Kefir

Bu aralar kefire merak sardık. İş yerinden bir ağabey ( Firuz Bey ), bir avuç kadar kefir kültürü verdi. Yumuşak, karnıbahar gibi bir yapısı var. Cam veya plastik bir kap içinde bir gün süt içinde bekletildiğinde sütü, mayalandırıp, ekşimsi bir ayran kıvamına getiriyor. Ve yine plastik bir kevgirde süzdükten sonra süzülen kısım içiliyor.

Arta kalan kültürü bol su da yıkayıp sütün içine bırakıyorsunuz. Çevrim bu şekilde devam ediyor. Kültür giderek büyüyor, size verdiği kefir miktarı da artıyor. Kültürün bir kısmını sağa sola vermek gerekecek.

Kefir’in içindeki zengin faydalı bakterilerin, sağlığa faydalarını anlata anlata biteremiyorlar. İnternetten girip araştırdım. Yazılanlara göre içilen ayrandan, en az on kat daha faydalı deniliyor.

Kefirin gençlik içkisi olarak tanındığı ve su yerine içildiği Kafkasya’da tüberküloz, kanser ve hazım bozukluğu gibi hastalıklara rastlanmadığı ve ortalama insan ömrünün 110-130 seneye ulaştığına ait bilgiler bir çok literatürde yer almakta.

Uzun yaşamanın sırrı, belki de kefirde yatıyor. Ayrıca kefir, mide, pankreas gibi bazı organların salgılarını da arttırmakta. Yapılan çalışmalar bu süt ürününün sinirsel rahatsızlıklar, iştahsızlık ve uykusuzluk için iyi bir ilaç olduğunu göstermiş.

Halk arasında kefirin yüksek tansiyon, bronşit, sarılık, ishal, kabızlık, ekzema ve safra rahatsızlıklarını iyileştirdiği bilinmekte. Düzenli olarak günde en az 500 mL kefir 6 ay tüketildiği zaman kefirin organizma üzerine stabilize edici, gençleştirici bir etkiye sahip olduğu, yaşlıların sağlığı üzerine çok yararlı etki yaptığı belirtilmekte. Ayrıca karaciğer, safra, böbrek, kan dolaşımı, kalp metabolizması üzerine olumlu etki yaptığını, kireçlenmeyi önlediğini belirten bilgilerin bulunduğu da açıklanmakta.

Etrafımdaki herkese anlatıyorum, adım kefirciye çıktı. Organizmamdaki etkilerini gelecekte göreceğiz.