Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kırmızılı kadınlar, kahve, yavru köpek…

Kırmızılı kadınlar, kahve, yavru köpek…
 

Gökyüzü gri, hava kapalı, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor…

Gazetelerim koltuğumun altında, arabayı park ediyor, ıslanmamak için büyük adımlar atarak kahveye giriyorum…

Kahve” derken alışıldık kahvehaneler gelmesin aklınıza, kadınlı erkekli oturulabiliyor… Oyun oynanmıyor… Yemek de var…

“ Lokanta” dediniz…

Değil ya, daha çok kahve işte… Tamam, biraz da park

Güzel çay demliyorlar…

Sakin sonra…

Bu saatlerde kimsecikler olmuyor…

Bazen bu tarz yerlerin tenhalığına şaşırıyorum…

Cam kenarına oturduğunuz zaman Adada gibi hissediyorsunuz kendinizi, yer, gök mavi…

Uzaktan gemiler geçiyor, görüyorsunuz, balıkçı motorlarının sesleri duyuluyor, martlar çığlık çığlığa…

Yeşil çimenlerin üzerine, çam ağaçlarının altına banklar koymuşlar…

Banklar ıslak…

&&&

Liseli iki öğrenci var benden başka, belli ki okulu kırmışlar…

Erkek kravatını çıkartmış, katlayıp kitapların üzerine bırakmış, kızın beyaz çorapları dizlerinin altında…

Olduklarından daha yaşlı görünüyor ikisi de…

Sanki kırk yaşındaymışlar da, değişiklik olsun diye, birazda eski günleri anmak için, okul üniformalarını giymiş gibiler…

Kızın ayakkabıları kırmızı…

Kuruması için kapının yanına koyduğu şemsiyesi de kırmızı…

Bu günlerde kırmızı şemsiyeli, kırmızı ayakkabılı kadınlara sıkça rastlıyor musunuz siz de?

Çocuk defterinin arasından sigara paketini çıkartıyor, sigaralar ezilmiş, kıza ikram ediyor… Önce kendisinin sonra kızınkini yakıyor…

Çayları da geldi işte…

&&&

Yavru köpeklerimiz vardı… Yedi tane…

Beş tanesini verdik, gıkını bile çıkartmadı anneleri…

Gideceklerini anlayınca yüzümüze öyle bir dikti ki gözlerini! İnsan öyle bakamaz…

Yarısı çürümüş söğüt ağacının altına gitti yattı…

Kalan iki taneden bir tanesi dün ezildi…

Yolun ortasına yatmış, gelen ağabey de görmemiş…

Sinirli ve heyecanlıydı odama geldiğinde…

“ Hayırdır” diye sordum…

“ Köpeği ezdim az önce” dedi…

İçime bir ateş düştü, bir umut yine konuştum…

“ Hangi köpeği?”

“ İşyerinin önünde işte… Sokak köpeği!”

Fırladım dışarıya, Erhan’la Duran’ın yüzü asık… Önlerine bakıyorlar… Onlar bakıyordu yavrulara…

“ Ağabey hangi köpeği ezdi?”

“ Yavrulardan birini...”

“ Hangisini?”

“ Hani ben köpeği kucağıma almıştım da, siz fotoğraf çekmiştiniz ya… Onu!”

&&&

Gökyüzü gri, hava kapalı, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor…

Çocuk kızın elini tuttu şimdi, neden bilmem kız ağlıyor…

İkisi de olduklarından daha olgun görünüyor…

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..