Kirlenen siyaset!

Demokrasi ile yönetim şekli toplumsal gelişimin bir sonucudur. Güzel ülkemde böyle yönetilmektedir. İktidarı sandık belirlemekte ve sandıktan çıkan sonuca saygı gösterilmektedir.

1946 seçimleri çok partili ilk seçimdir. 1950 de iktidar el değiştirmiş; sonuç Demokrasinin utkusu olarak duyurulmuştur! Askeri darbeler ve muhtıralarla kesintiye uğrasa da demokrasi ile yönetilme sürmektedir.

Bu yönetim biçiminde iktidar yanında muhalefette vardır. Biri yönetirken diğeri denetleme görevini yapar. Halk iktidarın yaptıklarını beğenirse yeniden iş başına getirir, beğenmezse iktidar el değiştirir. Bu doğal bir işleyiştir!

Doğal olmayan iktidarı elinde bulunduranların başarısız olduklarında gösterdikleri hırçınlıktır. Yerel seçimlerde oyları düşen iktidarın; özellikle Başbakanın tavrı bunun kanıtıdır. TV söyleşisinde “ sinirli değil, dertliyim “ diye kendini savunmuştur!

Ekonomik sorunlar altında bunalan geniş yığınlar sorunlarına çözüm üretilmesini beklerken yönetenler ne ile uğraşıyorlar:

— Son değişiklikte başbakan yardımcısı olan Bülent Arınç kendisine bağlı kurumun başındaki kişinin istifa etmesinin uygun olacağını söylüyor!

— Başbakan kurumun başındaki kişiye sahip çıkıyor:” TEMİZ İNSANDIR “ diyor. Bülent beyin kişisel görüşüdür; benim ve hükümetimin görüşü değildir “ diyor. Demokrasi erdemine inanan insanların yapması gereken nedir? Görevinden ayrılmak!

SES YOK!

— Başbakan sen - ben; sayın - mayın derken en sonunda BAYKAL EFENDİ! Diyor.

— Başbakan ve dönemin Genel Kurmay Başkanı arasında İstanbul’da ikili bir görüşme gerçekleşiyor.2 yıl sonra her sorun bir yana bırakılıyor. “ Ben açıklamam ama o açıklarsa bende konuşurum “ şeklinde bir uyarı geliyor! Nereye varacağı gündeme oturuyor.

— Başbakan AKP’ nin Siyaset Akademisi’ndeki konuşmasında kendisini övmek isterken yeni bir tartışmayı gündeme oturtuyor: “ Geçmiş cumhurbaşkanlarından bir tanesi ‘ hiçbir siyasetçi cumhurbaşkanlığı makamını elinin tersiyle itmez ‘ dedi ama AK Parti bunun tam aksini ispat etti ve gösterdi. İtilirmiş. Bunu gördü “ Burada elinin tersiyle iten kendisi oluyor. Oysa yine aynı partiden kardeşim dediği insan cumhurbaşkanı oldu!

— İki dava turnusol kâğıdı gibidir. İktidarın başı Ergenekon davasında Savcı, Deniz Feneri davasında avukatlık görevi üstlenirken, muhalefet tersi görev üstleniyor. Birbirlerine seslenirken insanı dehşete düşüren sözler söylüyorlar: “ bize çamur atanlar önce kendi üzerlerindeki çamuru temizlesinler “ en masum olanı oluyor! …

Bugün ÖSS sınavları yapıldı. Dün TV ler Türbelere akın eden öğrencileri dua ederken gösterdi! Bu bir açmazdır. Çaresizliğin dışa vurumudur!

Daha ne söylemeli?

Ahmet Metin Kılınçer

Emekli Öğretmen-Balıkesir

14.06.2009