Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '13

 
Kategori
Hukuk
 

Kirli Bilgi ve Hukukçu

Çağımızda iletişim olanaklarının oldukça kolaylaşması, ülkemizde ilk defa 1980’li yıllarda idealize edilen “bilgi toplumunu” oluşturabilmeye fırsat sunmuş gibi görünüyor. Ancak bu durum modern insanı önemsenmesi gereken bir sorunla karşı karşıya getirdi: Kirli bilgi. Kirlenen sadece çevre değil. Artık bilgilere de kir bulaştı. Dünya ciddi bir bilgi kirliliği yaşıyor. İnsanlar, kirlenen bilginin sıkıntısını çekiyor; doğruyu yanlışa karıştıran bilgi yığınlarının altında bunalıyor, yalpalıyor. Bu tehlikeli hâl, maalesef çok şeyler bildiğini sanan, ama haktan ve hakikatten haberdar olmayan cahil tiplerin türemesine yol açmış görünüyor.

Günümüzde Yusuf Has Hacib’in muhteşem abidesi Kutatgu Bilig’inde abideleşen bilgisiyle değerlenen “odgurmuşlara” (ayıkmış, uyanmış bilgeler) pek rastlanmıyor artık. Bu, hem bireysel hem de toplumsal anlamda hukukî bir çöküş yaşanacağına işaret ediyor. Zira kirlenen bilgi, hukukun çiğnenmesini doğuruyor.

Hukuk, hak sözcüğünün çoğuludur. Hak ise gözetilmesi ve yerine getirilmesi gerekli olan şeydir. Bir toplumun huzuru ise, doğrudan doğruya hakkın güçlenmesiyle sağlanır. Kimin neyi hak ettiği ise bir bilgi sorunudur. Bilginin kalitesiyle doğrudan ilgilidir.

Bilgi, bilme sonucu elde edilen bir değerdir. Onun karşısında da bilmeme yer alır. Bilme, bilgeliğin; bilmeme ise cahilliğin vasfıdır.

Gerçek bilgelik, her şeyi bilme, cehalet de hiçbir şeyi bilmeme değildir. Bilge kişi, neyi bilip neyi bilmediğini bilendir. Cahil ise, neyi ne kadar bildiğini bilmeyendir. Gerçek cahil, bilgeliğin tam tersi bir tavra bağlanarak bilgisinin kesinlikle yanlış ya da eksik olabileceğini hesaba katmayandır.

Eskiden akıllı düşmanın sillesi cahil dostun şefkatine tercih edilirdi. O zamanlar bilgi, küçük çıkar hesaplarıyla kirletilmemişti. O zamanlar bilgi, mutluluğun kaynağıydı. O zamanlar bilinenin aslında hiçbir şey bilmediğinin bilgisinden öte bir şey olmadığını bilen kimseler çoğunluktaydı. O zamanın insanları, çağdaş dünyanın bunalımlı bireylerinin elinde kirli emellerle kirlenen ve kirleterek huzursuz eden bilginin değil, ölçüp biçen, tartan, hakkı ve haklıyı öne çıkaran, doğrultan bilginin peşindeydiler.

Günümüzde de hakkın ve haklının koruyucusu olan hukukçu, doğru bilgininin izinde temiz bilgiyi kirli bilgiden ayırabilen ayıkmış bir bilge olmalıdır; yoksa kirli bilgiyle ahkâm kesen, hükmünün de doğruluğundan hiç kuşku duymayan ham cahil değil. Artık bilgiler kirlenmiştir. Kirli bilgi ise kirli toplum demektir. Bu ise, tamiri güç bir felaketin habercisidir. Hukukçu ise, ayak sesleri duyulan yıkımı, elinden geldiğince geciktirmenin mücadelesini verendir.

13.05.09

Süleyman Dönmez 

 
Toplam blog
: 51
: 885
Kayıt tarihi
: 27.02.07
 
 

Ben kimim? Kafa kağıdımdaki beyana göre 1969 tarihinde Burdur - Gölhisar'da, doğumuma şahit ala..