Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '15

 
Kategori
Güncel
 

Kerim’ce güzellemeler -25–

Kerim’ce güzellemeler -25–
 

Kalplerinde insana olan sevdaya dair, sevgiye dair, yüreklerinde zerre kadar his, duygu ve düşünce taşımayan bir zihniyete sahip olanların asla yüzleri kızarmıyor, utanmıyorlar; çünkü zihinleri kirlenmiş, akılları nefislerinin esiri olmuş, bencilleşmişler, insana, insanlığa olan bitenlere sevinen zevatların çoğalmış olduğu bir dönemde, zamanda yaşıyoruz. “Kimler mi?”  dersiniz. “Görünen köy, kılavuz ister mi?”

4.asrın şairi Nesimi aşk için öyle der ya!

"Fikr ederem yazayım zerrece aşkın sırrını,

Bahr midad, ağaç kalem, tas-ı felek devat olur."

Ya nesimi 20. asırda yaşayacak olsaydı, ne derdi acaba?..

*

Yav arkadaş, bu Suriye ne kadar önemli bir yer miş! Suriye (Ese (a)d yanlıları) savaşıyor, ÖSO savaşıyor, PYD savaşıyor, ABD, Rusya, Fransa, Çin... diğer dünya ülkeleri savaşıyor, İŞİD savaşıyor, Türkiye savaşa sokulmaya çalışılıyor. Halkı açlık, yoksulluk, sefalet, perişanlık, ölümler yaşıyor, ülkeden kaçıyor. Cefasını ve yükünü Türkiye çekiyor. Nereye kadar böyle?..

*

Bazı insanlar iyiden iyiye sapıtmaya başladı. Her ortamda bol keseden (Çamur at, tutmazsa izi kalır) atmaya başladılar. Evet, bazı insanlar sevilmeye (marifet iltifata tabidir) övülmeye layıktır; ama bazıları da dövülmeyi ce sövülmeyi de hak etmiyor değiller hani! Bazen insanın olanlar karşısında zıvanadan çıktığı çok manzaralarla ve meydana gelen olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Bazen bir takım şeyler söylemek istiyor, ama bazı şeyler insanın yapmasına engel teşkil ediyor. Elbette topyekûn toplumu suçlamak, yaftalamak doğru olmaz tabi. Kudurmuş ve zıvanadan çıkmış, azgın, sapkın ve şirazesi kaymış, kontrolsüz, ahlaksız olan, insanlara tepeden bakan bazılarına da aslında gereken dersi vermek ve anladıkları dilden konuşmak gerekir.

*

Çevremizde hiç bir fikre dâhil olmayan, değişikliğe ve farklılıklara açık olmayan sayısız insan var. At gözlüklerini takmışlar, bakış açılarını değiştirmektense, güya dünya düzenini değiştireceğini düşünerek; her şeye karşı çıkar, her şeye itiraz eder, her şeye gülmeyi, her şeyle dalga geçmeyi bir maharet sanırlar.  İnsanlara, her şeye karşı tepki vermeyi, tepki koymayı bir gurur meselesi ederek, sürekli negatif, antipatik ve itici bir yapıya sahiptirler. Sahip oldukları negatif enerjiyle bulundukları ortamın enerjini düşürür ve zehirlemeye başlarlar.

Kendi doğruları dışında, başka hiçbir şeyi kabul etmezler, karşısındakini sürekli aşağılamanın, onları alaşağı etmenin hayvani zevkini ve keyfini sürerler. Başka fikirlerini ve düşüneceklerini paylaşabilecekleri insanlar olmadığından, karşılaştığı her insanı, nasıl alt edebilirimin hesabını yaparlar, sürekli kendilerine danışılsın, sürekli kendileri kaale alınsın, sürekli kendilerinin dediklerini yapsınlar isterler. Aynı fikirden ve zikirden olmaları hiç de önemli değil, yeter ki kendilerini saysınlar, sevsinler, saygı ve hürmet göstersinler, o yeter onlar için. 

Böyle insanları bulmak, görmek, tanımak o kadar da zor değil. Yeter ki biraz dikkatli etrafınıza bakın, dikkatli bir gözlem yapın. Peki,“bunlar için ne yapabiliriz?” derseniz; işte o da sizin bileceğiniz iş. İsterseniz aynı suyun akışına kendinizi kaptırır gidersiniz, isterseniz kendinizi uzak tutar, hiç görmemiş, tanımamış gibi görmezden gelirsiniz. Karar sizin!

*

Ateş çemberinin içerisinde dönüp dolaşan, karanlık bir dünyanın keşmekeşi içerisindeyiz. Çepeçevre sarıp sarmalanmış düşmanlar sarmış dört bir yanımızı. Çok ilginçtir ki bunu İslâm adına yaptıklarını söyleyenler bile var.

İletişim kaynakları farklı olunca, haliyle haber kaynakları da farklılıklar arz ediyor. Yahudi ve Siyonist sarmalı içerisinde, birbirimize kızıyor, birbirimize hakaretler ediyor; hain, müşrik, günahkâr gibi yaftalamalarıyla nefislerimizi ve doğru olduğuna inandığımız düşüncelerimizi kutsallaştırıyoruz.

Yapılanların ne kadar doğru olduğunu araştırdıktan sonra, karar vermeliyiz. Aksi takdirde, hepten ayrışırız, hepten zarar eder, hepten kayboluruz ortadan. Dikkatli ve uyanık olmalıyız.

*

Gül bahçesine girenler, kimi gül alırken, kimisi zül.

Şükrünü eda etmek için, kendinden geçer şah-ı bülbül. (KB)

  

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..