Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Korkularımız yüzünden ertelediğimiz kararlarımız

Korkularımız yüzünden ertelediğimiz kararlarımız
 

Bugün blog sayfamı sadece kişisel günlüğüm niyetiyle kullanmak ve hislerimi aktarmak istiyorum. Lütfen bunu bilerek okuyunuz, hatta ilginizi çekmeyeceğini düşünürseniz okumadan geçiniz.

Yaklaşık 10 yıldır özel sektörde, oldukça kurumsal bir firmada çalışıyordum. Ve 1 Nisan itibarı ile bu görevimden ayrıldım. Karar vermek uzun zamanımı almıştı. Uygulamak korktuğum kadar zor olmadı.

Çoğumuz hep durumumuzdan şikayetçiyiz. Uzun çalışma saatleri, zor çalışma koşulları, kendimizi gerçekleştirmemize izin vermeyen çalışma ortamları, aslında yapmak ve yaşamak istediğimiz şekilde olmayan hayatlarımız. Bir türlü o cesareti gösteremediğimiz için akıp giden hatta uçup giden zaman.

En temel anlatımı ile bir Yaşam Koçu, kişinin mevcutta olduğu durumdan olmak istediği ideal duruma doğru yapacağı yolculuktaki yol arkadaşıdır. Genellikle bu yol çetrefillidir. Kişi hem halinden şikayetçidir, hem de bu halinin sorumluluğunu almaya hazır değildir. Kendi dışındaki herşeyi suçlama eğilimindedir, çünkü dış etkenlerin kurbanı olduğunu düşünmek kolaydır, elden birşey gelmez, yapılabilecek hiçbir şey yoktur. Kendi yaşamının kahramanı olmak öncelikle içinde bulunulan şartların kişinin kendi davranışlarından kaynakladığını farketmeyi gerektirir. Memnun olmadığı, ama alıştığı için sürdürmeye devam ettiği yaşam tarzı onun konfor alanıdır. Yaptıklarını yapmaya devam ettiği sürece başına ne geleceğini az çok bilir ve bu güvenli bir bölgedir. Oysa her zaman yaptığı şeyleri yapmaktan vazgeçip yeni bir şeyler denemeye kalkarsa sonuçlar kontrolü dışında gelişecektir ve bu bilinmezlik kişiyi korkutur. Bu riski almaktansa mevcut şikayetlerini sürdürmeyi göze alarak yapmaya alışkın olduğu şeyi yapmayı ve bu sırada da kurban rolü oynayıp şartları suçlamaya devam etmeyi tercih eder.

Geçen sene tam da bu zamanlarda ilginç bir dizi tesadüf sonucu hayatım farklı bir yola doğru girdi. Belki de 1 Nisan için aldığım işten ayrılma kararının temel taşları o günlerde atıldı. İnternette gazete okurken “Siz de Yaşam Koçu Olmak İster misiniz?” diye bir yazıya rastladım. Psikolojiye, insan davranışları ve bunların nasıl değiştirilebileceği konularına, kişisel gelişime zaten ilgim vardı ama itiraf ediyorum, Yaşam Koçu diye bir şeyden bihaberdim. Araştırma safhasının ardından bunun benim için keyifli bir şey olabileceğine karar verdim. Öncelikli hedefim hayatımı bu şekilde kazanmak veya mevcut işime bir alternatif oluşturmak değildi. Kendi kişisel gelişimime yatırım yapmak istiyordum. Sadece işle ilgili değil, hayatımda şikayetçi olduğum başka şeyleri de değiştirmekte kullanacağım bir yöntem olabilirdi.  Böylece kendim için bir adım attım ve İstanbul’da Adler International’de yaşam koçluğu eğitimleri aldım. Bu yolculukta pek çok güzel insan tanıdım, kalıcı dostluklar edindim. Ve en önemlisi, değişmeye başladım.

Tuhaf bir ikilem gibi gelse de, eğer tesadüf diye birşey yoksa, olayların kendi irademin dışında,  İlahi düzenin gereklerine göre şekillendiğini, benim sadece bu düzene uygun kararları almam için gereken fırsatların önüme çıktığını düşünüyorum.

Kendime sorduğum soruların en önemlisi işimle ilgiliydi. 10 yıldır, haftada 5 gün, saat 8:30 da bir ofise giriyor ve 18:30 a kadar günde 10 saat o ofiste kalıyordum.  Çalıştığım yer Antalya şartlarında oldukça iyiydi. Kurumsallıkta ciddi adımlar atmış, sosyal imkanları oldukça yeterli, dışardan bakınca herkesin içinde bulunmak istediği bir ortam. Zaman zaman her işyerinde olabilecek, genellikle insan ilişkilerinden kaynaklanan sorunların dışında ciddi bir sorun yoktu. 10 yıldır yaptığım iş artık otomatik hale gelmişti, ciddi sürprizler, beni zorlayacak şeyler kalmamıştı. Hatta zaman zaman boş kaldığım için sıkıldığım bile oluyordu. Standartların üzerinde olan düzenli bir maaş alıyordum. Ama birşeyler eksikti. Günde 10 saatimi geçirdiğim ofisin dışında bir hayat akıyordu ve ben bu hayatı kaçırıyordum. Olmak istediğim yer burası değildi. Kendimi bu şekilde gerçekleştiremiyordum. Özgürlüğüm kısıtlıydı, iş dışında kendime kalan zaman bana yetmiyordu vs. vs. vs.....

Tam da bu dönemde, birkaç arkadaşımın da yaşam koçluğu eğitimi aldığını öğrendim. Bir vesile ile tanıştığım, o zamanlar henüz çok iyi tanımadığım halde beraber olmaktan hep mutlu olduğum, yanında huzur bulduğum bir arkadaşım, Antalya’nın en değerli yaşam koçlarından sevgili Tülay Demir’in bana bu konudaki katkıları paha biçilemez değerde.

Bu konuya ayırdığımız bir yaşam koçluğu görüşmesinde işten ayrılmak istememe rağmen beni bundan alıkoyan, karar vermemi engelleyen korkularımı keşfetmemi sağladı. Korkularımı somutlaştırıp hangilerinin gerçek, hangilerinin varsayım olduğunu gösterdi. Gerçek olduğunu düşündüğüm korkularımla nasıl baş edebileceğimin yolunu bulmama yardım etti. Bu görüşmeden kısa bir süre sonra kararımı vermiştim. 10 yıllık işimden ayrılacaktım.

Kararlarımızı alırken korkularımızı doğru yönetmeyi başarabilirsek arkaya dönüp baktığımızda pişman olmayacağımız kararlar alabiliyoruz. Endişelerimizi irdeleyip hangilerinin gerçek, hangilerinin bizim hayalimizin ürünü olduğunu ayırt ettiğimiz zaman, bunların üstesinden gelmek ve daha cazip fırsatları görmek çok daha kolay oluyor.

Sevgiyle ilerleyin...

Gülay GÜRKAN
Bireysel ve Kurumsal Yaşam Koçu

gly.gurkan@gmail.com

Not: Yazılarımı ve diğer paylaşımlarımı https://www.facebook.com/gly.gurkan adresinden de takip edebilirsiniz.

 
Toplam blog
: 7
: 493
Kayıt tarihi
: 04.02.13
 
 

Antalya'dan sevgilerle... Uzun yıllar turizmin çeşitli dallarında, çoğunlukla da profesyonel ..