Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

14 Mart '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Kerem Görsev Allan Harris Konseri ve caz müziği

Kerem Görsev Allan Harris Konseri ve caz müziği
 

Louis Armstrong


Buradan duyurduğum “Sesime Kulak Verin” Projesi kapsamında, 09 Mart 2010’da, İzmir AKM’de gerçekleştirilen Kerem Görsev Allan Harris caz konserinden döndüğümde, dinlediklerimden ve gördüklerimden dolayı çok mutluydum. Önce TOBAV’ın eğitimini üstlendiği 70 çocuğun sahneye çıkarak başta bu proje için bestelenen “Sesime Kulak Verin” isimli parça olmak üzere üç parçayı seslendirdiğini; arkasından sahneye çıkan Kerem Görsev ve Allan Harris’e ilk parçada vokal yaptıklarını heyecanla anlattım çocuklarıma. Konserin çok güzel ve etkileyici olduğunu, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımı ve eğer caz müzik buysa çok sevdiğimi söyledim.

Önce parçaların romantizmi ve Sezen Cumhur Önal’ın deyimiyle çikolata renkli Allan Harris’in kadife sesi etkiledi beni. Bu müzik türünün insan sesi dahil her tür enstrümana kendini gösterme fırsatı vermesi ise çok hoşuma gitti. Zaman zaman Allan Harris’in sesi dahil tüm enstrümanlar sustu sadece piyano konuştu; zaman zaman sadece kontrabas, bazen de davul konuştu. Her biri kendi şovunu yaptı. Doğrusu en çok Ferit Odman’ın davul şovlarından etkilendim.

Konser sonunda ilk kez bir caz cd’si aldım. Üstelik “Unforgettables Of Jazz” albümünün kapağını Kerem Görsev’e imzalatmayı da başardım. Tahmin edebileceğiniz gibi son günlerde sürekli bu albümü dinliyorum. Ama beni kesmedi, sadece dinlemekle kalmamalıyım bilerek dinlemeliyim dedim. Ve caz, caz tarihi, caz sanatçıları hakkında bilgi edinmeye koyuldum. İlgimi çeken bazılarını sizinle de paylaşmak istedim.

Öncelikle, meğer ben zaten eskiden beri bir caz severmişim:) Çünkü, Louis Armstrong, Nat King Cole ve Edith Piaff caz şarkıcısıymış. Üstelik son yıllarda dinlemekten büyük keyif aldığım Norah Jones ve Loreena McKennit de caz sanatçısıymış.

Amerika’ya, 1917 yılında New Orleans’a yerleşmeye başlayan Fransızlar tarafından getirilen 147 siyah kölenin kendi kültürlerini de getirmesi ve tarlalarda çalışırken söyledikleri şarkılar cazın temelini oluşturmuştur. Yani Afrikalılar’ın halk müziği blues’dur cazın temelini oluşturan müzik.

Cazın New Orleans’da ortaya çıkmasının diğer nedeni de, Mississippi Nehri’nin ağzına yakın kurulan New Orleans’ın liman şehri olması nedeniyle o zamanlar bir ticaret merkezi haline gelmesiydi. Bu nedenle dünyanın her yerinden insanlar geliyordu ve aynı zamanda renkli bir eğlence merkeziydi. Yoğun eğlence hayatının sonucu olarak, canlı müziğe çok büyük bir istek vardı ve yeniliklere ihtiyaç duyuluyordu. Bu istek ve ihtiyaçlar müzisyenleri yeni stiller yaratmaya zorladı. Değişik ve garip yaklaşımları harmanladılar, gözden geçirip yeniden düzenlediler. Afro- Amerikan ve batı müziği tekniklerinin harmanlanması cazın ortaya çıkışında büyük rol oynadı.

Bu harmanlama o zamanlar ragtime adı verilen piyano için yazılmış müzik türünü de ortaya çıkardı. Bugün caz müzisyeni olarak adlandırdığımız müzisyenlerin çoğu, o zamanlar kendilerini ragtime müzisyeni olarak tanıtıyorlardı. Bu yüzden bazı müzikologlar ragtime’ın ilk caz stili olduğunu düşünürler. Bazıları ise, sadece biraz doğaçlama içermesi nedeniyle caza benzediğini söylerler. Buradan da anlaşılacağı gibi caz müzikte doğaçlama önemlidir.

İşte benim Kerem Görsev-Allan Harris konserinde hayran olduğum şey de bu doğaçlamaymış. Doğaçlamayla müziği süslemek 20. yüzyılın başlarında konserlerde çok kullanılan bir yol haline gelmiş. Doğaçlama sırasında müzisyenler, melodilerin ritimleriyle oynayıp, vuruşları biraz daha erken veya geç başlatır veya vurulan bir nota bir kere yerine birden fazla çalınabilirmiş. Benzeri şekilde bir nota başlatılıp sonra yumuşatılır, sonra tekrar inanılmaz ses artışıyla yükseltilebilirmiş. İşte konser de piyano, kontrabas ve davulla bu doğaçlamayı yaptılar. Ben de hayran oldum.

Yazımı, caz tarihinde çok ilgimi çeken bir konudan söz etmeden bitirmek istemiyorum. New Orleans cazında sadece siyahlar yoktu tabi. Beyaz cazının babası sayılan Jack Laine’in kurduğu gruplar, New Orleans’da “band wagons” adı verilen arabaların üstünde ya da yürüyerek caddelerden geçerdi. Siyah ve beyaz gruplar eğer birbirleri ile karşılaşırlarsa aynı bizim ozanlarımızın taşlamaları gibi onlarda “contest” ya da “battle” denilen yarışlara tutulurlardı. Eğer beyaz grubun başında “Papa” lakaplı Jack Laine’in kendisi varsa galip olan onlar olurdu.

Öğrendiklerimi sizinle paylaştıktan sonra, severek dinlediğim Norah Jones’un müziğini de sizinle paylaşmak istedim.

Sevgiyle kalınız…

http://dinlea.com/73967

Not:Bilgiler ntten alıntıdır

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..