Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Kırılgan, öfkeli ama illa ki neşeli...

Kırılgan, öfkeli ama illa ki neşeli...
 

Ne kadar saf bir düşünceye sahipmişim. Ne kadar da çabuk güvenmişim insanlara… Şimdi sol yanımda sızlar gülüşlerim. Yüzümde tarifi imkânsız şaşkınlıklar. Hayat; anlatımı zor, etkisi bol bir antibiyotik sunuyor önüme… Alsan bir türlü, almasan bir türlü… Evet, evet almalıyım… Yok, hayır böyle daha iyi… En iyisi alıp tümden bitireyim… Acının tabletler haline dönüştürülmüş şekli avuçlarımdaki… Reçetesinde diyor ki; Günde üç öğün, tok karnına alınız. 3 aylık bir tedavi ve hayat boyu acılara son…

Yan etkisi oldukça fazla olan bir antibiyotik almışım da sersem sepet dolaşıyor gibiyim dünya üzerinde… Dünya kendi ekseninde dönerken ben tersi bir yöne sapmış, hızlı ve yalpalayan adımlarla ilerliyorum… Hani omuzlarımıza binen yükten dolayı şikeyetlendiğimizde “Allah, taşıtabileceğinin fazlasını yüklemez omuzlarına” derler ya; işte ondan yola çıkarak sormak istiyorum. Peki, hayat neden dozu oldukça sarsıcı antibiyotikleri veriyor ruhumuza? Aşk mesela ( ki inandırıcılığını çoktan kaybetmiş ama sarsıcı etkisini koruyor), kaybedişler, yaşama kaygısı, nefes alma zorunluluğu… Ne ben saymakla bitirebilirim bunu, ne de hayat vermekten usanır… En iyisi ses çıkartmadan kabul etmek olsa gerek… Susmak, susmak ve susmak… Kendi içindeki seslere yönelip, dünyadan bir süreliğine izin istemek… Haritadaki tüm yolları es geçip kendi yoluna keskin bir giriş yapmak… Yürümek, yürümek, yürümek…

İlerliyorum o saçma sapan, yönü bir türlü belirleyemediğim yolda… Elimi uzatsam, dokunacağım denizlere… Aklım, canımın içinde… İçimdeki ses durmadan konuşuyor “Şimdi uçurumum… Belki bir gün sessiz bir dağ, huzurlu bir deniz olurum… Şimdi karanlık bir bulutum, gün gelir masmavi bir gökyüzü olurum… Hadi durma, düşün… Şimdi yüksek yüksek bir uçurum, sonra dupduru bir okyanusa kıyı olurum…” Off…. Sus, sus, sus… Kafam metal bir kabın içerisinde ve o kaba durmak bilmeden hızlıca vuruyorlar gibi… Bu sesin içinde huzuru bulmam ne kadar sürer bilmiyorum… Oysa ben dünyadan, hayattan uzun süreli bir izin koparamadım… Bu yüzden içimdeki acıyı sonlandırıp, bir an önce normal yol güzergâhına girmeliyim… Hadi yürü, yürü, yürü… Düşünme artık...

Bildiğim; içime serpilen ölü toprağının altında kalmayacağım…

Anladığım; hayatın içinde asla yalnız yürümeyeceğim…

İstediğim; huzur, huzur, huzur…

Bulduğum; kendim, kendim, kendim…

Şimdilik bir ağacın gölgesinde inzivadayım… Tüm duyguları es geçiyorum, tatildeyim… Sırtımı kendi ruhuma, ayaklarımı sonsuzluğa uzattım, keyiflenmekteyim… Sussss, ses etme… Çok güzel bir dinlencedeyim…


Fotoğraf : http://pesare.deviantart.com/art/Grown-Up-48620105
 
Toplam blog
: 194
: 1525
Kayıt tarihi
: 04.08.06
 
 

1981 yılında aslında istenmiyor olsam da geç alınan karardan dolayı hayattayım:)) Haritacıyım ve işi..