Kişisel duruş kavramı için iki kişilik bir diyalog: Senden nefret ettiğim çok zaman oluyor

İlişkilerimizin şekli, dışarıdan görünüşü duruşumuzu belirleyen kodlar gibidir.
- Senden nefret ettiğim çok zaman oluyor biliyor musun?
- Neden ki, zorun ne benimle?
- Öfkelendiriyorsun beni. Seni hiçbir zaman çözemedim Erkan. Yetenekli misin yoksa sıradan mı? Şarlatan mı yoksa büyücü mü?
- Neden odağını benimle şartlıyorsun ki? Bak Celil, son derece keyifli giden arkadaşlığımız, gördüğüm kadarıyla da iyi bir diyaloğumuz var. Seni de arkadaş olarak severim, bunu bilirsin.
- Ben bunlardan söz etmiyorum. Kadınlarla olan ilişkilerin, bunu yürütüş kolaylığın, her an her yerde yapabilirmişsin gibi görünen egon. Seni bir gün temizce dövmek isterdim.
- Güldürdün beni. Bir arkadaşımdan bahsedeyim sana, ister misin?
- Öfkemi geçirecek mi?
- Sana bağlı. Üniversitenin edebiyat bölümünde okurdu. Çevresi her zaman kadın ve kızlarla doluydu. Onu kantinde kız arkadaşları beklerdi her zaman. Çıkışında, gelişinde. Bana çok ilginç gelirdi ilişkileri eğlenceli, coşkulu dışarıdan gıpta edilebilecek bir şeydi.
- Ondan mı öğrendin sende bu işleri?
- Bunlar iş değil bir kere, çatlak. Kesme de dinle. Ev arkadaşımdı, günlerce konuşabilirdik başladığımız zaman. Sinema, tiyatro, edebiyat varoluş, aklına ne gelirse. Öyle de hoş dili vardı yani. Üzerinde sorumluluk taşımaz hissi bırakması nedeniyle arada ben de çatışırdım onunla.
- Anladım.
- Neyi anladın, neden çatıştığımı mı? Anlatmadım ki.
- Anlat o zaman.
- İlginç olan eve iş getirmezdi o. (senin deyiminle iş yani). Evde daha çok benden kaynaklı insanlar gelir giderdi. Onu dışarıda yaşama odaklı diye görürdüm hep. Anladığım şeylerden birisi de o, kendinden yaşça biraz daha büyük olgun, güzel kadınlarla birlikte olmayı tercih ederdi belki de ben öyle sanırdım.
- Aga, bolluğa bak.
- Terbiyesizleşme hemen. Kesmemi ister misin?
- Yok, merak ettim, sen devam et.
- Bir gün eve anormal biçimde dayak yemiş, yüzü gözü morluklar içinde döndü. Çok merak ettim ama anlatmak istemediği zaman da pek konuşmadığını bildiğimden onun anlatmasını bekledim.
- Evli bir kadının kocasına mı yakalanmış?
- Bekle bir dakika. Ben bile bu hızla merak etmedim, sana ne oluyor. Toparlandı, salona geldi, üçlü divana kendini biraz uzatarak oturdu. Bitkin görünüyordu, birisi fena halde hırpalamıştı.
- Vah, vah.. Çok öfkeli birisi demek ki?
- Nerden biliyorsun? Neyse, anlatmaya başladı. Okul çıkışında otobüs durağına doğru yürüyormuş, elinde hiç vazgeçemeyeceği değerde gördüğü illustrasyon çalışmaları ve büyük boyutlu bastırdığı fotoğrafları varmış. O dönemde büyük fotoğraf baskısı, servet değerinde, neyse arkadan birisinin yanaştığını hissetmiş.
- Yolda mı yani?
- Evet. Biraz çekilmek için bedenini biraz döndürünce okuldan gözünün ısırdığı biri olduğunu fark edip gülümsemiş. Sen misin gülümseyen. Genç “Ulan sen ne halt ediyorsun da kızlarla bu kadar yakın ilişki kurabiliyorsun” diyerek basmış bizimkine tekmeyi, yumruğu.
- Allah, işe bak!
- Aynen. Bu salağım da bir türlü elindekileri atıp kendini korumaya, karşılık vermeye kalkmamış, anlayacağın temiz bir araba sopa yemiş.
- Vay be. Bedele bak, valla ben de öderdim bu bedeli, vay anam vay.
- Ödersin sen, seni bilmiyor muyum sanıyorsun, sen tabanları yağlar kaçardın.
- Erkekliğin onda dokuzu…
- Sus ta dinle bitiyor. Bütün bunları anlattıktan sonra olandan pek de bir şey anlamamıştık. Düşüncemiz okuldaki kurduğu ilişkiler nedeniyle kıskançlık eden bir gencin hışmıydı bu.
- Ne zor iş be.
- Mesele şu, arkadaşım okulda kalıcı ilişkiler kurmuyordu. O, ilişkilerini dışarıda ve kendinden daha olgun ve tecrübeli kadınlarla yaşıyordu.
- Haaa, anladım.
- Neyi anladın?
- Tecrübelendikçe okulda daha kolay ilişkiler kurabiliyordu.
- Aferin be, kedi olalı tuttun bir fare. Aslında söylediğin şey kabaca doğru. Odağı dışarıda olduğu için okulda kendini daha serbest ifade edebiliyor, ilişkilerini beklentisiz kurabiliyordu.
- Hımm. Bu sayede de daha eğlenceli ve beklentisiz oluyordu demek.
- Tam da böyle. Kendi alanı görmediği bir yerde risk almadan iletişim kuruyor ve bunları dışarı taşımıyordu. Kızlarda güvenli buldukları, kendilerini hemen yatağa atma ihtimali pek olmayan birisiyle daha çok kendileri olarak iletişim kuruyorlardı.
- Böylece her iki tarafta zenginlik içinde yüzüyor, kızlar tecrübe görüyor, deneyim ediniyor o da iletişimlerine yeni halkalar ekliyor. Böylece seçimleri daha çok sayının içinden olabiliyor.
- İşte bu. Konuyu basitçe özetledin. Çok istediğimiz şeylerde hatalar yapma, tutkularımıza esir olma ihtimalimiz artar, bunu iki yanlı düşünürsek tehlike büyür.
- Eeee, konuştuğumuz konuda nereye getireceksin bunu.
- Sormuştun ya. Ben de aslında bütün kadınlarla iyi ve güzel ilişki, iletişim kuramıyorum. Onun yaptıklarını bir yerde ben de başka şekliyle uyguluyorum.
- Nasıl?
- O okula iş getirmiyordu ya. Ben de bir kadınla karşılaştığım zaman alanıma uygun görmezsem iletişim alanından hemen çıkarırım. Böylece onu etki alanım içinde tutmam, ilgim dağılmaz. Bir kadın ilgi alanım içinde ise onu mutlaka algılar ve uygun bir dil, sembol veya bir şeyle bir gönderme yaparım.
- Böylece senden ışık veya işaret almamış kadınlarla da samimi ve birebir iletişim kurabiliyorsun.
- Afferim be. Aynen öyle. Belli bir zaman sonra bütün bunlar otomatiğe bağlanıyor zaten. Kim ilgi alanına girmezse kendini parçalasa senden bir şey çıkmıyor. Bu zaman zaman tehlikeli de olabiliyor. Bazen iş yapmayı düşündüğün bir şirketin yetkili bir yerindeyse kadın senden bir işaret alamazsa engelleyici de olabiliyor.
- Bunu aşmak zor mu?
- Bilmem. Ben oluşacak sonuçları göze alıyorum sadece, geri çekilirsem saldırının süreceğini biliyorum.
- Peki bütün bunları bir film gibi anlatıyorsun. Hayal mi ediyorsun sen, yoksa söylediklerini gerçekten yaşıyor musun?
- Sen tahmin et. Benden bu kadar. Beni tanıyan sensin.