Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '10

 
Kategori
Spor
 

Kolay tahrik olan milyonlarca dolarlık futbolcular

Kolay tahrik olan milyonlarca dolarlık futbolcular
 

Her Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmasında olduğu gibi maçın kendisinden çok başka şeyler konuşuluyor.

Almanya’da, Türkiye’dekinin aksine taraftarlar farklı formalar altında kol kola stadyuma gidip, bölünmüş tribünlerde yerlerini aldılar. Sonra maç başladı; futbolcuların kasti hareketleri, kötü niyetli oyunları her iki takımın da sanki temel taktiği gibiydi.

Son yıllarda derbilere damgasını vurmuş Selçuk Şahin 12. dakika henüz bitmişken kırmızı kart ile oyun dışı kaldı. Cezasını almasına neden olan şey hakeme çelme takmaktı. Her ne kadar kendisi aksini savunsa, hakemin gelip Selçuk’un ayağına takıldığını iddia etse de görüntülerde başka bir şey izledik. Peki hakem Selçuk’un takım arkadaşı falan mıydı?

10 kişi kalmıştı ancak dünyanın her köşesindeki bütün Fenerbahçeli ve Galatasaraylı taraftarlar Fenerbahçe’nin golünü bekliyordu. Bir şey olacak, Galatasaray kalecisinin ayağı kayacak ya da en deneyimli defans oyuncusu kendi kalesine gol atacaktı. Olan oldu; fırtınalı bir transfer hikayesi ile Kayserispor’dan ayrılan Ali Turan Santos’tan iki çalım yedi belini kırdı, Santos da Aykut’un 4-3’lük maçta Simoviç’e imkansız denecek sıfır noktasından attığı şuta benzer bir top çıkardı ve gol oldu.

Herkesin beklediği gerçekleştiğine göre artık futboldan başka şeyler başlayabilirdi.

Fenerbahçe’de Cristian, Bilica, çaktırmadan Santos, Kazım ve hatta Stoch (bu formalarda büyük bir ihtimalle bir sihir var ve oynasaydı mutlaka Emre) Galatasaray’dan Ayhan, Arda, Barış, Sabri, Servet ve Mustafa Sarp birbirleriyle didişmeye başladılar. Çok basit bir savunma hareketi ile alınabilecek topa rakibin de ayağını yerden kesercesine girdiler. Yere düşen oyuncu ise sanki bir daha futbol oynayamayacakmış gibi acısını en üst vurgu ile bütün dünyaya sergilerken bu maçı izleyen hemen herkesi geriyordu.

Santos’un gol sevincinde bile başka bir şey vardı…

Maçı izleyen, kazanan tarafta bile zerre keyif bırakmayan bir derbiydi.

Sonrasında olup bitenler bir gün sonra gazetelere yansıdı. Galatasaraylı futbolcular taraftarlarla birbirine girdi. Başrolde kimler var?

İsimler çok önemli değil. Mesele o an öyle bir olayın içinde mutlaka Galatasaray’ı taşıyan otobüsten inecek bir iki futbolcunun potansiyel olarak bulunacak olmasıydı.

Galatasaray’ın kaptanı kendisine eliyle 6 işareti yapan bir çocuk yüzünden tahrik olmuştu, sinirleri bozulmuştu. Acaba kaptanın sinirini bozan şey bu çocuk muydu yoksa son dakikada kaçırmanın imkansız olduğu bir golü dışarı atmış olması mıydı?

Her biri milyonlarca dolarlık sözleşmelere imza atan bu futbolcuların bir kusuru vardı; sinirleri çok kolay bozuluyordu.

Söyler misiniz hangi meslekte rekabette olduğunuz bir başka şirketin personeliyle bu şekilde didişebilirsiniz, kavga edebilirsiniz?

Bilica ve Cristian’ın aklı geçen sezon Şükrü Saraçoğlu’nda maç öncesinde yaşananlarda kalmıştı. Bilica o hareketlerinden ötürü ciddi ceza almıştı. Ancak yaptıklarında değil de Galatasaraylı oyuncularda suç buluyor olmalıydı ki bütün hırsını onlardan çıkarmaya çalıştı.

Futbolcular sahada iyi niyetli olmazsa taraftardan sükunet beklenebilir mi? Futbolcu işini doğru dürüst yapsa böyle olaylara izin vermese çıkabilecek olayları toptan ortadan kaldırmak mümkün olmasa da en azından şiddeti ve yaygınlığı düşürülebilir, azaltılabilir.

Futbolumuzda bu kavga kültürünü yaşatan aktörler vardır. Kuşkusuz onlar için bu kargaşanın ateşini canlı tutmak da kendi yaşamları kadar önemlidir.

Yöneticilere ve teknik adamlara bu anlamda büyük iş düşmektedir. Adnan Polat ile Aziz Yıldırım’ın son dönemdeki samimi görüntüleri bu anlamda çok önemlidir.

İki büyük kulübün değerli başkanları böylesine sıcak bir dostluk yaşıyorken bir anlamda paralarını ödedikleri çalışanlarına söz geçiremiyor oluşu da elbette düşünülemezdir.

Dostluk Kupası Türkiye’deki futbol kamuoyunu büyük bir karamsarlığa düşürdü. Futbolu düşünenler şimdi oturmuşlar bu sezon da aynı şeyler olacak, konuşulacak mı diye dile getiriyorlar hislerini.

Saha içinden başlayarak artık kendimize gelelim. Herkes işini yapsın.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..