Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Kırsal kesimin güzellikleri

Kırsal kesimin güzellikleri
 

Yenice'de bir köy evi.


“Kırsal kesim” deyince insanlar şöyle bir dururlar.

Akıllarına yoksulluk gelir.

Fakirlik gelir.

İmkânsızlıklar gelir.

Gelirde gelir işte.

İnsanlar büyük kentlerde iş yükünün ağırlığında eğilirler bükülürler. İnanılmaz bir stres yüklenirler.

Her aradıkları marketlerde mevcuttur.

Her çeşit giysi istedikleri şekilde hazırdır.

Bilişim dünyasının içinde gezinirler.

Sanaldır birçok şey.

Birçok kişi; yediği ekmeğin buğdayından haberdar değildir.

Birçok kişi; yumurtanın nasıl oluştuğunu bile bilmez.

Birçok kişi; horoz sesiyle uyanmamıştır.

Çalar saatlerin gongunu en iyi uyandırma sesi bilir çok kişi.

Bilgisayarın başında bir sandalyede pinekleyen insanoğlunun hayatı bir sanaldır.

Bir otomobilin kliması sanaldır.

Bir aypottan gelen müzik sesi sanaldır.

Kentlerin sanal dünyasında debelenir durur insanlar. Sağlıklarını kaybederler, farkına varmadan.

*

İnsanlar mutlu olmak için, daha çok kazanmak için köylerinden büyük şehirlere göç ettiler.

Dediler ki; bıktık çobanlıktan, bıktık tarla işlerinden. Ne gerek var, koyunla keçiyle uğraşmaya. Boş verin inek beslemeye… gibi söylemlerle koptular fakir gibi görünen köylerinden.

Kırsal kesimin çayır çimenin bıraktılar, yapay çimlerin üstünde debelenip duruyorlar.

Mutluluk sanal.

*

Bir iş adamı Edremit’e uçakla geliyor, Kalkım’da ki dağ evine otomobille. Gece bütün ışıkları söndürüp ay ışığında oturuyor. Televizyon yok, radyo yok. Geceleri Cırcır Böceği orkestrasından, “İda Senfonisini” dinliyor. Horozlar geceye ses veriyor. Bir çoban köpeği ben buradayım derken, keçiler koyunlar da katılıyor orkestraya.

Bu dingin hayatın içinde iki gün geçiren adam, İstanbul’a döndüğünde pozitif bir enerjiyle işinin başına geçiyor. Çalışırken bile aklı, Kalkım’da kalıyor.

*

Zaman zaman kendime derim. Emekli ol. Git köyüne, bir tepe üstüne bir kulübe yap. Gaz lambası yak. İki keçi, beş tavukla gününü gün et. Kaval çal. Günlük yumurtaları sabah yersin. Bayırlarda birçok yenilecek ot var. Her taraf kekik, kuşburnu. Keçinin sütü sülaleme yeter. Keçiye iyi bak. Birde ormanın içinde gezersin. Yürüyüşler yaparsın. Gerçek bu. Hiçbir şey sanal değil.

Bir kuzine (maşınga) kurarsın odana. Odun derdin olmaz. Ormandan kuru daları toplar yakarsın. Ekmekleri kızartırsın…

Ne tansiyon ne şeker ne de stres kalır.

Yalan mı?

*

Yenice gözden ırak bir ilçemiz.

Benim ilçem.

Çocukluğumun geçtiği yer.

Gözden ırak olsa da, gönülden ırak değil elbette.

Yenice’nin nüfusu hâlâ 7 bin kişiyi geçmese de önemli değil.

Aslında Yenice, kırsal hayatın güzelliklerini görmek isteyenler için en ideal yer.

Bak anlatayım.

Öyle köyler var ki; kerpiç evleri doğal yaşantısıyla bulunmaz birer hazine.

Manzaraları çok güzel.

Örnek mi?

Karaköy’ün başındaki Güzeloba (Kuduzlar) çok güzel bir yer.

Kerpiç evleri yeniden düzenle. Evlerin bahçesinde tavuk besle, inek besle. Atla eşekle gezi yapılacak yerleri çok. Suyuna, artık bir madde karışmıyor.

Yap reklâmını. Gelsin insanlar büyük kentlerden.

Kendisi folluktan yumurtayı alsın. Pişirip yesin. İneği, koyunu sağmak için uğraşsın. Çocukları, hindi ya da horoz koştursun.

Ekmeğin köy fırınında nasıl piştiğini görsün bazıları.

Maşınganın üstünde ekmeği kızartıp yesin, ilk defa kimisi.

Yöresel yemekleri yesinler, gelenler.

Hayal mi bütün bunlar?

Değil.

*

Bir arkadaşım Assos’ta bir yer açtı. Dünyaca ünlü insanlar geliyor oraya. Özel aşçısı yok. Bayramiçli teyzem evinde nasıl pişiriyorsa “cicibici” otunu, öyle pişirip sunuyorlar insanlara. Beş yıldızlı otellerden başka yeri bilmeyenler, ertesi yıl erkenden geliyorlar.

*

Yenice’nin Karadoru (Kurttaşı) Köyü’nün, Taban Köyü’nün manzarası nerede var?

Gidin Namazgâh Köyü’ne, ne yöne bakarsanız gönlünüz şenlenir.

Gönen Barajı etrafındaki köyler harika. Sazak Köyü ve çevresindeki güzellikler nerede var?

Kalkım Yöresi, Pazarköy ve Hamdibey köyleri. Hepsi birer otantik köy. Akçakoyun Yöresi ve köyleri insanın canına can katar. Aşağı Çavuş Köyü’nü bir görün, güzellik neymiş anlarsınız. Kerpiç evler, yöresel yemekler… Ormanın içinde görmeye değer güzellikler…

Her çeşit yabani bitki.

Kekik, dağ çileği, kuşburnu.

Yenice’ye özgü mantar türleri yaban meyveleri…

Elbette en önemlisi “huzur.”

*

Bu işin deniz kenarlarındaki pansiyonculuk ile ilgisi yok.

Bu işin içinde, yaşam kültürünün tüm güzellikleri olacak.

İnsanlara dağ evleri yapıp oralarda izole etmenin anlamı yok artık.

İçinde insanın yaşadığı evlerde kalacaksın. Misafir olacaksın. Sosyalleşme olacak. Her gün senin yediğin önemli değil. Değişik tatların farkına varacaksın.

Köyde yaşasam, bana birisi misafir gelse, o misafire “göceaşı” yediririm. Kaşık helvası yaparım. Sabahleyin de tarhana çorbası. İstanbul’dan gelen misafire, özel sosa yatırılmış, somon balığı ikram edecek halimiz yok.

Hayatın doğallığı olacak.

O doğallıkta Yenice’de var.

Yenice kendini göstermeli artık.

*

Yenice kendini göstermek istiyorsa, kırsal kesimin güzelliklerini görmek isteyenleri kucaklamak istiyorsa, Nuri Bilge Ceylan’ filmlerini kullanabilir.

Tanıtım çalışmaları yapabilir.

Birçok tivi kanalını, Yenice’ye çağırıp derdini anlatabilir.

Pilot bölge seçtiği bir köyde, ilk çalışmalarını yapabilir.

Elbette bu işlerin ön hazırlıkları ve bir eğitimi olmalı.

Uyuyan güzellikleri, uyandırmak lazım.

Sanal âlemin içinde boğulan insanlara, yeni güzellikler sunmak lazım.

O güzelliklerin hepsi Anadol^'da, yaşadığımız yerlerde var.

Benim memleketim Yenice'de var.

Uyanmak lazım.

Uyanın! Uyanın!

Günaydın Yenice.

Bak horozlar ötüyor.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..