Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '10

 
Kategori
Öykü
 

Kaybetme Korkusu

Kaybetme Korkusu
 

Gün, geceye döneli epey olmuştu. Saatlerdir aynı pozisyonda oturmaktaydı. Uykudan yeni uyanmış gibi hissediyordu kendisini. Oysa, yapabildiği tek şey birkaç gün önce yaşadığı acı olayı tekrar tekrar düşünüp değişik varsayımlarda bulunmaktan ibaretti.

Bir türlü eksik kalan parçayı (sözü) bulamıyordu. Ama neden? Her şey neredeyse gözünün önünde gerçekleşmemiş miydi? İçini kemiren neydi?

Sıkıntılı bir şekilde elektrik düğmesini açmak için ayağa kalktı. Lambanın ışığıyla bir an için gözleri kamaştı. Koltuğa geri dönerken pencereye vuran yağmurun sesiyle irkildi. Düşüncelerinin içinde öylesine kaybolmuş,dalmıştı ki yağan yağmurun rüzgar eşliğinde camı dövdüğünü fark etmemişti bile.

Yağmur, ruhundaki en büyük korkuyu iliklerine kadar hissetmesine sebep oldu. Kaybetme korkusu…

Tüm vücudunu ve benliğini bu korku sarmalamıştı. Birden kendisini boğulur gibi hissederek pencereyi açtı. Başını uzatarak caddeye baktı. Gece ve yağmur nedeniyle apartmanların girişine, dükkan tentelerinin altına sığınarak yürüyen siyah gölgelerden başka bir şey göremedi.

Ani bir kararla montunu, ayakkabısını giyip evden çıktı. Hiçbir şey umurunda değildi. Ne rüzgar, ne yağmur ne de açık bıraktığı pencere…

Apartman kapısını açıp sokağa çıktığında kısa süre kararsız kaldı. Yavaş adımlarla başladığı yürümenin yerini birkaç dakika olmadan hızlı adımlar aldı. Sonunda koşmaya başladı. İçindeki korku, kalbini ve boğazını sıktıkça daha hızlı koşuyordu.

Bir süre sonra oturduğu evin ilerisinde bulunan durakta, kalkış saatini bekleyen otobüsü gördü. Artık ne nefesi, ne bacakları ne de vücudu onu taşımaya yetmiyordu. Yere yığılmak üzere iken aklından hiç çıkmayan düşünceler son bir defa hızlanmasına, durağa ulaşması için gerekli gücü bulmasına yetti.

Binmesiyle birlikte, otobüs, sanki beklediği kişi gelmiş gibi hareket etti. Bilet parasını ödedikten sonra arkaya doğru yalpalaya yalpalaya yürüdü. Cam kenarındaki koltuğa oturup başını cama dayadı. Yağmurdan dışarısı gözükmediği için gözlerini kapadı.

En büyük korkusu gerçeğe dönüşmüş, sevdiği erkeği birkaç gün önce trafik kazasında kaybetmişti.

Kalbine saplanan acı, gece olmasına rağmen hiçbir şeye aldırmaksızın dışarı çıkmasına, deliler gibi koşmasına neden olmuştu.

Geceyi yararak yol alan otobüs, onun için bebeğine ninni söyleyen, kollarında uyutan anne gibiydi. Yağmur da ağlamaya devam etmekteydi. var gaJsHost = (("https:" == document.location.protocol) ? "https://ssl." : "http://www."); document.write(unescape("%3Cscript src='" + gaJsHost + "google-analytics.com/ga.js' type='text/javascript'%3E%3C/script%3E")); try { var pageTracker = _gat._getTracker("UA-7006964-1"); pageTracker._trackPageview(); } catch(err) {}

 
Toplam blog
: 226
: 1337
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

1960 İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, yazı yazmayı, resim yapmayı ve yabancı dil'den Türkçe'ye..