Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '13

 
Kategori
Öykü
 

Kısa bir Öykü_Son

Kısa bir Öykü_Son
 

Nasıl da sinirliydi. Oysa hem kendini yıpratıyordu böyle hem de Eren’i.

- Tamam, bak, öncelikle elimi bırakıp karşıma otur. Ve lütfen ağlama.

Eren istemeyerek de olsa dediğini yaptı. Bu sırada hiç konuşmuyordu. Artık kabullendiğini düşündü.

- Oldu ve bitti. Çok güzeldi seninle geçirdiğim üç sene. Bir yalan üzerine kurulu olduğu gerçeğini saymazsak. Yani, umarım birdir.

Alınganlık dolu bir gülümsemeden sonra devam etti:

- Çoğu zaman mutluydum, gerçekten. Umursanmamanın, kaçanı kovalamanın verdiği salak âşıklık vardı üzerimde. Yetersiz hissetmenin yanı sıra seninleydim ve önemli olan da buydu. Ben, senin kötü zamanında yanındaydım. Ben, mutlu olduğunda mutlu olandım. Bendim bu ilişkide endişelenen taraf. Korkan, küçük düşen, kıskanç, özgüvensiz, paranoyak ve âşık olan bendim. Boşuna ağlama karşımda. Senin de sevgin bitmişti bana. Hakkımda düşündüğün tek şey, evlenilecek biri olmamdı.

- Değildi.

- Neydi diye sormayacağım. Bilmek istemiyorum ne olduğunu. Görüşmek istemiyorum seninle bir daha. Bu ikinci ayrılığımız ve birincinin nedeni de bir kızdı.

- Onla bir şey olmadı yemin ederim.

- Yeminin neye yarayacağını düşünüyorsun bilmiyorum ama beni ilgilendirmiyor. Daha öncesinde seninle barışmıştım çünkü çocuğumuzu düşünüyordum. Seni başka biriyle hayal ediyordum. İçim acıyor, ruhum daralıyor ve sinirlerim bozuluyordu. Elbette yerin ayrı ve hep bu şekilde kalacak ama şu an sana bakıyorum ve aslında senden çoktan vazgeçtiğimi görüyorum. Mutsuzluktan vazgeçtiğimi… Artık acıtmıyor başka bir kadının yanındaki sen ve hiç olmayan çocuğumuzu sanki hiç hayal etmemişiz gibi hissediyorum. Yarın yıl dönümümüz olması, şuan karşımda ağlıyor olman bile beni etkilemiyor artık. Tüm bu sebeplerden ötürü bitti Eren. Kendini iyi hissettiğinde gitsen iyi olur.

- Hiç mi sevmedin beni?

- Ah, yapma. Cevabını biliyorsun. Benden duymak boşuna bir dizi umut olacak.

Eren ayağa kalktı.

- Tüm yaptıklarım için özür dilerim. Bana yaşattığın onca güzel şey için teşekkür ederim. Hoşça kal. Dedi ve hızla evden çıktı.

Temiz hava iyi gelmişti. Havanın soğuğu gözyaşlarını kurutmuştu. Şuan hissetmiyordu ama yarın sabah uyanıp mesaj gelmediğini gördüğünde hissedecekti. Sonra inkâr edecekti. Hatta birkaç mesaj atacak fakat cevabını alamayacaktı. Ardından kabullenecekti. Aşkının, en güzel hikâyesinin yasını tutacaktı. İçmeye yeniden başlayacaktı. Yani sıfıra oynayacak, Miray hayatına hiç girmemiş ve ona hiçbir şey katmamış olacaktı. Sıfır olacaktı, birden fazlayken. Birden fazla olduğu zamanların kıymetini bilmediğinden… Boş kaldıkça dolduracaktı sol yanını ve masada duran Arjantin bardağını. Boş kaldıkça dolduracaktı ağzını küfürlerle. Üç senenin suçlusu da, ayrılma nedenleri de Miraymış gibi… Unutacaktı kendi hikâyesini. Seviştiği diğer bedenleri ve mazeretini... Unutacaktı tabi yalnızlığa mahkûm ettiği biricik sevgilisini. Unutturacaktı kendisini yaptıklarıyla; keşke hiç yapmasaydım dediği.

Miray ise gidiyordu yarın uzaklara. Her şeyi bir kenara bırakıp Bursa’ya geri dönecekti. Hatta orada yeni bir işe ve ilişkiye başlayacaktı. Mutlu olacaktı uzun zamandır ilk kez. Kıskanmayacak, üzülmeyecek, paranoyak olmayacaktı. Kimse yerine tercih edilmeyecek ve aldatılmayacaktı. Sevilecekti en önemlisi. İçi tekrar kıpır kıpır olacaktı.

Ne kadar farklı olacaktı hayatları. Seçtikleri yollar buydu ve belki de hiç kesişmemeliydi yolları. Yine de iyi ki kesişmişti. Miray görüp görebileceği en zoru atlattığını düşünüyordu: Sevmeyen bir adamı. Eren ise yavaşça sayabiliyordu, yaptıklarının adını.  

 
Toplam blog
: 58
: 402
Kayıt tarihi
: 06.04.10
 
 

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mezunuyum. ..