Korsana her zaman hayır!

Ülkemizde özellikle son on yıldır yaşanan bir gerçeklik var; korsan yayın... Bazılarınız henüz yazının başlığını okur okumaz, "Ne yapalım, kitaplar da cd'ler de çok pahalı" yorumunu yapacaksınız, eminim. Çünkü bu konu açılır açılmaz gelen ilk tepki, "ekonomik nedenler" oluyor.

Sizlere önce "Haklısınız" diyeceğim, gerçekten haklısınız. Milyonlarımızın asgari ücrete talim ettiği günümüz koşullarında 15-20 YTL'ye kitap, cd almak lükse kaçmak demektir. Hele okumayı, müziği seviyorsanız, ayda en az iki kitap alıyorsanız, size haklısınız demekten başka çıkar yol kalmıyor.

Ancak, soruna sadece bu bakış açısıyla bakmak bana göre "işin kolayına kaçmak"tır. Evet, "emek hırsızlığı", "çeteleri beslemek", ülke ekonomisine milyonlarca liralık zarar vermek, nitelikli kitaplar yayınlayan küçük yayınevlerini sıkıntıya sokmak, kitabevlerinin bir bir kapanmasına yol açmak gibi "önemsiz!" sorunlara da değinmek istiyorum ama çoğunuz zaten bu durumun ayrımındasınız. "Ne yapalım, elimizden ne gelir, karnımızı zor doyuruyoruz, hem aynı kitap kitapçıda 20, sokakta 5 lira" dediğinizi duyuyorum.

Peki, ben de sizlere bir kaç soru sormak istiyorum, izninizle. Yıllardır maaşlarınız küçülürken, alım gücünüz sürekli gerilerken neler düşündünüz, neler yaptınız? 10 yıl önceki maaşınızdan ayırdığınız miktarla ayda 4 kitap alabiliyorken, bugün bir kitaba bile zor ulaşır duruma gelmenizin nedenlerini hiç sorguladınız mı? İçtiğiniz sigaraya ayda ne kadar ödüyorsunuz? Haftada kaç kere birahaneye gidiyor ve ne kadar ödeme yapıyorsunuz? Ayağınızdaki markalı kot pantolonun fiyatı ne kadar? Ekonomik durumunuz bunları karşılamaya yetiyor mu? Bunların hangilerini azalttınız ya da hayatınızdan çıkardınız? Hiçbirini değil mi? Ama kitaptan kolayca vazgeçtiniz.

Sizlere olayın bir başka yönünden daha söz etmek istiyorum. Geçen yıl Radikal Gazetesi'nde bir haber yayınlanmıştı. Habere göre, geçen yılın ilk altı ayı içinde ülkemizde 3 bin 500 çeşit kitap yayınlanmış, bu sayının sadece yüzde 10'u gibi bir oranı korsana düşmüştü. Yani kitapevine girmeyen değerli okurlar, medyanın yönlendirdiği ve best seller yaptığı kitapların dışındakilerden habersizdiler. Sadece çok satan, moda olan kitapları tanıyor ancak, raflardaki birçok nitelikli araştırma kitaplarından, şiirlerden, romanlardan mahrum kalıyorlardı. Yani kültürel gelişimimiz sokaktakiyle sınırlı kalıyordu.

Bu konuyu daha sonraki yazılarımda da işlemek istiyorum. Yorumlarınıza, eleştirilerinize açığım.