Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '06

 
Kategori
Futbol
 

Kıev İstanbul'da da gol atar

Kıev İstanbul'da da gol atar
 

Eve biraz geç kalmıştım. Maça yetişmek için hızlı adımlarla yürüyordum. Neyse ki fazla geç kalmamıştım. Televizyonu açtığımda daha 1 dakika 43 saniye olmuştu. Amanın, o da ne? Skor tabelasında D. Kiev: 1 - F. Bahçe: 0 yazıyordu. İşte dedim kendi kendime. İşte, Fenerbahçe yine Avrupa'da.

Fenerbahçe 1 - 0 yenikti ve Dinamo Kiev atakları dalga dalga geliyor, olası bir felaketin adeta habercisi oluyordu. Fenerbahçeli oyuncular, erken gelen golün de şokuyla sanki ayaklarında prangalar varmış gibi oynuyorlardı. Fenerbahçe'nin kağıt üzerinde son zamanların en iyi orta sahasından eser yoktu. Dinamo Kiev iki üç pasla ceza sahamıza geliyor, yüreğimizi ağzımıza getiren pozisyonlara giriyor, ama ne hikmetse gol atamıyorlardı. Tümer ne yapacağını bilemiyor, Alex elleri kollarını sallayarak piknik alanında dolaşıyor, Anelka gaflet ve delalet içinde bulunuyordu. Fenerbahçe geriden top çıkaramıyor, dan dun topa vuruyorlardı. Bu durum yarım saat böyle sürdü. Sonra, Fener biraz kımıldanır gibi oldu ama yine de ilk yarının tek pozisyonu, Alex'in uykudan biraz sıyrılıp bir iki çalım attıktan sonra Tümer'i gördüğü ve bu futbolcunun şutunun kaleciden döndüğü pozisyondu.

Aslında bu durum bize fazlaca yabancı bir durum değildi. Takım gibi takımlar karşısında - ki bunlar daha çok Avrupa takımları oluyor, Fenerbahçe'nin yıllardır düştüğü durumdu. Fenerbahçe kendinden güçlü takımlar karşısında oynamayı ne yazık ki bilemiyor.

Fenerbahçe ikinci yarıya ilk yarının son 10 dakikasında bıraktığı yerden, yani biraz daha istekli, biraz daha baskılı başladı, ve bu tip maçlarda bulabileceği yagane pozisyonlardan birinden, yani duran toptan güzel de bir gol buldu. Bu takımı biraz daha ateşledi ve Fenerbahçe Kiev üzerinde baskı yarattı. Ancak kaçırma sırası bu defa Fenerbahçe'deydi. Ve yine bir Fenerbahçe Avrupa maçı klasiği oldu ve iyi oynarken golü kalesinde gördü. Hem de ne gol! Hem de Kiev ilk yarıda tıpa tıp aynı pozisyonu yaratıp uyarısını yapmışken. İlk yarıda Correa korneri arka direğe kullanıyor, arkada bomboş durumdaki Rincon kafayı yapıştırıyor ve Rüştü son anda ayağıyla topu çeliyordu. Maalesef ikinci yarıda olay Rüştünün ayağı dışında aynen tekarlanıyor, bu kez top ağlara gidiyoru. Haydi ilk yarıda bir dalgınlık oldu, o adam orada bomboş kaldı, peki arayla birlikte yaklaşık 40 dakika önce olan bu olaydan Fenerbahçe defansı hiç mi ders almadı. Hayır, almadı ki top ağlarla buluştu.

Genelde olanın aksine Fenerbahçe oyundan düşmedi. Etkili oyununu devam ettirdi. Ta ki Serkan oyundan atılana kadar. Burada Serkan için bir parantez açmak istiyorum. Tamam çok süratli, çakışkan ve canını dişine takıp oynayan bir oyuncu, ama bana göre kesinlikle Fenerbahçe'de oynayabilecek kapasitede bir oyuncu değil. Tekniği çok zayıf. Koşuyor, koşuyor ama iş orta yapmaya geldiğinde ya da çalım atıp son pası vermeye geldiğnde bu zayıf tekniği Serkan'ın başına bela oluyor. Hele bir de adama girişi. 5 pozisyonundan dördünde rakibe faul yapıyor. Çok hızlı geldiği için de bu fauller hep sert oluyor. Ben Serkan'ı ne zaman seyretsem ha şimdi kırmızı kart gördü ha şimdi görecek diye içim içimi yiyiyor. Bence zaten Serkan'ın her maç kırmızı kart görmemesi mucize. Belki hatırlıyorsunuzdur. Sanırım iki sezon önce, Serkan Fenerbahçe'nin lig maçı, Milli takım maçı ve Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi maçı olmak üzere üç maç üst üste cezalı olduğu için oynayamamıştı. Ben bu bölgede Kerem'in daha faydalı olacağı görüşündeyim. İstanbul'daki Dinamo Kiev maçında göreceğiz.

Neyse, parantezi biraz uzun tuttuk. Bu olumsuzlukların üstüne bir de o ana kadar iyi niyetle ve güzel oynayan Can'ın sakatlanması ve Yussuf'un 50 kere vursa bir tanesinin gol olacağı bir pozisyonda golü atması Fenerbahçe'nin 3 - 1 yenilmesinin önünü açıyordu.

Şimdi iş İstanbul'a kaldı. İki hafta boyunca medyanın çoğunluğunda Fener işi İstanbul'da bitirir, Fener parçalar, Kadıköy cehenneminden çıkamazlar, gibi gazlar yer alacak. Ama Dinamo Kiev takım oyununu çok iyi oynuyor. Çok hızlı adamları var ve kontra atak futbolda çok iyiler. Fenerbahçenin gol için yüklendiği zamanlarda yaratılan boşluklardan gol şansları yaratabileceklerini ve bu poyisyonları gole çevirebilecek ayakları olduğunu düşünüyorum. Zaten Fenerbahçe'nin Avrupa tarihi de bu düşüncemi onaylıyor. Bu tür dış saha yenilgilerinden sonra içeride bastırırken fark yediğini çok gördük.

Ama bu durumun esas sorumlusu bence ne Zİco, ne de futbolcular. 100. yılda umutları yükseltip yükseltip sonra da bir tek yabancı tarnsferi bile yerine getiremeyen yönetim! Bir de yabancı oyuncu sayısının kısıtlılığından yakınıyorlar. Halbüki daha şu andaki kontenjanı bile dolduramadılar. Umalım ki, UEFA kupası maçlarına kadar transferler yetişsin.

Elbette çıkmadık candan ümit kesilmez. Fenerbahçe ikinci devrenin ilk yarısında gösterdiği performansı gösterir ve gol yememeği de becerirse neden olmasın?..

 
Toplam blog
: 25
: 650
Kayıt tarihi
: 31.07.06
 
 

İ.Ü. İktisat Fakültesi mezunuyum ve şu an Zürih Üniversitesine bağlı Toplum Sağlığı Enstitüsünde ..