Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '17

 
Kategori
Sinema
 

Kore Film Önerisi: Cha-i-na-ta-un (Coin Locker Girl)

Kore Film Önerisi: Cha-i-na-ta-un (Coin Locker Girl)
 

Kore dizilerini izlemeye bayılıyorum, özellikle romantik komedi olanları. Amerikan romantik komedilerinden bir tık daha iyi buluyorum çünkü yozlaşmış ilişkiler yok. Hep dediğim gibi en fazla 15 bölüm sürdüğü için diziler bir süreden sonra sapıtmıyor. Evet bu dediğimi yutmak zorunda kaldım bir dizi ile: Jealousy Incarnate. Bugüne kadar izlediğim tüm kore dizilerinden daha uzundu, 24 bölümdü. 24 bölüm hiç bitmeyecek sandım, izlemesi eğlenceli olsa da. Bir süre sonra Cennet Mahallesi'ndeki Ferhat ile Şirine bağlayacaklarını sandım.

 

Bir kızın peşinden 2 adamın koşması dizilerini klişe bulsam da izlerken eğlendirdi ama aynı zaman da aşırı sinirlendirdi. Bu diziyi izleyenlerin eminim çoğu Pyo Na-Ri'nin yakışıklı, kibar, güven veren, zengin, saygılı, tam anlamıyla dost -daha da sayabilirim- böyle bir ideal koca/erkek arkadaş/arkadaş Ko Jung-Won'u  bırakıp kibirli, kendinden ve işinden başkasını düşünmeyen, en ufak zorlukta kaçan, en iyi dostuna gözünü kırpmadan ihanet eden dizide de sıkça seslenildiği gibi itin oğlu Lee Hwa-Shin'i seçmesine herkes uyuz olmuştur. Bu dizi bana ilk defa keşke mantığımızla da aşık olabilmek mümkün olsa dedirtti. Çünkü Ko Jung-Won bir erkekte arayabileceğiniz çoğu şeye sahipti, tutku hariç. Evet biraz sıkıcı bir adamdı bakıldığında ama en azından o da sonuna kadar Pyo Na-Ri'nin ona geri dönmesini bekledi. En azından sevdiği kız için geleneksel planlı evliliğine karşı geldi, annesini Pyo Na-Ri'yi kabul etmesi için elinden geleni yaptı ki kadın neredeyse ikna olmuştu. Bu dizide ben Ko Jung-Won rolünü de tipini de çok sevdim, bu arada Ko Gyung-Pyo oynadı rolü. Dizi bittikten sonra kendisinin başrolde oynadığı dizilere bakarken filmlerini de bir göz attım. Kendisi baya bir dizide ve filmde rol almış hatta  Jealousy Incarnate dizisindeki rolü ile  31 Ocak 2016 SBS Drama Ödüllerinde New Star Award ödülünü almış. Filmlerini incelerken romantik bir film arıyordum isimlere göre -ne alakaysa!-, listede Cha-i-na-ta-un (Coin Locker Girl) ismini gördüm, dikkatimi çekti. Aslında romantik bir film beklerken bambaşka bir tür çıktı. Konusunu okuduktan sonra oyuncu kadrosuna da bakınca kesin izlemeye karar verdim. Film hakkında yorum aradım, izleyenler ne demiş, nasıl bulmuş filmi. Çok fazla Kore dizisi izlesemde Kore filmlerini pek izlemiyorum. İlk defa bir Kore filminin başrollerini ve konusunu merak ettim. 


 Konusunu ve başrollerini de merak edince, filmi izlemeden önce araştırdım. Beni memnun eden bir yorum bulamadım film hakkında. Sadece tanıtımını yapıp, filmi genelleyen bir kaç söz söylenmiş. Dün akşam bende ne olursa olsun, izlemeye karar verdim. 2 saatlik filmi, bu sahne çok güzel, oyuncunun tipi çok değişik diye Secreenshot alıcam diye 3 saatte bitirdim. Film bu arada hiç sıkmıyor, izlerken ne olacak diye merak uyandırıyor. Film hakkında konusunu yazmadan çok fazla şey söylemek istemiyorum, o yüzden önce konusunu değinmek istiyorum.


 
Filmin Profili:

Coin Locker Girl (İngilizce Adı) / Cha-i-na-ta-un (Orjinal Adı)
Yönetmen ve Senaryo: Han Jun-Hee,
Yapımcı: CJ Entertainment  CGV Movie Collage
Yapım Yılı:  2014 -2015 

Süre: 110 dk.

Tür: Aksiyon, Gerilim, Dram, Suç

İmdb: 6.7

Daum: 6.5

Dili: Korece

Ülke: Güney Kore

Gişe: 10.7 milyon


Ödülleri:

2016 52. Baeksang Sanat Ödülleri: En İyi Yönetmen Ödülü (Han Jun-Hee)

2015 35. Kore Film Eleştirmenleri Derneği Ödülleri: Yılın En iyi 10 Filmi Ödülü

2015 45. Giffoni Fim Festivali : İngiliz Film Enstitüsü Belgeseli, Grifon En İyi Film Ödülü

2015 19. Bucheon Uluslararası Fantastik Film Festivali : Jürinin Seçimi Ödülü, Bucheon Seçimi: Özel Kategori


 Daha göbek bağı kesilmemiş bir bebek 1996'da Güney Seol tren istasyonundaki bir emanet eşya dolabında terk edilmiş bir şekilde bulunur. Bir dilenci onu alır ve ona II-Young adını verir, daha sonra 10 yaşına girdiğinde, sadece "Anne" olarak anılan bir kadına satılır. Anne Chinatown, Incheon'da bir tefeci ve organ mafyası suç grubunun patronudur. Sadece kendisine yararlı olanları yanında tutar. Anne küçük çocuğu yetiştirir ve sonunda ona kendi organizasyonunda bir görev vermek için onu hazırlar. II-Young 18 yaşına geldiğinde, Anne'nin güvenilir sağ eli olur. Bir gün, II-Young' bir görev verilir: bir borçlunun oğlu Suk-hyun'a yaklaşacaktır. Birkaç gün içinde, çocukla arkadaş olur ve varlığından haberi olmadığı bir dünyaya maruz kalır. Diğer genç kızların keyfini çıkardığı normalliğe gıpta eder ve kalbini Suk-hyun'a açar. Fakat, babası kaçınca, anne II-Young'a Suk-hyun'ı öldürmesini emreder. Il-Young emri yerine getiremez ve tek bir seçim yaparak şimdiye kadar tek bildiği ailesinden kaçmak zorundadır.


Oyuncular:

 

Kim Hye-soo - Ma Woo-hee / Mother

Kim Go-eun - Il-young

Park Bo-gum - Park Seok-hyun

Ko Gyung-pyo - Chi-do

Um Tae-goo - Woo-gon

Lee Soo-kyung - Ssong

Jo Hyun-chul - Hong-joo

Lee Dae-yeon - Dr. Ahn

Jo Bok-rae - Detective Tak

Jung Suk-yong - Mr. Woo

Film Hakkında Yorum:

Oyuncuların çoğunu tanımıyorum, fakat ben zaten özellikle iki oyuncu için izlemek istedim: Kim Go-eun ve Ko Gyung-pyo. Kim Go-eun hangi rolü oynarsa oynasın, üstesinden başarıyla geliyor. Daha önce Cheese in the Trap ve Goblin'de izledim ben onu ve bu diziyi izledikten sonra sürekli Ahjussi diyen neşeli lise formalı kız geliyor aklıma. Goblin biteli baya oldu ama ben hala etkisinden çıkamadım bu filmi izlerken de sürekli o kızla karşılaştırmaktan kendimi alamadım.Kim Go-eun tiplemesine ben hayran kaldım, aslında böyle duygusuz gibi gözüken, kısacık biçimsiz saçları, sürekli erkek gibi giyinen vahşi, sigara içen, bıçak taşıyan bir tip. Filmin ilk sahnesinde bir adamı döverken onu öyle görünce bir anda şaşırdım.


 

Ko Gyung-pyo' a diyecek söz bulamıyorum.Yani filmde çok farklı bir tipte ve karakterdeydi, Jealousy Incarnate'deki ideal erkek tipimden nefret edilesi bir tipe dönüşmüştü. Daha önce de yarım bıraktığım bir Kore filmi izleme deneyeyim olmuştu ama, her şeyin mükemmel olduğu Kore dizilerinden sonra bu dizi bir anda sarstı beni. Yani bir Kore dizisinde içkiyi görürsünüz ama onlar da milli içkilerini içer devamlı, sigara içen birini nadiren görürsünüz içmezler asla. Sigaradan geçtim uyuşturucu gibi maddelerin isimlerini dahi duymazsınız. Bu filmde ise Ko Gyung-pyo annenin çocuklarından birisi ve anneden bağımsız çalışarak uyuşturucu satıyor. 

 


 Filmi dağınık, konusu yokmuş gibi ve fazla kanlı bulanlar olmuş ama ben katılmıyorum. Kanlı bulanlar da sanki Hannibal izlediniz ne kadar abartıyor insanlar. Konusu yokmuş gibi mevzusuna gelirsek filmin mesajını anlayamamışlar. Ben filmde Anne'nin Il-Young'u farklı bir şekilde sevmesini gördüm, belli etmeden. Sürekli yetiştirdikleri çocuklara kendisine faydası dokunmayanın öleceğini söyleyen ve bunu uygulayan da bir Anne'nin Il-Young'u gerçekten sevdiğini gördüm. Bun da zaten filmin başlarında birisi Anne'ye Il-Young'un kim olduğunu sorduğunda o benim evladım dediğinde gösterdi. Buraya kadar umarım spoiler vermemişimdir. Buradan sonrası için spoiler olacak, o yüzden önce filmi izleyip ondan sonra yazının devamına bakabilirsiniz.


 

 Film aslında ağır şiddet içeren bir film ama allahtan öyle çok göstermiyorlar şiddet sahnelerini. Filmin tanıtımını yazarken Anne'nin aynı zamanda bir organ mafyası olduğunu söylemiştik. İşleri şöyle yürütüyor, kendisinden borç isteyen insanlara borcu veriyor -aynı zamanda sahte kimlikte yapıyorlar- geri ödemedikleri zaman adamları dikkatli bir şekilde organlarına zarar vermeden öldürüp, öldürdükten sonra parçalarına ayırıp, böbreğinden tut retinaya kadar alıp cesetleri bulanmasın diye kemiklerini öğütücü makineye atıyorlar. Bunu da aile içinde organize etmiş. Woo-gon özürlü bir tip ama o bile ailede bir yer edinmiş, Il-Young onu önemsiyor ve ilaçlarını aldığından emin oluyor. Parçalama işini yapanlardan birisi aynı zamanda. Anlatması bile kötü ama dediğim gibi bütün bunlar sadece filmde söz ediliyor herhangi bir şekilde gösterilmiyor. Filmin ilk sahnesi müthişti bence,  Il-Young birinin borcunu almak için kahvehane gibi bir yere gidiyor, Mahjong oynuyorlar parayla. Adam tabi önce kız diye Il-Young dikkate almıyor hatta suratına küllükle bile vuruyor. Tabi  Il-Young bunun altında kalacak bir tip değil, sahnenin sonunda öyle bir şey yapıyorki benim içim gitti. Adamın ağzına bir şişe veriyor, bunu borcunun geri kalanı için ısır diyor ve küllükle adamın ağzına vuruyor. Bu sahnede şok oldum, tek düşünebildiğim adamın ağzının ne hale gelmiş olabileceği. Bu kadar şaşırmamın sebebi de dediğim gibi daha önce hiç Kore filmi izlemedim, bir de daha önce şiddet içeren Kore dizisi dahi izlememiş ben bu sahnede şaşırmam normal. Kim Go-eun'un oynadığı bu role daha bu dakikasından bayıldım. Aslında ilk etkilendiğim yer, 8 yaşlarındayken az para kazandı yararsız diye otobanın ortasına bir kızla birlikte bırakılmasıydı. Diğer kız ağlarken Il-Young'da bir damla dahi göz yaşı akmadı. Evin yolunu nasıl buldu da geri gitti hala anlamış değilim. Eve geri gitti, kapıyı çaldı ve kapıyı açan adama baktı açım dedi. Ne kadar güçlü olduğunu bu sahnede beni inandırmış oldu. Bir kez daha söylemekten çekinmiyorum, Rolünün hakkını sonuna kadar veriyor! 


 Anne rolünü oynayan Kim Hye-soo ise tam bir dönüşüm geçirmiş. O kadar güzel bir kadın canavar tipli bir Anne'ye dönüşmüş. Filmdeki tipiyle gerçek hayattaki tipine bakınca beni daha iyi anlarsınız. Kadının bu kadar kötü biriyken Il-Young'u önemsemesi hem duygusal hem şaşırtıcıydı. Il-Young resmen onun hassas noktasıydı. Bunu da aşağıda yazacağım sahnede gösterdi.


 



 Bundan önce Il-Young bir kamyon gibi aracın içinde bir grup kızla gönderirken, Il-Young araçtan çıkarken Chi-do onu görüp anneyi arıyor. Anne ona bir şeyler söylüyor, Chi-do sinirleniyor ve Il-Young'a vurmaya başlıyor. Zaten bu sahnede Il-Young kaçıyor. Bu sahnenin yanıltmacası müthişti. Anne ile telefonda konuştuktan sonra, ben Anne'nin olanları anlattığı için ona vurduğunu sanmıştım. Aslında onu rahat bırakmasını söylediği için sinirlenip dövmüş. Burada da Anne'nin emrine uymamayı ve anne'ye büyüklük taslayıp zarar gören adamlarımın ve gözümün parasını bana geri öde demenin ne olduğunu gerçek anlamda çok acı bir şekilde öğrendi.Tüm adamlar bir anda bıçaklarını çıkarınca bir anda noluyor moduna girdim.











 

 Film daha çok Anne ve Il-Young arasında. Diğer karakterler sönük kalmış, özellikle pembe saçlı Ssong'un filmde uyuşturucu kullanıp ufak bir kavgaya karışmasından ve ablasıyla buluşacağı yeri söylemesinden başka ne amacı vardı anlamadım. Film boyunca süslendi ve sadece ufak konuşmaları vardı, sanki figüran gibiydi. 



 Woo-gon'un filmde rolü çok etkili değildi, Secreenshot almayı bile unutmuşum. Google görsellerde arattım, ordaa da bir tane çıktı. Il-Young'u korumaya çalışan tek aile bireyi idi -anne'den sonra- diyebilirim. Ölüm sahnesi de çok üzücüydü. Kendini feda etti diyebilirim.

 

 

 

Park Bo-gum - Park Seok-hyun bu baby face'in ömrü kısa oldu ama çok şirin bir karakterdi. II-Young'u onun kibarlığından çok sanırım babasına olan sarsılmaz güveni etkiledi. Kız onu son anda kaçırmaya çalışırken bile babasının borcunu ödeyeceğini söyledi. Ama kendisi bir ailenin sonunu getirdi resmen, 

 

 Filmin sonunu söylemek istemiyorum, heyecanı kaçmasın diye belki izlemeyenler okuyordur. Aslında çok yazmak istediğim bir sahne var ama onun sadece resmini koymakla yetineceğim, belkide kendimi tutamam yazarım. Filmin imdb puanına çok takılmadan izleyin bence, ilk defa bir Kore filmine bu derece bayıldım. Bence insanlar Kore dizi ve filmlerini hafife alıyorlar, yani aynı senaryo ama Amerikan yapımı olsa mutlaka daha fazla kişi tarafından izlenmiş olurdu. Bu sahnedeki detayı fark eden olmuş mudur bilmiyorum ama Anne filmin başından itibaren tam karşı tarafta otururken filmin sonunda sırtı kapıya dönük oturuyordu. Bunun da ne anlama gelmiş olduğunu anlamıştır izleyenler. Bir de, Anne'nin sonunun kendi annesi ile aynı olması beni çok etkiledi. Ben filmin kurgusunu çok beğendim, bilmiyorum beni baya etkiledi. Gerçi aile mevzu olunca ben baya duygusallaşıyorum. Böyle insanlardan oluşan bir aile ne kadar aile olabilirse o kadar aile oldular, aslında II-Young'a göre aile idiler. Benim film hakkında söyleyeceklerim bu kadar, bir Oscarlık film olmasa da derin anlamlar içeren güzel bir filmdi. Her ülkeden film, dizi izleyin arkadaşlar. Bu filmde kıyıda köşede kalmış, az kişi tarafından bilinen güzel filmlerden biri. 

 

 
Toplam blog
: 31
: 1276
Kayıt tarihi
: 29.04.15
 
 

Işık Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler mezunuyum. Erken mezun olmuş biri olarak mesleğime henü..