Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '06

 
Kategori
Futbol
 

Üç maçta 15 gol

Üç maçta 15 gol
 

Fenerbahçe son üç resmi maçında 15 gol attı. Bunu yaparken de ilk maçta 4, ikincide 5 ve son maçta da 6 gol attı. Şimdi Dinamo Kiev'in hedefi Çarşamba günü 7 gol yememek! Şaka bir yana, gerçekten de Fenerbahçe karşılaştığı rakiplerin de zayıflığı sayesinde 100. yıla hayalini bile kuramamayacağı bir olumlulukla başladı. Hem de, Capello, Scolari ve Parrera gibi deneyimli hocaların adları geçerken, Zico gibi çaylak bir hocayla ve Sol Campbel, Morientes, Roberto Carlos ve Crespo gibi dünya yıldızlarının adı geçerken sadece Uğur Boral ve Tümer Metin gibi iki yerli malı transferle sezona başlamışken. Tabii bunların yanında Anelka'nın med-cezir (gel-git) durumunu da unutmamak gerekir.

Geçen seneki kadrosunu Nobre-Tümer takası ve Uğur Boral takviyesi dışında aynen koruyan Fenerbahçe ne oldu da coştu ve gol olup yağmaya başladı. Özellikle son Kayseri Erciyes maçındaki azim, hırs ve ciddiyetleri geçen senenin en eksik kalan unsurlarıydı. Tabii bunda en önemli unsur takımın Daum'un elinde tuttuğu zincirlerinden kurtulması ve yaratıcılıklarını daha özgür bir biçimde kullanmaya başlamarı oldu. Zico'nun futbolun özü goldür anlayışı ve futbolculara karşı samimi ve dostça yaklaşımı, benden futbolcularım aleyhine bir söz duyamazsınız tavrı ile futbolcuların saygı ve sevgisini kazanması ve her yeni başlayan ilişkide görülen cicim ayları içinde olmamız, bu sezon başı başarısını da beraberinde getirdi. Buna Zico'nun gelmesiyle Alex'in kabuğundan çıkıp maçlarda ağırlığını koymaya başlaması ve beraber oynayamazlar denilen Tümer'le birlikte futbol-show yapmaları farklı skorların yanında göze hoş görünen futbolu da getirdi.

Fenerbahçe'nin 103 golle rekor kırıp şampiyon olduğu sene gibi bu sene de her an herkes gol atabilir. Atılan 15 golü, 9 ayrı futbolcu atmış (Tuncay 3, Alex 3, Tümer 2, M. Hacıoğlu 2, M. Yozgatlı, Semih, Appiah, Can, Önder). Bunun en önemli nedenlerininden bir tanesini Fenerbahçe'nin Zico'dan aldığı direktif sonucunda takım olarak golü düşünmesi olsa da bir diğer nedenin Fenerbahçe'nin göğsünü gere gere işte bizim takımın santroforu diye göstereceği birisinin yokluğu. Tuncay yokluktan bu bölgeye alınırken her zamanki iyi niyeti ve hırsıyla elinden geleni yapmaya çalışıyor. Müzmin yedek Semih'in aklında ise Anelka'nın kalıp, dolayısıyla oynaması ya da yeni bir santrafor alınması durumunda yine yedek kalacağım korkusu var. Ve bence bu nedenle geçen senelerin, oynadığı dakika sayısına göre en fazla verim sağlayan oyuncusu olma özelliğinden çok farklı bir durumda. Atılan 15 golden sadece birinde Semih imzası olması da bunun bir göstergesi.

Evet, Fenerbahçe 100. yılına rüya bir başlangıç yaptı. Şampiyonluk yarışındaki rakiplerinin puan kaybetmesiyle daha ilk haftadan sanki rakiplerinin puanları silinmiş gibi 2-3 puanlık bir avantaj yakaladı. Ama önündeki en ciddi sınav Çarşamba günü oynanacak Dinamo Kiev maçı. Bu maç rüyanın daha da uzun sürmesini sağlayabileceği gibi, bir anda kabusa da dönüşebilir. Kiev'den alınacak kötü bir sonuç ve devamında Şampiyonlar Ligine kalınamaması Fenerbahçe'de transferlein bu tura yetiştirilememesinin sorumluluğunu bir anda yönetimin ve tabii ki özellikle de sayın Aziz Yıldırm'ın omuzlarına yükleyecektir. Bir anda tüm olumlu hava silinip yerini kaosa bırakacaktır. Yakında bir Galatasaray maçı da yok ki, yenip kendilerini affettirsinler.

Neyse, böyle karanlık senaryoları düşünmek bile istemiyoruz. Ümidimiz Fenerbahçe'nin Kiev'den İstanbul için avantajlı bir skorla dönmesi. Şampiyonlar Ligine kalınmasıyla gelecek paralarla bir iki de yerinde transfer yapılırsa 100. yılında Fenerbahçe'yi seyretmeye doyum olmaz.

 
Toplam blog
: 25
: 650
Kayıt tarihi
: 31.07.06
 
 

İ.Ü. İktisat Fakültesi mezunuyum ve şu an Zürih Üniversitesine bağlı Toplum Sağlığı Enstitüsünde ..