Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '14

 
Kategori
Güncel
 

Küba'ya cami yapmak, "cemaat" olmak ve Kertenkele!...

Küba'ya cami yapmak, "cemaat" olmak ve Kertenkele!...
 

internetten alındı


İslamiyet toplumcu bir dindir. Sosyal yönü kişisel yönüyle birlikte gitmek zorundadır... Kuran'da "namazı kıl" emrinin hemen ardından "zekatı ver" emrinin gelmesi (ekim'is-salate ve atü'z-zekat) bunun en tipik göstergesidir.

Namaz, kulun Allah'a karşı kişisel borcu iken, zekat öteki kullara(ihtiyaç sahiplerine) olan borcudur. Bu iki borcun ödenmesi de kulluk açısından önemlidir ama ikincisi daha önemlidir.

Sadece zorunlu bir ibadet olan zekat değil, sadaka, fitre gibi yollarla da sosyal yön genişletildikçe genişletilmiştir dinimizde...

İslam toplumcu bir dindir, demiştim; bunun tezahürü kendini temel ibadet mekanları olan camilerde ortaya çıkar. Cami, toplanılan yerdir. Müminleri bir araya getirir.

Bir araya gelmek,birlik olmak,biribirinin derdiyle dertlenmek ve sosyolojik olarak kurumlaşmak içindir. Yoksa, bir bina içerisinde ortak namaz kılıp dağılmak değildir.

Cami, cemaat olmak içindir. Ama cemaat olmak nedir? Dediğim gibi, aynı çatı altında namaz kılıp ayrı gönüllerle çıkıp gitmek cemaat olmak değildir.

O mekanda omuz omuza Rabbinizin huzurunda duracaksınız ama aynı zamanda birbirinizin haliyle hallenecek, halleşeceksiniz...İkincisi yoksa,birincisinin de anlamı olmaz.

Allah, "Yeryüzünü bize mescit" kılmışken eğer biz milyonlar harcayıp camiler yapıyorsak bu cami içerisinde "cemaat" olabilmemiz içindir. Eğer, cemaat olamıyorsanız camiye ne hacet?

Bugünün gerçeği genel olarak şudur: Ne yazık ki, bu ülkede "cemaatleşme" camilerde olmuyor. Asıl cemaatler camilerin dışında:

Falan filan hocanın cemaati; falan filan partinin cemaati, okey cemaatleri, kahve cemaatleri...listeyi uzatın gitsin.

Camiye gelenler cemaat olamayınca, cemaatleşme de haliyle dışarda gerçekleşiyor. Cami'de birlikte namaz kılanlar ise, camiden çıktıktan sonra kendi meşreplerine uygun "cemaat"lerine katılmak üzere yola revan oluyorlar.

İstanbulun yüksek tepelerine veya Küba'nın hakim tepelerine cami yapmak fikri Müslümanlar için cazip olabilir elbette...Ancak, eğer o camileri dolduranlar "cemaat" olamıyorsa ne kıymeti var?

Camilerde omuz omuza namaz kılanlar, hastalandıklarında birbirinden habersizse, iyi gününde kötü gününde birlikte değilse bu cemaat olmak mıdır?

Hayır, ne yazık ki bugün Türkiyede  Camiler asıl fonksiyonlarını icra edemiyor. Cami çevresinde "cemaatleşme" olgusu nerdeyse sıfır...

Cami görevilileri de camiye namaz kılmaya gelenler de bu bilinçten uzak...Herkes, zorunlu bir görevi biraz da zoraki yaparak uzaklaşıyor camiden...Bir an önce kendi "sosyal mekanına" ulaşmak için koşturup gidiyor.

Her yıl camiler haftası yaparak camileri bu "acıklı" durumdan kurtarmak için çabalayan Diyanet ise, cami dışında cemaatleşenlerin baskısıyla "Kertenkele dizisi" ni yayından kaldırtmaya çalışıyor.

Oysa, Kertenkele film icabı da olsa, tam  aradığımız bir imam tiplemesi; sosyal hayatla iç içe...

Yüzde sahte olsa da özde samimi birisi Kertenkele; bu yüzden yüzde samimi özde sahtekar "Hoca ve cemaat" takımları Kertenkele dizisinden rahatsız oldular.

İşin özeti şu ki, Küba'ya cami yapmadan önce Türkiye'deki (aslında tüm İslam ülkelerindeki) Müslümanları "cemaat" yapmalısınız...

Siz insanları "cemaat" yapın, onlar kendi camilerini yaparlar...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..