Kölelik lütfu

Hepimiz Allah-u Teala’nın yarattığı sistemin içerisinde yaşıyoruz. Dünyaya geliş gayemiz, Kuranda açık bir şekilde Yaradan’a kulluk etmek olarak belirtilmiş. Nedir peki kulluğun tanımı? Kulluk deyince akla ilk gelen şeyler namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek ve tabi ki kelimeyi şehadet getirmek. Biraz daha derinine inenler güzel ahlaklı olmayı da buna ekleyeceklerdir.

Sayılan bu 5 şart, vesiledir. Ne için vesile, Hak Tealaya yaklaşmak için. O’nun ahlakıyla ahlaklanıp dostluğuna layık olmak için birer vesiledir.

Bir Padişah düşünün. Emrinde binlerce kölesi olsun. Ve bu güzel ahlaklı padişah, apaçık bir şekilde kendisiyle aynı ahlaki değerleri paylaşan kölelerini kendisine dost ediniyor. Efendi-köle ilişkisinin ötesinde bir dostluk ortaya çıkıyor.

Ve insanın her şeyin ötesindeki yaratılış amacı bu. Dostluğun yolu, köleliği hakkıyla yerine getirmekten geçiyor. Hakkıyla kelimesinin karşılığı aslında severek yapmak. Yani ibadetleri bir angarya olarak değil, büyük bir fırsat olarak görmek.

Eskilerin dediği gibi, yeni vakti 4 gözle beklemek. Bir an önce ezan okunsa da ben de Rabbimle tekrar baş başa kalabilsem diyebilecek düzeyde imana ve muhabbete sahip olabilmek. Hayatın arasında namazı değil, namazların arasında hayatı yaşayabilmek. Bu bir bakış açısı değişikliğidir ve aslında anlıktır. Bakış açısı anında değişir, sadece bu yeni elbise üstünden düşmesin diye en başlarda biraz çekiştirmen gerekir. Sonra yeni sen ortaya çıkar.