Komşuda pişer bize de düşer (Siyasete uyarlanmaz çünkü rabbena hep bana...)

KOMŞUDA PİŞER…

Ne güzel örfümüz ne muhteşem ananelerimiz vardı bizim, giderek unutuyoruz;

“Kim olduğumuzu nereden geldiğimizi soyumuzu sopumuzu atalarımızı…”

Dostlarımızı sevdiklerimizi arkadaşlarımızı bizlere emeği geçenleri, ablalarımızı ağabeylerimizi anamızı babamızı…

Eskiden yani çocukluğum da hatırlarım; “paylaşmak” çok önemliydi…

Bizim mahallemizde insanlar birbirine öylesine sevgi ve saygı doluydu ki hiç tereddüt bile etmeden sofrasındaki bir lokma ekmeğini bile paylaşırdı…

Bu sadece bizim mahallemize mahsus değil elbette, ülkemizin her tarafında böyleydi…

Onun için atalarımızı “Komşuda pişer bize de düşer” demişler ya…

***

Ancak bunu siyaset hayatına uyarlayanlar da var, hal böyle olunca insanın midesi bulanıyor…

Oysa bizim ülkemizde iktidardakilerde “Rabbena hep bana” anlayışı hakimdir…

Bunu bilmeyen, yaşamayan “politikacı” var mıdır ki?

En iyisi ben derdimi Cumartesi neşesinde bir fıkrayla anlatayım…

***

“Hanya” nın bir köyünde cami yokmuş ama bir imam atanmış…

Bizim imamlar artık paralı devlet memuru oldular ya, atanan imam köye cami yaptırmak için köylüye baskı yapmaya başlamış, tutturmuş “camisiz olmaz” diye…

Köy halkı sonunda dayanamayıp ‘evet’ demiş…

Demiş demesine ama bir sorun çıkmış;

“Camiyi nereye yapalım?

“aşağı mahalleye mi, yukarı mahalleye mi?”

Ve karar vermişler;

“Aşağı mahalleye olsun” diye…

Gün gelmiş törenle temel atılmış; ama yukarı mahalleliyi bir düşüncedir almış:

“Aşağı mahalleye yatırım yapılıyor, biz açıkta kaldık, biz ne yapacağız?”

***

Yukarı Mahallenin ileri gelenleri, muhtarı ihtiyar heyeti falan toplanmışlar, kalkıp camiyi yaptıranlara gitmişler, “yatırım” kaygılarını dile getirip yardım istemişler.

Yukarı Mahalle ve camiyi yapanlar düşünmüşler taşınmışlar bir çözüm bulamamışlar. Mahalleye dönmeye karar vermişler.

 Tam kapıdan çıkarlarken içlerinden bir “yukarı mahalleli”

“ En iyisi caminin Minaresini de bizim mahalleye dikin…” demiş…

***

Galiba birçok değerli dostumun gönül verdiği Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı ve Milletvekilleri;

“Komşuda pişer bize de düşer” atasözünü yanlış anlamışlar,

Şimdiye kadar “acaba mı” diyordum ama artık eminim. Şayet aksi olsaydı;

“AKP ne zaman sıkışsa yardımına koşmaz, bugün sorun olan tüm kararlara imza atmazdı…”

Uzatmama gerek yok, sadece iki üç konuya bakmak yeterlidir;

Türban serbestisi, (Partili) Cumhurbaşkanlığı seçimi, Suriye Tezkeresi…

Siz gördünüz mü ya da kendileri gördü mü bilmiyorum;

Şahsen ben “bu güne kadar AKP mutfağında pişip de MHP ye düşen” hiçbir şey görmedim…

Siz istediğiniz kadar yağ çekin, istediğiniz kadar yalvarın, istediğiniz kadar “kıçınızı yırtın” beyler bayanlar;

O caminin minaresinin birini sizin mahalleye dikmezler kardeşim…

Oysa muhafazakâr ve “Müslüman” iktidarın prensibi çok açık; ağlayan adam söyledi,

 “Rabbena hep bana”

Hem bunu anlamak için ”arif” olmaya gerek var mı?

***

Rahmetli babam derdi ki; İnsan da kafa olmalı ama “şabloncu kafa” olmamalı…

Haydi, eller havaya…

AKP+MHP kabul CHP+ BDP ret ve yakında “yerel seçimler” var…

Neymiş efendim; “Komşuda pişer bize de düşer…”

İyi akşamlar…

Erdoğan ÖZGENÇ