- Kategori
- Deneme
Kellik eskiden yok muydu; ben tarihte hiç kel adam görmedim
Aslında böyle hatırlayalım tarihi, gerçeği bileceğiz de ne olacak. İskender’in, Cengiz Han’ın, Sezar’ın kel olduğunu düşünsene. Aman nolur mezara girerken bile saçları olsun! Tek onların yerine ben kel olurum. Kıyamam Malkoçoğlu’ma!
Dilekler böyle de gerçekten kel iseler napalım… Tarihi bize filmlerle falan anlatıyorlar. Tabii ki kahramanlar madara olmasınlar diye hepsinde de aslan yelesi gibi saçlar. Hani bizim de hoşumuza gidiyor, hiç kel kahraman olurmuymuş? Yul Brynner’i de arada idare ederdik, kellik yakışıyor, saçları olsa bile kesesi geliyor insanın.
Tarihi şahsiyetlerin filmlerde, resimlerde kusursuz gösterilmesi o kadar abartıldı ki zaman içinde öyle olduklarına inandık. Ama bugün bakıyoruz her üç kişiden birsi kel. Geçmişte iste bize anlatılanlara göre hiç kel adam yoktu. Yoksa kellik bu devirin hastalığı mıydı? Tüh be keşke o zamanlar yaşasaydım, zaten yakışıklıyım, bir de saçlı halimle Saba melikesini bile alırdım!
Bu durumda geçmişte kellik diye bir şeyin olmadığı varsayımı boşa çıkıyordu. Öyle ya, ben kabak kelsem babam ya da dedem nasıl kel olmuyor?
Yine de hala tereddüt içindeyim biliyor musunuz? Hani belgelerde de geçmişte yaşamış insanların kel olup olmadıkları yer almıyor. İnsanların ne yaptıklarına bakılmış daha çok, nasıl olduklarına değil.
Aslında kellik önemli bir ayrıntı. Her bir şeyini bildiğimiz önemli kişilerin bu ayrıntısı niye saklandı acaba? Yoksa tesadüfen hepsi de saçlı mıydı?