Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Konuşma hakkımı yedirtmem!

Konuşma hakkımı yedirtmem!
 

Diyor ki “Konuşma hakkımı alamazsınız elimden!” 

Çok haklı; insan cinsinin iletişim şekli konuşmaktır ve hiçbir insan bu haktan mahrum edilemez!

(Kaldı ki hayvan haklarında dahi kendi dillerinde kendilerini ifade etme özgürlükleri vardır; mesela köpekler havlayabilir, kediler miyavlayabilir...

Yok; köpekler havlıyor, rahatsız oluyorum deseniz de kanunlarla belirtilmiş kurallar dahilinde beslenen köpeklerin havlama hakları da vardır.)

“Konuşma hakkımı alamazsınız elimden” diyen insana karşı ister-istemez bir sempati duyarsınız; sizin sesiniz olmuştur bir şekilde...

Destek olursunuz; sindirilenlerin sinmeyen cesur yüreğidir!

******

Osmanlı tarihinin; eski esvapların ters-yüz edilip tekrar giyilebilir hale getirilmesi gibi yenilendiği bir zamanda diyaloglar da ters-yüz ediliyor; konuşma hakkının gasp edildiğini iddia eden basit bir vatandaş değil de, bir cumhurbaşkanı bu kez!

O cumhurbaşkanı ki; sanırsınız eşit mesafe, güçler dengesi ya da konumu gereği ettiği yeminler nedeniyle ülkenin medyası tarafından haber önemi skalasına takılmış; haber bülteninde ilk sıraya oturmamış da, üçüncü sırada yer almış!...

Seçim nedeniyle medya siyasi partilerin sözcülerine, milletvekili adaylarının kendilerini tanıtmalarına önem vermiş de, cumhurbaşkanının ağırladığı bilmem ne ülkesinin cumhurbaşkanı ile görüşmesine hiç yer vermemiş!

Yani; o öyle önemli bir görüşmeymiş, o kadar önemli mesajlar verilmiş, ülkeyi doların ve altının zıplamasından çok daha fazla ilgilendirecek bir konuşma yapılmış da medya ilgilenmemekle kalmayıp, “sen sus da konuşması gerekenler konuşsun!” demiş!...

******

Hayır yani; vatandaşın Atatürk heykeline çelenk koymasının bile izin alınmadığı takdirde yasak olduğu, yine aynı vatandaşın protesto etme hakkının bulunmadığı; miting gibi aktivitelere katılımının “Miting yapanın şahsiyetine bağlı olarak” helal ya da makul şüpheli sıfatı taşıyıp taşımadığı; ucu, isteğe göre doldurulacak, açık bir dilekçeye bağlanan vatandaş sanki bambaşka bir ülkenin vatandaşı!

İktidar partisinin mitingine katılmak helal, mesela, diğerleri... Devlet Memurlarının tepesine biner 657, mazallah!

******

Farklı ses çıkartan vatandaşın gıkının çıkmasına katlanamayan son hükümet partisinin fahri başkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı isyan ediyor: Yav, diyor; birileri çıkıyor, şikayet ediyor! Eeee, ne oluyor? Şikayetleri reddediliyor! (Yüksek seçim kuruluna yapılan adil seçim taleplerinden söz ediyor).

Ne yani! Konuşma hakkımı yedirtmem!

******

Kimse konuşma hakkını yedirtmek istemez!

Ki; kimsenin konuşma hakkına da müdahale edilemez!...

Müdahale edene söylenecek tek söz vardır: Konuşma hakkımı alamazsınız elimden!

Eee, bu hakkı alanlara, kendi anlayacakları dilde konuşmak gerek, demek ki: Konuşma hakkımızı yedirtmeyeceğiz!

(Ama bir terslik var yine bu işte; biz söyledik mi hükümete darbe kuran oluyoruz, cumhurbaşkanı söyledi mi  mazlum oluyor)!

“Adaletin bu mu dünya?” diye boşuna söylenmemiş demek ki; sahiden de insanın dünyanın bu adaletine bir h.stir çekesi geliyor!

******

Yıllarca dirsek çürütüp, yaşama ne katabilirim diye kendini yoran insanların kısa yoldan zengin olmayı hedefleyen; önlerine serilen alternatifleri tereddütsüzce şahsi çıkarları için değerlendirmekten geri durmayan, çarık giydiğini unutup, kösele tabanlı ayakkabı giymeye başladıktan sonra değerli her kim varsa “ezmeye” niyetlendiği, azmettiği ve bir yere kadar da başardığı bir süreçten sonra... Harbiden yaa...

Adaletin bu mu dünya?

(Adaletin de içine nasıl ediliyormuş, gördük... Sağlayan yasaklı, bozan hem mağrur, hem mağdur!)

******

Mantık ararsak: Ne demişler, olmayan şey aranmaz!

 

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..