Küçük Amerika’nın TV’de yükselen değeri…

Yıllardır Amerikan film ya da dizilerinde hep lüks bir yaşam izlettirildi bize... Öyle ki, mimar ya da reklamcı, ama illa ki üst düzey kahramanların lüks arabalarla New York’un caddelerinde fink atmaları veya kulüplerden artan zamanda muhteşem evciklerinde bilmem kaç bin dolarlık kıyafetleriyle mütevazı(!) bir hayat sürmeleri beynimize işlendi. ‘Küçük Amerika’nın fakirlik edebiyatıyla daralan sakinleri için önceleri sinemada, daha sonra TV’de bunları izlemek bir nevi ruhsal tatmindi. Sinemacıların yanı sıra bunu keşfeden televizyoncular, Brezilya’nın pembe aşklarıyla çıta atlama sürecini başlattı. Sonrasında romantizmin demodeleştiği, geçer akçenin Amerikan emperyalizminin şatafatı olduğu keşfedilip benzer senaryolardaki özenti Türk yapımları devreye sokuldu! Kırsalda geçen konuları işleyen dizilere bile bu kültür tarzını sokmak, belki de TV tarihimizin en büyük uyanıklığıdır… Amerikan salon komedilerinin kötü kopyalarıyla yetinmeyenler, bu dayatma yaşamları her dizide işlemeye başlayınca geleneksel içerikler bir bir kayboldu. Sonuçta, ekranlar halkın rağbet gösterdiği sahte dünyalı dizilere emanet hale geldi! 

Daha ilk bölümde yüksek izlenme oranı yakalayan ‘Kızım Nerede’, bunlara son örnek! Uzun bir reklam süreciyle izleyiciyi meraklandırıp ekrana çıkan dizi, yine para babalarının boy gösterdiği bir yapım… ‘Hanımın Çiftliği’yle yarışan dizinin, ancak masallarda yaşanacak bir biçimde fakirlikten zenginliğe sıçrayan ‘Gönülçelen’i bile sollaması, şatafat meraklısı yapılan kitle sayesinde! Sıradan konuların vasat işlenişine aldırmadan, sırf lüks merakına yapışıp kalanların eseri bu düzen… FBI ajanı, pardon Komiser Kaan’ın aradığı Zeynep nerede? Bul, bulabilirsen… Amerikan kültürüyle bütünleşen toplum çarklarında kaybolmuş olmasın sakın! ‘Yaprak Dökümü’nün yerine gelecek ‘Şüphe’ de aynı tür. Küçük Amerika olan ülkenin yükselen değeri bu çünkü! Yakında polisten imdat isterken 911’i çevirirsek hiç şaşmayalım. Laf aramızda, başıma geldi bir kere… 

Anibal Güleroğlu