Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '18

 
Kategori
Güncel
 

Kendi Derdine Düşen Türkiye!..

Kendi Derdine Düşen Türkiye!..
 

Katliama, açlığa mahkum edilen, öz yurtlarını, evlerini, barklarını terk etmek zorunda kalan Arakanlı Müslümanların haberleri basınımızda artık yok. Acılar, ölümler, yokluklar, açlıklar ülkesi haline getirilen işgal altındaki Afganistan haberleri de yok… Türk Dünyası Coğrafyası’nda yaşanan acıların da haberleri yok… Gazze ve Filistin var sadece, o da oy beklentisinden… Irak  ve Suriye perişan halde. İsrail’in en çok korktuğu iki devletti, Irak ve Suriye. Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok Müslüman devlet, ABD’ye destek olarak İsrail için bu iki devleti ve Güney Batı Asya’yı (Ortadoğu) yaktılar. Şimdi de İran hedef alınmış durumda, öyle görünüyorsa da asıl hedef ulu ülkemiz Türkiye’mizdir.

Türkiye de kendi derdine düşmüş durumda. Borçla ayakta kalan, bu şekilde günü kurtaran Türkiye ekonomisi için, geçmişte bir kurtarıcı gibi Türkiye’ye çağrılan Kemal Derviş bu çıkmaz halimize; “Sürdürülebilir borç dinamiği” diyordu ve “Bu dinamikle kalkınacağımızı” da söyleyebiliyordu. Şimdi İngiliz bankerlerinin kapılarını aşındırıyoruz. Biz borçlandıkça yükselen borcumuzu ödeyemiyoruz, dövize de bağımlı olduğumuzdan hem döviz hem faiz hem de enflasyon yükseliyor. Bu seferki yükselişler, altından kalkamayacağımız bir hal alıyor.

Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Recep Bahar, bu acıklı halimizi şu cümlelerle ifade etmiş: “İflas süreci!..  Enflasyon durdurulamıyor... Enflasyon Mayısta yüzde 12.15 ile 2018 yılının en yüksek seviyesine çıktı. Yıllık enflasyon yurt içi üretici fiyatlarında ise yüzde 20.16 olarak gerçekleşti. Enflasyonun yükselmesiyle birlikte şimdi Merkez Bankası'nın faizleri artırması bekleniyor!.. “(04 Haziran 2018 Pazartesi)

İki şeker fabrikamız (Erzurum ve Erzincan) daha satıldı… Erzurum ve Erzincan Şeker fabrikalarının ekmeğini yemiş bir ailenin evladıyım, her şeker fabrikasının satışı içimi sızlattı, bu iki fabrikanın satışına olan üzüntümü ifade etmem imkansız. Türk Milleti’nin bu güzelim fabrikalarına çok yazık ettiler. Şimdi de muhalefet, seçimi kazanmaları durumunda şeker fabrikalarının satışını iptal edip geri alacaklarını söylüyorsa da, buna inanmak çok zor. Tüm satışlar gibi bu satışlar da; “Atı alan Üsküdar’ı geçti.” konumuna girdi.

Basınımızdaki ekonomi yazarlarını dikkatle izlerseniz, Yiğit Bulut dışında, ekonomide ilerleme olacağını yazan, ortalığın güllük gülüstanlık olduğunu ve daha da güzel olacağını ifade eden tek bir iktisatçımıza rastlayamazsınız.

Biz ancak İstiklal Savaşı kahramanlarının tuttuğu yol ile; o yol ve yordam ile kurtuluruz. Milli seferberlikle, “Tekalif-Milliye” ile, adına “Kağnı Komutanlığı” adı verilen kağnı seferberliği gibi seferberliklerle kurtuluruz. Taşı sıksalar suyunu çıkaracak milyonlarca gencimiz var, ekilip biçilecek arazimiz var, ama biz yoksuluz, işsiz ve açız!.. Ne garip bir durum değil mi!..

Birbirinden akıllı siyasetçilerimiz günü kurtara kurtara ne güzel yol alıyorlardı; borcu borçla kapatarak, bir ABD’den, bir AB devletlerinden borç alıp çarkı döndürüyorlardı. Artık dönmüyor!..

Hele bir de, bu gidişe dur demezlerse; biz nerede hata yaptık diye durup düşünmez de IMF denen soygun kurumun kapısına dayanırlarsa, işte o zaman vay halimize!.. Bu sefer IMF, bize vereceği üç kuruş borç para için bizden neler istemez ki!.. Aselsan’ı kapat, İHA’yı, SİHA’yı üretme, Kıbrıs’ı İngiliz’e ver, vatanın bütünlüğünü koruyan operasyonları yapma der mi, der!..

Yıllar var ki dost, Müslüman kardeş Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin acıklı halini gözönüne alıp kara kara düşünen aziz Türk Milleti; “Biz de bu devletler gibi olur muyuz?” diye soruyor, kendisi gibi kaygılı olanlara da söyleyip bir umutlu söz duymak istiyor.

Dedemin iki kardeşi Sarıkamış’ta şehit oluyor, birisi de Rus şerrinden uzaklaşmak için Sarız’a yapılan göç yolunda rahmete eriyor. Şehit torunu olan ben de çok kaygılıyım ve diyorum ki bu gidiş bizi Allah korusun Filistin yapar.

Bize, dünyanın bu içinde bulunduğu açmazında iki nimet çok lazım: Buğday ve Asker…

Tam seferberlik zamanı… İstiklal Savaşı ruhunu bilme, anlama, yaşama ve yaşatma zamanı…

İki dilim ekmeğimiz, bir bardak suyumuz olsun; sırtımızda taş taşıyalım, yeter ki vatanımız, devletimiz, milletimiz Allah’ın izniyle her zaman ve her şartta ayakta kalsın…

 

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..