Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yutarım iyi de tutarım yok...

Hayat bazen acı, keder, ızdırap, çaresizlik bazen de tam tersi....

Mutluluk, sevinç hep normal düzeydir ya hep daha fazlasını isteriz, nefsimiz doymaz bir türlü.... 

Yeryüzünde küçük bir yer kaplasak ta hepimiz bütünün, BİR’in parçalarıyız...

BİR’likteyiz...

Acı, keder, ızdırap, çaresizlik varsa sadece kişiye değil bütüne ait olur.

Minicik bir lokmayı paylaştığında seni kendimden görüyorum, yalnız değilsin, güzel ve hayırlı günler de gelecek, ben de seninle aynıyım, endişeye gerek yok, bugün olduğu gibi yarın da senin “yanındayım” mesajı vardır.

Yarınları yok etmeyelim, iyi bir insan olalım diye uğraşıp dururken bir çuval inciri berbat  etmesek, keşke...

Hayatı görmezden geliyorsan, kendinden başka herkesi ve herşeyi yok sayıyorsan, hatta yutarım iyi de tutarım yok diyerek bitkisel hayat misali önyargılarınla başbaşa yaşıyorsan toprağa kök salıp güneş ve suyla fotosentezle yaşamak en doğrusudur. İnsana yakışan paylaşmaktır, konuşmaktır, yaratılış özelliklerine uymaktır. Bir ihtiyaçtan söz edildiğinde varsa paylaşılır veya fikir üreterek çözüm bulunmaya çalışılır. Çözüm yoksa bile hesap yapmadan, hiç vakit geçirmeden, söylenen kuru sözlerin tadından geçilmez. Bu “yanındayım”ın karşılığı sade ama çok değerli sihirli sözlerdir.

Teşekkür ederim...

Seni seviyorum...

Özür dilerim...

Beni affet...

Dünyalara bedel olur...

Peki söylenmezse ne olur? Bu geçici dünyada sadece insana verilmiş en önemli özelliğin sakınılması olur...

“Yanındayım” diyene “ben senin yanında değilim” karşılığı verilmiş olur. “Yanındayım” diyerek elini uzatan kişinin görevi ya da bir zorunluluğu varmış gibi olur.

Bir otomobilii kullanırken keyifli veya kederli anlar, dinlediğin müzik, anılar, servis bakımları, kaskolar, harcamalarla otomobilinle bütünleşirsin, yıkama, yağlama, yakıt, motor, egzost, vs. kontrol listesindeki işleri tamamladıysan beraberliğin sürer gider. Ancak birşeyleri ihmal edersen aracın performansı düşer, verimli kullanamazsın, şikayetler başlar, araban senden, sen arabandan memnun olmazsın, bu aşamada yapılacak en iyi şey bedel ödemektir yani benzin, bakım-onarım veya elden çıkarıp yenisini almak veya da toplu taşıma kullanmak ya da kendi ayakların üstünde devam ettirmek hayatı.

İnsanoğluyuz, çalışmak, para kazanmak, beslenmek, temizlenmek, vs. hayatın olmazsa olmaz gerçekleri sürerken ses ve söz olmayınca kişilerin bir otomobilden farkı kalmıyor. Birliktelik zor ama bir o kadar da keyifli  bir şey, ister zor tarafını alırsın, istersen keyifli tarafını, hepsi onu kullanan insanlara bağlı. Sindirim sisteminin çalıştığı gibi sinir sisteminin gereklerini yerine getirmek beslenmek ve dışarı atmak, gerekliliktir. Sadece sindirim sisteminin gereklerini yerine getirmek insan olduğunu iddia etmek olur. Yani ökelendiğinde, sevindiğinde içine atmak yerine duyguları dile getirmek zorunluluktur, insanlar için. Hem kalp kırıp hem de önce ben darıldım moduna giren kişi yani bilerek ve isteyerek hayatın zorluğunu seçen kişi, Polyanna’nın ihtiyacı olmadığı (!) halde sahip olmaktan mutlu olduğu koltuk değneklerini de elinden almış olur.

Birlikte oturulan akşam yemekleri, hafta sonu kahvaltıları, çizilen bir yere tükrükle yapılan ilk yardım, parmağa sarılan yara bantı, elini tutup gönül almak küçük bir şey gibi görünseler de en uzak köşelere kaçmak yerine masum bir aşk yaşar gibi eller ayaklar sarıldı mı birbirine zehir şifaya döner. Özür dilemek erdem, kalbini kırdığın insana dünyayı bağışlamak gibi kıymetli, ister sakınır, ertelersin, geciktirip kabalaşırsın, ister dile getirip zehri şifaya dönüştürür, hafiflersin.  En güzel şey ertelemek değil, seçimini yapmaktır, kendin ve dünya için...

Dünya yalan olsa da yaşamak, huzurla bir nefes almak, hele de birlikte nefes almak çok ama çok güzel bir şey.  Dünyanın dönüşüyle ilgili çok şarkı, türkü yazılmış, sanırım ayrı bir duygu yaşatıyor insana.

Ali Ekber Çiçek’in türküsü hepsini birden anlatıyor.

Sabahtan uğradım ben bir figana

Bülbül ağlar ağlar güle getirir

Bakın şu feleğin daim işine

Her dem cefasını kula getirir

Depreştirme beni dertlerim duman

Muhabbet şirindir vermiyor aman

Üstümüzde dönen çark ile devran

Felek bizi haldan hala getirir

Derviş Ali’m der ki nefesim haktır

Hak diyen canlara şek şüphe yoktur

Cehennem dediğin dal odun yoktur

Herkes ateşini burdan götürür 

 
Toplam blog
: 23
: 587
Kayıt tarihi
: 24.10.07
 
 

Müdahale edilmediği sürece barış ve denge içinde sürüp giden doğa hayranı ve doğal yaşam sevdalıs..