Kısa ve Öz!

Daha önce de bu minvalde yazmıştım:

Yazılan yazının kısalığı üzerine…

Gerçekten de…

Bundan önceki yazımda da ifade etmiştim:

Kısa ve öz yazmaya çabalayacağım diye…

Ama sanırım, bu sözüme pek riayet edemiyorum.

Gerçekten de…

Kısa, öz ve vurucu bir yazı kaleme almak…

Büyük bir maharet ister diye düşünmekteyim.

Neden?

Bir kere, Türkiye gibi bir ülkede yaşıyor ve bir şeyler yazma iddiasında iseniz, “aktüel gündemi” takip etmeniz ve üzerine okuma yaparak, yorum yazmanız elzem olabilir.

Öte yandan…

Kısa ve öz yazma derdinde, bir mesele mi yoksa gündem içinde döndürülen birden fazla mesele üzerine mi değineceğinizdir, yazma telaşını alevlendiren!

Gerçekten de… Öyle kalemler ve yazarlar var ki: Yazdıkları yazılarında, ülkedeki konuları can alıcı birkaç cümle ile ifade edebilmektedirler.

Yine, dediğim gibi, eğer kısa yazmaya yelteneceksek, bir mevzu üzerine mi yoğunlaşmalı…

Ya da…

Belirttiğim üzere, can alıcı birkaç cümleyle, cereyan eden siyasal, sosyal ve ekonomik meselelere değinmeli mi?

Çağımız “zamanın” çok kıymetli olduğu bir döneme tekabül etmekte; ve bu bağlamda jet hızıyla akan yaşama inat sizin gündemin nabzını tutma hevesiniz:

Ne söylemek istiyorsak, kısa ve öz olmalı!

Acaba mı?

(…………)