Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

06 Ocak '21

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Korona Kazançları

SAYISIZ HEVESE, SAYILI NEFES HARCAR İNSAN...
Korona diye bir salgının varlığına inanmıyor değilim. Vardır mutlaka, büyük devletler bilim adamlarına bu virüsü yaptırıp, geliştirip dünya geneline yaymış olablirler. Nasıl ki gıda ürünlerimize, Allah'ın merhametiyle nimet olarak sunduğu sebze ve meyvelerimize genetiğini değiştirici hormonlar aşılayıp bozuyorlar. Hastalıkları da laboratuvarlarda geliştirip türlü virüsleri enjekte edip insanlığın üzerine salıyorlar. Allah bilir, kanser illetini falanda bu dünya hırsı olanlar yapmıştır. Zira egosu yüksek, bencillik duyguları yoğun olan insanoğlundan her şey beklenir.
 
Koronayı üzerimize yaymakla ne elde edecekler demeyelim. Onların planına göre öncelikle yapmak istedikleri yaşlı nüfus sayısını azaltmaktı. Doğumları kontrol altına alalıdan beri dünyada yaşlı insan sayısı bir hayli fazla ve bunların çoğu geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi evde oturanlardan oluşmuyor. Pek çokları toplum içinde çalışmışlar devletlerine katkıda bulunmuşlar. Emekli olduklarında da çalışanlar varsa da, onlar azınlıktalar. Genelde artık iş gücünü tamamladığını düşünüp evinde torun tombalak büyüten yaşlılar fazla... Bunlar ne yapıyor, devletten oturdukları yerde her ay maaş alıyor. Çalışırken devlete ödedikleri sigorta primleri adeta yok sayılıyor, kendileri devlete yük sayılıyor. Avrupa ve Amerika'da emekli maaşları bizim ülkemizdeki gibi azıcık değil ki, oraların emeklileri hayli yüklü maaş alıyorlar. Haliyle göze batıcı bulunuyorlar...
 
Neyse işte bu bir var sayım. Şimdi şu açıdan bakarsak bu yaşlı nüfus ilaç sanayinin de bir numaralı gelir kaynağı; emekli olup boşluğa düşen insanı hemen hastalıklar yakalıyor. Doktorlara adeta abone olunuyor. Kendimden biliyorum. Ömrümce hastalık nedir, bilmeyen ben; doktorları sadece mesleğim olan gazetecilik vesilesiyle tanıyan ben, emekli olunca hastalıkların her biriyle tanış oldum. Hastanelerin her bir koridorunu sıklıkla arşınlar oldum. Allah muhafaza, Allah beter etmesin inşallah...
 
Aktif çalışanken, pasif duruma düşen insanı dertler bir bir çevreliyor. Sonrasında stres bahane oluyor. Kalp, tansiyon, kolestrol, şeker; daha neler, neler hepsi maaile toplanıp bedenhanemize yatılı geliyor. Böylelikle ilaç sektörü benim gibilerden memnun oluyor, olmasına da, acaba devletimiz bu halimize ne diyor? Malum aldığımız emekli maaşımızdan bir miktarı ilaçlarımıza kesiliyor, geri kalanı devletçe ödeniyor. Tabi bizler çalışırken, sigortamızın primlerini ödemiştik ama olsun, işte insan insana her zaman yüktür. Evlatlar bile yaşlı ana babaya ne kadar katlanabiliyor ki?..
 
Şu sebeptir veya bu sebeptir, doğrusunu Allah bilir. Bir Korona yaygarası koptu. Ardından pek çok sanayi türedi. Misal maske...
 
MASKE MODASI: Korona hayatımıza gireli geleneklerimiz, göreneklerimiz gibi pek çok güzelliklerimiz yaşanmaz oldu. Lakin moda denilen sektör koronaya kolay ayak uydurdu. Çeşit çeşit tasarlanmış, her zevke hitap eden maskeler yapılıyor. Kesenize göre kumaşların cinsleri hitap ediyor. Bunların sağlığınızı koruyup korumadığı bilinemiyor. Piyasada envai maskeler mevcut. Bu sektör kazancına kazanç kattı. Marketler, mağazalar, isportacılar maske sayasinde maddiyatta takla attı... Modacılar bile özel maskeler tasarladı, buna yönelik defileler yaptı. İnsanlar her gün maskeli baloya katılır gibi, türlü maskeleri farklı görünmek adına aldı.
 
DEZENFEKTE FİRMALARI: Koronayla birlikte adeta şaha kalktılar. Dezenfektan makinesi, sağlık bakanlığı onaylı dezenfektan spreyi, dezanfektan jeli, dezanfektan buharı... Sonrasında kolanya üreten satan firmalar, çamaşır suyu üreten satan firmalar...Akla hayale gelmez daha ne işler koronadan hayli nasiplendiler. Dolandırıcılar, hırsızlar bile korona bahanesiyle insanları kandırır oldular. Aşı üreten şirketlerin kazançlarını saymayalım artık. Adamlar, 'Allah bilir' korono virüsünü üretmeden evvel aşısına, getirisine- götürüsüne kafa yormuşlardır. 
 
MEDYA SEKTÖRÜ DE İYİ REYTİNG ALIYOR, 
DOLAYISIYLA REKLAM GELİRLERİ KATLANIYOR.
 
Televizyonda,YouTube de proğram yapanlar, sunucular, konuşmacılar; bildik bilmedik kimler kimler? Ağzı olan konuşuyor, anlatıyor, dinleyenler aldığını alıyor, uyguluyor. Haber kanalları sokağa çıkma yasaklarının gösterimleri, polislerin yasağa uymayanlara karşı fazla mesaisi, doktorlar, hemşireler var gücüyle her kesimde bir korona mesaisi...
 
Neyse, lafı daha fazla uzatmaya gerek yok, bilen biliyor neyin ne olduğunu. Lakin aklıma gelmişken şunu da deyivereyim. 
 
Bir dönemde galoş giyme zorunluluğu vardı bu ülkede, nereye gitsek dayatılan, ayağına galoş takmayanların horlandığı; hastanade, postanede galoş takmayanların güvenlik görevlilerince hırpalandığı bir dönem... Sahi ne oldu o galoş üretimi yapan firmalar. Battı gitti mi, hala üretim yapıyorlar mı? Ben bilmiyorum. Çünkü hastane dahil nereye gitsem ortalıkta galoş göremiyorum. Dolayısıyla hiç bir yerde galoş giyene rastlamıyorum. Ben de giymiyorum. Yok ki ortalıklarda, yel gibi geldi,sel gibi geçti gitti. Varsa, bir tek camiye ziyaret  girişlerinde var sanıyorum.
 
Hadi bakalım yaşadıkça daha neler görüp duyacağız, emin olun tahminler etsemde tam olarak bilmiyorum. Her şeyin hakikatini yüce Allah bilir ve Hazreti Allah'ın dilemesiyle her şey olur. Çok şükür bunu iyi biliyorum. Elhamdülillah...
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..