Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '18

 
Kategori
Öykü
 

Kokoreçci Haydar:

Günlerden salı. Hava sıcak mı sıcak dışarda durmanız için yanınızda bir su tankeri duracak; gün boyunca kafanızdan aşağıya hortumla boca edecek, siz anca "ferahlayamadım" diyeceksiniz, öyle bir gün geride kaldı ki, allah sonumuzu hayra yorsun. işte Temmuz'dayız, Ağustos'ta ise kimse dışarı çıkamaz hale gelecek, bu durumda, Ağustos "is the Freedy'nin Kabusu" olabilir...

Bu sıcak günde, Antalya Lara'da, tam da güneşin göbeğine konumlanmıştı: Kokoreçci Haydar'ın yeri, güneş acımasızca vururdu ocak başına. Haydar: ocağın başında işleriyle uğraşıyor, kesiyor, biçiyordu kokereci, bir yandan millete laf anlatıyordu. Adamın tüm devreleri -araba değil tabii- yanmıştı: öyle bir sıcak vuruyordu ki ona, ocağın sıcağı da eklenince, dersiniz ben" şurda buz dolu bir küvete atlayayım geleyim, ordan plajın en derininde ki buz mağarasında kendimi bir yıkayayım". Haydar, çalışmanın artık "Guiseness Rekorlar Kitabını" kırmıştı. Adam deli gözlerle bakıyordu, ayakta durmaktan oturamaz hale gelmiş, kendi ağzından anlattığına göre yatıştırıcı ilaç ile birlikte neler almıyormuş ki: siz varın düşünün, artık bir oyunun son levelınsınızdır, kaleyi almışsınızdır ama, kalede duran deli kral hala yapışıp kalmıştır, çıkmamaktadır. Etrafında bulunanlar da pek akıllıydılar -bir kaçı da deli sayılırdu-, dünya dönüyordu, insanlar daha da yoldan çıkmaya müsait hale gelmişti, gerçek anlamda tutunanlar ise inancına tamı tamına sahip olanlardı, dünya bir tahtavarelli bir ordan sallıyordu/bir burdan sallıyordu, varın sonucu SİZ DÜŞÜNÜN.

Bu halde çalışmanın tüm yorgunluğu Haydar'ın tüm hücrelerine işlemiş: göz kirpikleri dumandan sarı renge dönmüştü -siyahtı gerçek rengi- , karaydı rengi belki de, sıcaklık öyle bir vurmuştu tüm vücuduna cümleleri kuramıyor/kuruyordu, çok mantıklı şeyler söylüyor/söylemiyordu; tüm bu durumlarda yapacak bir şeyi yoktu ki, evde çocuk/anne, ekmek beklemekteydi.?Lara da çalışmakta ayrı bir dertti bikinili kızlar, önünden durmadan geçmekteydi; Haydar her seferinde gözlerini açmaya çalışıyor, yarı görür/görmez halde -dumandan ve sıcaktan-. içinden geçiriyordu: "YOKSA BEN CENNETE Mİ DÜŞDÜM, ACABA" diye.?BU KADAR YANLIŞ BİR YERDE "iş yeri" olabilir miydi??Haydar'ı siz düşünün, yoldan çıkmasındı/ne olsundu!?Kafa bir orda/ bir burdaydı.?"Haydar"a hep birlikte, "SABIRLAR DİLEYELİM".?Ne de olsa onun yolu aydınlık/karanlık, başkaca ne denilebilir ki "Allah iyileri hep korur ve kollar, amin".?BU HİKAYE TAMAMEN "VARSAYIMSAL"DIR, KİMSEYİ BAĞLAMAZ.?Sağlıcakla kalın.

 
Toplam blog
: 100
: 805
Kayıt tarihi
: 26.07.10
 
 

Mesleği Dizgi elemanı, 2 yıllık (Önlisans) 3. sınıfta bıraktı. ŞİİR VE ÖYKÜ DENEMELERİ var. ..