Kıbrıs sorunu ?

K.K.T.C.-G.K. R.Y. krizini anlamak için önce tarihe göz atmamız gerekir. Tarihler 1950 Zürih-Londra-Lefkoşe ant. İle statüsü belirlenmiştir. Bu statüsü de iki toplumlu Sui Generis bir devlet olmuştur. Çünkü Kıbrıs, hem İngiltere’ye hem Türkiye’ye hem de Yunanistan bağlı hareket etme zorunluluğu getirmiştir. Antlaşma’nın bazı maddeleri: 1) Devlet başkanı Rum, yardımcısı Türk olacaktır. Bunların yetkileri aynı olacaktır. Eğer biri ölürse, yerine gene aynı milletten bir insan geçecektir.2) Mecliste 35 Rum, 15 Türk oluşacaktır. Alınacak kararlar ayrı ayrı oylanacaktır.3) Türk, Yunan ve İngiliz askerleri adada bulunacaktır. 4) Türkiye ve Yunanistan dan dan habersiz hiçbir ekonomik ilişkiye giremeyecektir. 5) Türkiye ve Yunanistan en ziyade müsaadeye mazhar devlet olacaktır. 6) Anayasa Mahkemesi başkanı yabancı olacaktır. İlk başkan da Alman bir hukukçudur. 7) Bu üç devlet garantör devlet olacaktır.

Türkiye Kıbrıs Harekatı’nı bu garantörlük maddesine dayanarak yapmıştır. Ecevit açıklamalarında İngiltere’yi aradık ancak bir cevap alamadık demiştir. Bu antlaşmada ki düzen bozulmaya başlaması ve Rumların Türkleri öldürmesi bu harekâtın sebebidir. Bu harekât sonucunda araya giren devletler tarafından Kıbrıs ikiye bölünüp, bugünkü halini alıyor.

Kıta sahanlığı konusu da bir devletin sahilinden 200 mile kadar olan deniz tabakası onun Kıta Sahanlığıdır. Bu tabakanın üstündeki su kütlesi ise Münhasır Ekonomik Bölgedir. Kıbrıs’ı bir ada olduğundan asıl sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Çünkü sınırlarda 200 mil ilerisi ya K.K.T.C. ya da G.K. R.Y.  kıta sahanlığı oluyor. Zaten yıllardır BM kafasını ağrıtan bir konu olmuş ve 1982 BM Deniz Hukuku Antlaşmasıyla çözüme kavuşmuştur. BM bu konu hakkında uzunca uğraştı. Bakalım biz ne kadar uğraşacağız. Ancak T.C.nin fazla vakti yok. Çünkü içeride durdurması gereken PKK adında kanlı bir terör örgütü var.