- Kategori
- Şiir
Küçüğüm
Bekledin, çok beklediğin değil mi küçüğüm?
Yetimhanenin kapısı her açıldığında,
Çizdiğin gibi gülümseyen anneni bekledin.
Kimsesizliğin dayanılmaz ağırlığında
Dünyanın en güzel annesini çizmek için bekledin.
Yetimhanenin buz gibi taş zemini bile üşütmüyor seni değil mi küçüğüm?
Yerdeki resmi yetiyor seni soğuktan korumaya.
Çizdiğin eşarptaki düğüm gibi düğümlense de hıçkırıkların
Ağlamaktan kurumuş olsa da göz pınarların
Ona sokulup, kokusunu içine çekmek,
Gözlerini sımsıkı kapayıp huzuru bulmak yetiyor sana.
www.velisevim.com
Anneni melekler gibi beyazlar içinde karşılamak istedin değil mi küçüğüm?
Bembeyaz kalsın diye giysilerin belki nicedir oyun bile oynamadın.
En güzel, en temiz elbiselerinle sarılmak isedin ona.
Sadece sana gülümsesin diye çizdin küçük utangaç tebessümü
Belki senin kokun dışında hiç bir kokuyu duymasın diye çizmedin burnunu.
Oyun oynaman için verdikleri tebeşirler annen olmuştu artık
Ama hiç bir oyun annenin kokusu kadar avutamayacaktı seni.
Annenin kucağında kimseden korkmadan uyumak isterdin değil mi küçüğüm?
Belki çizemediğin için hiç düşünmeden verdin ayakkabılarını
Annenin çıplak kalan ayaklarına.
Belki de tertemiz sarılabilmek için
Bir zamanlar yanakların kadar kızıl ayakkabılarından,
Tek varlığından vazgeçebildin
Kokusunu bile hatırlayamadığın annen için.
Taş zeminin kokusunu onun kokusu sandın değil mi küçüğüm.
Bacaklarını karnına çekip bekledin belki tekrar geriye dönerim diye;
Annenle doya doya yaşadığın, hep yan yana olduğun dokuz aylık zamana,
Dünyadaki kötülükleri bilmediğin, annene göbek bağınla bağlı olduğun zamana,
Mucizeye tanıklık ettiği, seni ilk kucağına alıp meleğim diye sevdiği zamana,
Hiç ayrılmayacakmış gibi cennet kokunu içine çektiği zamana,
Dönmek istedin değil mi küçüğüm...