Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '10

 
Kategori
Eğitim
 

Kitap okuma alışkanlığı…

Okuma alışkanlığının temeli ailede atılır. Her şey anne ile evde başlar. Okulda devam eder. Okuma alışkanlığıçocukluk döneminde” kazanılır. 0-6 yaş döneminde çocuklara okuduğumuz hikayeler, çocukların kitaplara karşı olumlu tutum kazanmalarını sağlar. Çocuk kitapları nasıl kullanacağını, hangi yönden okuyacağını, kitaplara zarar vermemesi gerektiğini öğrenir.

Bebek annesini – dakikalarca – süt emerken onu elinde bir kitapla okurken görürse, gece uyumadan önce de annesinden masal veya hikaye kitabını okumasını dinlerse, ilk dersini almış olur. Çocuklar aynı hikayeyi tekrar tekrar dinlemekten çok hoşlanırlar. Siz de tekrar tekrar okumaktan sıkılmamalısınız. Babasını da akşamları gazetesini veya kitabını okurken izlemesi, abla veya ağabeyinin kitaplarla meşgul olduğunu görmesi, onun için okuma alışkanlığının başlangıcı sayılır.

Alışkanlık çevreyle edinilir. Çocuğunuzun yanında kitap, dergi ve gazete okumalısınız. Anne - babaların yaşadıkları örnek, her zaman yasaklardan çok daha etkilidir. Kitap okumayı seven anne – babalar, çocuklarında da kitap okuma sevgisi uyandırırlar. Erken dönemde okuma alışkanlığı kazanan çocukların, kelime hazinesi ve düşünme yeteneği artmakta, buna bağlı olarak yaratıcı zeka, dinleme, konuşma yeteneğinin geliştiği belirtilmektedir. İlköğretim 3. sınıftan itibaren çocuklarımıza “kütüphaneye gitme alışkanlığı” kazandırmalıyız.

Okul öncesinde çocukların, rakamları ve harfleri tanıyarak, kapı numaralarını, araba plakalarını, sokak levhalarını okumalarını cesaretlendirmeleri, onlardan övgüyle bahsedilmesi okuma alışkanlığının o yaşlarda yerleşmesine neden olur.

Okuma alışkanlığı yaşam boyu sürekli ve düzenli bir biçimde olmalıdır. Kitap okumanın zevkine varma bir beceri işidir. Okuma alışkanlığının kazanılmasında evde aile ve okulda öğretmenlerin rolü büyüktür. Anne ve babanın tutum ve davranışları, çocuklarına model olmaları, çocuklarına destek çıkmaları, onlarda okuma alışkanlığının gerçekleşmesini sağlar.

Okumayan, çocuklarının okumasına destek olmayan anne-babaların çocuklarının gerçek anlamda okuma alışkanlığını kazanması beklenemez. Anne-babanın mesleği, eğitim ve ekonomik düzeyi bu alışkanlıkların kazanılmasında etkilidir. Küçük yaşlarda çocuğa zaman ayırarak, onun ilgi düzeyi ve yaşına uygun masal kitapları okumalıdır. Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun kitapların eğlendirici ve aynı zamanda öğretici olmasına, dilinin yalın olmasına, içeriğinin üzücü olmamasına dikkat edilmelidir. Mümkünse evde çocuklar için farklı türde kitapları içeren bir kitaplık oluşturulabilir. Haftanın bir gününde, belli bir saatte “ailece kitap okuma saati” düzenlenebilir. Hele okul dışı zamanlarda daha çok okumaları önerilmelidir.

Kitaplar, çocukların ilgi alanlarına göre ve çocukla birlikte seçilmelidir. Anne babalar, çocukla birlikte alışverişe veya gezmeye gittiklerinde, bir kitapçıya ya da kitap-dergi satıcısına uğramaları yerinde olur. Anne-baba çocuklarını ödüllendirirken kitap ilk sırayı almalıdır.

İzmir’de bir özel okulda denetim yaparken - Çarşamba günü saat 14.00 gibiydi – çalışma odamızın kapısında görevli hizmetliyi çağırmamız gerekti. Baktık. Yok. Okulda büyük bir sessizlik vardı. Çıt çıkmıyordu. Ne oluyor diye merak ettik. Telefonla müdür başyardımcısını aradık. Açıklaması bizleri çok memnun etmişti. Çarşamba günleri 14.00 ile 15.00 arası, sınıftakiler dahil, okulda bulunan herkesin, hizmetlisinden müdürüne – mutlaka – bir şeyler okumasının planlandığını, “okulda okuma saati” olduğundan, onun için sessizlik olduğunu söyledi. Bu gerçekten okuma alışkanlığının yerleştirilmesinde önemli bir uygulamaydı.

Okullarımızda eğitici çalışmalarda “serbest okuma saatleri” düzenlenemez mi? Bazı illerimizde başlatılan, ” okuma seferberliği” gibi…Hatta güzel uygulama, ufak kusur ve suçlarda “kitap okuma cezası”nın verildiğini de okuduk. Anlayana.

Gelişmiş ülkelerde “okuma alışkanlığı” bir yaşam biçimine dönüşmüştür.

Tatilde yazın deniz kenarında, bahçede veya parklarda güneşlenen; otobüs, tren veya uçak yolculuğu yapan yabancıların % 90’ının elinde okuduğu bir kitabı olduğunu söylemek haksızlık olmaz sanırım. Her fırsatta kitap okumaları ne güzel. Bunu bizler niye yapamıyoruz? Sabahtan akşama kadar dükkanda müşteri bekleyen esnaf, iş yeri sahibinin kitap okuyacak o kadar boş zamanı var. Neden okumazlar ki? Kitapların pahalı olmasından demeyiniz. 5-10 lira arasında satılmakta olduğunu biliyoruz. İstenirse kütüphanelerden de alınabilir. O halde niye okumuyoruz ? Yanıtı basit. Okuma alışkanlığımız yok! Zamanını okuyarak geçiren bir toplum değiliz.

Eskiden televizyon yayınları yokken uzun kış gecelerinde evlerimizde ya radyolardan arkası yarın dizilerini izlerdik, ya da kitaplarımızı okurduk. Sonra da birbirimize anlatırdık. Şimdilerde bu zamanı – anketlere göre - maalesef “TV dizileri” ve “evlilik programları” doldurmaktadır. Bazı kişiler gazeteleri alınca doğrudan spor haberlerini, bazıları da köşe yazılarını, bir başkası da magazin türü yazıları okumaya başlar. Bu, onların okuma amaçlarını gösterir. Ama önemli olan “okuma”larıdır.

Okullarımızda öğrencilerin kitap okuma alışkanlıklarının yerleşmesi için - onları ödüllendirme yoluyla – “En çok kitap okuyan öğrenci”, “kitap kurdu” ve benzeri yarışmalarla teşvik etmek gerekir. Öncelikle, öğrencilere “kütüphaneyi aktif kullanılma alışkanlığı” benimsetilmeli; her öğrencinin belli sayıda kitap okuması sağlanmalıdır. Öğrenciler yalnız roman, ve hikaye türü kitaplar değil, gezi, biyografi, anı, araştırma ve kişisel gelişim, deney türü kitaplara da yönlendirilmelidir.

Öncelikle iyi bir okuyucu olarak öğretmenler öğrencilere örnek olmalı, temel okuryazarlığın okuma alışkanlığına dönüşmesi gerektiğini açıklamalıdır. Kitap okumanın öğrenim sürecinin bir parçası olduğunu ve yaşam boyu sürmesi gerektiğini öğrencilere anlatmalıdır. Okul yönetimi ve öğretmenler, velilere çocuklarının okuma alışkanlığı kazanabilmeleri için neler yapmaları konusunda bilgilendirmelidir.

Sınıf panolarında “ seviyelerine göre okuyabilecekleri kitapların isimleri” listelenebilir. Okullarımızda, eğitici kol çalışmalarında çıkarılan “duvar gazeteleri”nde öğrenciler okudukları kitaplarla ilgili yazılarını, arkadaşlarıyla paylaşabilirler.

Günümüzde internet ve TV ile geçirilen zamanı düşünürsek, okumaya ne kadar zaman kalır acaba? Doğal olarak internet ve TV’den de bilgi alınabilir ancak uzmanlar okumanın daha etkili olduğunu belirtiyorlar. TV ve internetin kitap okumaya rakip olduğu hatta onu engellediğini de söylemek mümkün ama – severek okunan bir kitaptan alınan zevki - hiçbir internet sitesi veremez kanısındayım.

Gallius’’un, “kitaplar sessiz öğretmenlerdir” demesi boşuna değil. Kitap okudukça yaşamınız anlam kazanır. Yaşamı daha iyi algılar, karşılaştığınız sorunu daha kolay çözebilirsiz. Kitap insan kişiliğini, karakterini ve doğrularını tanıtacak, geleceğe yeni ufukların açılmasını sağlayacaktır.

Özet olarak, kitap okuma kursları düzenleyelim, çevremizdekileri sürece teşvik edelim, kitap üzerine sohbetler yapalım. Bir şekilde kitap sevgisini birbirimize sevdirmeye çalışalım. Bu şekilde yaşamak daha güzel olmaz mı?

Saygılarımla.

Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)

e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..