- Kategori
- Kent Tarihi
Kırmızı ipek eşarplı büyük tavuk...
Hükümet Konağı'nın kocaman, iki kanatlı kapısından iceri girerdik. Saga doner, tam karsida ki merdivenlerden cikardik. Genis bir merdiven. Oradan merdiven geriye doner. Ikinci kata gelirdiniz. Kocaman, genis bir koridor.
Koridorun saginda ve solunda yuksek, yuksek kapilar. Yerler, kirden siyahlasmis tahta. Kapilarin saginda, solunda tahta banklar var. Oturmak icin. Salonda sigara icmek serbest. Tukurmek serbest...
Ne havalandirma var. Ne baca. Ne delik...
Nereye gider o duman?
Durusma oldugunda bir kalabalik ki gormeyin. Kapinin yaninda IKINCI ASLIYE HUKUK yaziyor. Siyah zemin uzerine kirmizi harflerle...
Mubasir kapiyi acip kafasini gosterdiginde, sinema yildizi gormus gibi basina dolusuyorlar.
-Efendi! Efendi!...
Mubasir magrur. Duymamazliktan geliyor. Uzaklara bakiyor. Bazan donup birine, kisa bir cevap veriyor:
-Senin dosya asagida... Bir ara bakarim...
Sonra iceri giriyor.
Koyluler. Ellerinde yumurta sepetleri. Deri cokelikler. Tulum peynirleri. Ayaklari kirmizi bezlerle baglanmis tavuklar, horozlar, pilicler...
Bazi tavuklar normalden buyuk?... Kafalarini uzatip, yan yattiklari yerden, burunlarinda ki kirmizi ibigi ipek esarp gibi bir tarafa atmis, "gulu gulu..." diyorlar.
Mubasir yine kafasini cikariyor. Yine etrafina dolusuyorlar. Mubasirden ince, tiz bir ses:
-Avukat Ali Yekeeee, Avukat Hamdi Soylemezogluuuu...
Bogazini temizlemek icin oho, oho yapiyor. Tukurugunu dilinin ustune yerlestiriyor. Dilini boru gibi sekillendiriyor. Tuuu... Tukuruk ta karsida ki, sepetin icinde...
Mubasir buyuk adam.
Ben de onun gibi tukurmeyi cok denedim.
Olmadi.
***
Mubasir Huseyin omrunun kac yilini bu binada gecirdi? Kac yilda emekli oldu? Bilmiyorum.
Anamla bir konusmamiz lazim.