Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '07

 
Kategori
Eğitim
 

Kendine Tunceli'nin doğusunda bir yer beğen

2002 seçimleri öncesiydi. Ben o sıralarda Kilis’te geçici görevle milli eğitim müdürlüğü görevini yürütüyordum. Memlekette bütün dengeler bozulmuş, hükümet darmadağın olmuştu. O koşullarda halkın yeni kurulan AKP’ye ilgisi artmıştı. Ona rağmen AKP’nin birinci parti olsa dahi hükümet kuramayacağını, en azından DYP ile CHP’nin barajı aşacağını ve birlikte hükümet olarak laik cumhuriyetin rotasından çıkarılmasının önüne geçileceğini tahmin ediyordum. 28 Şubat süreci laik cumhuriyet hususunda vatandaş duyarlılığını artırmış olmalıydı.

Kilis il belediye başkanı CHP’li idi. Demokratik sol parti genel seçimlerde milletvekilliğini kıl payı kaçırmıştı. İki milletvekilliği MHP ve DYP arasında paylaşılmıştı.

O seçimde CHP milletvekili adayı genel merkezce belirlenmişti. DSP ise aday bile gösterememişti. CHP’liler kendi adaylarını her nedense benimsememişlerdi. Bir başkası olsa benimserler miydi? O konuda da şüpheliyim. Benim gördüğüm kadarıyla CHP adayı kendini ifade etmekte zorlanıyordu. İşin ucundan tutan birilerini de yanında görmeyince daha da tutuklaşmıştı.

Biz aydınlar genellikle halka uzağızdır. Varoşlarda yaşayan halkın nabzını tutamadığımız için çoğu zaman ortaya çıkan sonuçlar karşısında hayal kırıklığına uğrarız. Oysa büyük çoğunluk orada ve sonucu belirleyenler de onlar.

Bir de gözlemim köylülerin değerlendirmesi önemli. Cahil olduğunu düşündüğümüz bizim köylümüz ülke gündemini, siyaseti çok yakından takip eder. Birkaç köyü ziyaret edip çaktırmadan konuşmalarına tanık olsanız rahatlıkla genel tabloyu tahmin edebilirsiniz.

Ve nitekim seçim öncesinde işim gereği köyleri ziyaret ettiğimde köylerdeki bütün boş duvarların AKP lehine sloganlarla dolu olduğunu görmüştüm. Tıpkı 1977 seçimlerinde dağa taşa “Karaoğlan” yazıldığı gibi bir manzara vardı karşımızda.

Nihayet üç kasım seçimleri yapıldı. AKP tek başına iktidar olacak kadar oy almıştı. Seçimin hemen ertesi günüydü. Seçimi kazanan AKP milletvekili adayları Mercidabık’ta “Teşekkür” yemeği vereceklermiş. Doğrudan kendileri değil ama AKP yöneticileri aracılığıyla bütün bürokratlar bu yemeğe davet edildi. Ben bu davete katılmayacaktım. Defterdara “Siz ne yapıyorsunuz?” diye sordum. O da katılmayacaktı.

Bu arada yeni milli eğitim müdürü adaylarının isimleri ortada dolaşmaya başlamıştı. Kimi İmam-Hatip Lisesi müdürünün, kimisi Fakülte sekreterinin milli eğitim müdürü olacağını söylüyordu. Aradan çok süre geçmedi. Geçici görevlendirmelerin bütünü aynı anda iptal edildi. Bana tekrar Tunceli yolu gözükmüştü. Merkeze alınan ve kadrosu Kilis’te bulunan Elvan Bey tekrar Kilis’e iade edilmişti.

Küçük oğlum Kilis Anadolu Lisesi öğrencisiydi. Hazırlık sınıfını Tunceli’de okumuş, 9. sınıfa devam ediyordu. Biliyordum ki Tunceli’ye eşimi ve çocuğumu götürmem mağduriyetimizi bir kat daha artıracaktı. Birkaç ay içinde yeniden görevden alınacağımdan adım gibi emindim. Bize 28 Şubat sürecinin müdürleri gözüyle bakılıyordu. Oğluma sağlık kurulu raporu alarak Adana Anadolu liselerinden birisine naklettirdik. Neyse ki eşim emekli öğretmendi ve Adana’da evimiz vardı. Eşimi ve çocuğumu Adana’ya bırakarak bir yıl sonra tekrar Tunceli’ye dönüyordum. Yollar rampaydı ve ben yarın ne olacağını bilmeden karanlıklar içinde ilerleyen otobüsün yolcu koltuğunda sıkıntılar içindeydim. Kapandığını düşündüğüm yaşam defterimin Tunceli sayfası yeniden açılıyordu. Aradan bir yıl geçmişti ve dönüp arkama hiç bakmamıştım. Bu, tuhaf bir duyguydu.

Ertesi gün Tunceli’deki görevime yeniden başladım. Öğleye doğruydu. İlsis’te görevli memur elinde bir maille yanıma geldi. “Müdürüm, galiba yanlışlıkla kendine mail çekmişsin.” dedi. Mail çıktısını önüme koydu. Mail benim adresim kullanılarak gönderilmişti ve “KENDİNE TUNCELİ’NİN DAHA DOĞUSUNDA BİR YER BEĞEN:” yazıyordu.

 
Toplam blog
: 114
: 860
Kayıt tarihi
: 29.12.06
 
 

Osmaniye Düziçi doğumluyum. Sınıf öğretmenliği, ilköğretim müfettişliği, il milli eğitim müdürlüğ..