Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '08

 
Kategori
Blog
 

Kibar hırsızın türküsü

Kibar hırsızın türküsü
 

kaynak: http://www.flickr.com/photos/toy_box/1290052190/


“Blog” denen konsepti ne zaman fark ettim hatırlamıyorum. Blog yazmaya başlamadan çok daha önce diyebilirim. gazetelerden çok blogları okumaya başladım, hem de büyük bir keyif alarak. Tuttuğu takıma methiyeler düzenler, sevdiği şairin tüm şiirlerini sayfalarına yapıştıranlar, sonuna kadar politize olmuş, hatta illegal düzeyde yazılar, yakası paçası açılmadık küfürlerle kendini ifade etmeye çalışanlar ve daha neler neler… tam bir kaos ve anarşi. Yaramaz, bazen edepsiz ama dibine kadar asi ve isyankar…

Sonrasında büyük medya organizasyonları "blog" denen yaramaz çocuğu keşfetti. Gazeteler ve haber portalları blog bölümleri açmaya başladılar. O andan itibaren dizleri yaralı, gözü şiş, ağaca tırmanan, kapıların zilini çalıp kaçan yaramaz çocuklar, küçük hanım ya da küçük bey sevimsizliğine bürünmeye başladılar. Artık terbiye edilme zamanları gelmişti. Banyoda derileri yüzülene kadar yıkandılar, saçları tarandı, tırnakları kesildi, cici kıyafetlerle donatıldılar. Çocuklar, zengin bir "aile"nin yanına verilerek, başlarındaki otoriter, çok bilen "mürebbiyelere" emanet edildiler.

Fakat hayatları boyunca terbiye edilemeyen çocuklar, büyük "ailenin" gücünden ve "mürebbiyelerin" kurallarından bıksalar da vazgeçmediler. Başka kelimelerin kamuflajında kendi anlamlarını yaşatmaya çalıştılar. Aileleşmediler, mürebbiyelere dalkavukluk yapmadılar. Çelişkileri yok değildi. Aslında gönüllü olarak bulundukları bir gücün içinde, o güce meydan okumayı pek bir sevdiler.

Tam da bu sırada hiç beklenmedik bir şey oldu. Bir grup, hem de kocaman bir grup uslu çocuk, o büyük Aile'nin kapısına dayandı. Onlar ki hiç bir zaman yaramazlık yapmamış, kimseyi dövmemiş, dayak yememiş, hep ahlaklı ve terbiyeli olmuşlardı. Yaramaz çocukların bir türlü öğrenemediklerini onlar zaten biliyorlardı. Yaramazlıkları rahatsız edici değildi, o kadarını da mürebbiyelerine naz yapmak, kendileri gibi "iyi" çocuklara sevimli görünmek için yapıyorlardı.

Gün geçtikçe uslu çocukların sayıları arttı. Hayatları boyunca boylarından büyüklere meydan okuyan yaramaz çocuklar, sanki çocuk kılığına bürünmüş cücelerle başa çıkamaz hale geldiler. İyi çocuklar, büyük aile'nin "milis güçleri" olup kontr-yaramazlıklarıyla büyüklerin düzenini kurdular.

Koskocaman, besili, eli sopalı büyüklere başkaldıranlar, uslu çocuklara mağlup oldular. Yaramaz çocuklar yavaş yavaş sinmeye, sonra da teker teker cici çocuk rejimiyle yönetilen Aile'den ayrılmaya başladılar. Geride kalan bir avuç yaramaz arkadaşlarıyla vedalaştılar. Can Yücel'in "Kibar hırsızın türküsü" şiirini uslu çocuklara miras bıraktılar.

 
Toplam blog
: 34
: 1630
Kayıt tarihi
: 18.08.06
 
 

Merhaba, Yazmak kimimiz için kendini ifade etme biçimi, kimimiz için ekmek kapısı, kimimiz içinse öy..