Kim dur diyecek?

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi gençlere emanet etmiş. Yani Türkiye Cumhuriyeti okullarında eğitim gören gençler yetişecek , büyüyecek ve bu ülkeyi yönetecekler. Hükümetlerin her yıl eğitim sistemini değiştirmesine alıştık artık. Buna söyleyecek fazla bir sözüm yok. İlköğretim de sınıflardaki öğrenci sayılarının 70'lere kadar yükselmesi de değil sıkıntım. Bunlar artık eğitim sistemimizin olağan durumları arasında sayılıyor. Tabi gönül isterdiki gençlerimiz 30 kişilik sınıflarda, uzun vadeli hazırlanan eğitim ve öğretim proğramları ile geleceğe hazırlansınlar. Bunların gerçekleşmesini sadece temenni ediyorum.

Okullarda yaşadığım ve değinmek istediğim sorun okul giderleri konusun da yaşanan sıkıntılar. Devlet uzun süredir emekli olan hizmetlilerin yerine personel almıyor. 2000 kişilik okullarda Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir tane bile hizmetlisi yok. Bakanlık bir yandan yeni düzenlediği Aile Birliği Yönetmeliği ile okullarda bağış toplama işini yasal hale getirip, okulların temel taşlarından biri olan hizmetli sorununu ve diğer giderleri Aile Birliklerine devrederek sıkıntıyı çözdüğünü sanıyor. Giderek büyüyen ve büyümeye devam edecek bu soruna mutlaka köklü bir çözüm bulunmalı. 1500 kişinin eğitim ve öğretim gördüğü okullarda yıllık gider bütçesi yaklaşık 100 bin YTL. ( Yüz milyar ) . Bu bütçenin içerisinde hizmetli maaşları ve sigortaları giderlerin % 70 ine denk geliyor Diğer gider kalemlerini ise tebeşir, temizlik malzemesi, fotokopi masrafları gibi çeşitli kalemler oluşturuyor. 1500 kişilik okuldan bu bütçe karşılanabilir mi? Okulun bulunduğu semte göre bu sorunun cevabı değişiyor. Belki bu bütçeler Aile Birlikleri tarafından gerçekleştiririk sorunlar çözülecek ama " Tazıya tut, tavşana kaç " diyen bir zihniyet yüzünden okul yönetimleri, veliler , öğretmenler ve çocuklar hem sıkıntı yaşıyor, hem de sorunların çözülme şansı azalıyor. Okullardaki her türlü gideri Aile Birliği'ne yıkan bakanlık yetkilileri maalesef her fırsatta da medya da boy gösterip " Velilerden kayıt parası toplanması ve bağışa zorlanması yasak " diyerek kafaları karıştırıyor.

Aile Birliği yönetmeliğini çıkararak işi çözdük zanneden bakanlık yetkililerinin yanıldığını bir kez daha belirtmek istiyorum. Ya medyaya çıkıp " İlköğretim anayasamızda ücretsiz fakat devlet olarak buna gücümüz yetmiyor. BU yüzden herkes gücü nispetinde okullarına katkıda bulunsun" diyeceksiniz. Yada bu giderleri siz karşılayacaksınız. Yoksa önümüzdeki yıllarda alile birliklerinde görev yapacak kimse bulamayacaksınız. Bu da okulların temizlenmeyeceği ve ısınmayacağı anlamına gelir. Atatürk'ün memleketi emanet ettiği gençliği pis ve soğuk sınıflar da yetiştirmek istemezsiniz değil mi?