KÜLTÜREZYA #1

Yazan: Tugba Cosgun

 

Bölüm 3986.

 

Tuğba yeni kültürler keşfetmek, yepyeni insanlarla tanışmak için ülkesini terk etmiştir. Avrupa'nın aşırı sanatsal, tarihi ve bir o kadar da kültür kokan toplumunu biraz olsun keşfetmiş, daha fazlasını görmek için bu sefer de Asya'ya gitmeye karar vermiştir. Uzaklara gitme merakı yüzünden de kendini dünyanın öbür ucu olan Endonezya'da bulmuştur. Bakalım aradığı yeni kültürlerin nasıl bir çeşidiyle burada karşılaşacaktır.. 

 

Lombok ve Bali adalarında aradığı kültüre uzaktan bile yaklaşamayınca, şimdi de daha doğuya, Flores adasına gitmeye karar vermiştir. Öylesine farklı yaşam biçimlerini son bir yılda görmüştür ki, yerli insanların yüzüne gülümseyerek, "turiste ne kadar fiyat söylesem de kazıklasam" düşüncesini artık gülüş biçiminden dahi anlamaktadır. Hatta gözlerini başka yöne çevirip, 'Iııı' diye düşünürlerken, bu sürenin boyutuna göre bir kazıklanmanın geldiğinin artık farkındadır. =)

 

Labuan Bajo şehrinde, yani Flores adasının başkenti olan, o meşhur Komodo ejderinin yaşadığı Komodo adasının ilk durağındadır. Adanın Bajawa şehrinde yetişen muhteşem kahve çekirdeklerini denemek için sabırsızlanıyordur. Labuan Bajo haritasında bulduğu tüm kahvecileri daha ilk günden tek tek dolaşmış, o muhteşem kahve paketlerine gözleri parlayarak bakmış, aradığı kahve kültürüne sonunda bu adada ulaşacağına inanmıştır. Ama o da ne? Hiçbir kahve dükkanı Arabica kahve çekirdeklerini kullanmamaktadır. Söylediklerine göre minimum %80 oranındaki  Robusta kahve çekirdekleri ile hazırlanan karışıma razı gelmiş ve o muhteşem kahve makinelerini izlemeye koyulmuştur. Fakat o da ne? ne baristalar kahveden anlamaktadır, ne de bu tatlar o alışık olduğu kahveye aittir! Sonunda Tuğba, kahvesiyle meşhur, o muhteşem taneciklerin ne zorluklarla yetiştirilip, toplanıp, kavrulup adanın en batısına kadar gelmesine rağmen, bu şehirde hiç kimsenin kahveden anlamadığını acı da olsa anlamıştır. Böylelikle özel kahvelerin yetiştiği Flores adasında herhangi bir kahve kültürüne rastlamadığını zor da olsa kabul etmek zorunda kalmıştır..

 

Sokak aralarında, tek yönlü yollarda scooter sürerken, bir evin önünde kalabalık bir grup görmüştür. Düğün gibi bir kutlama olduğunu düşündüğü kadın erkek, çoluk çocuk hep bir arada evin önünde toplanan bu kalabalığa gözü takılmış, uzunca bir süre ne yaptıklarını anlamaya çalışmıştır. Fakat o da ne? Herkes sandalyede oturuyor, bir ellerinde öğle yemekleri olan acılı, yağlı, soya sosu kokulu pilav tabağı, diğer ellerinde ise kaşık.. Bu manzarayı gördüğü için gözlerine inanamamış, yeniden izlemek için tek yön olan bu yolu 5.5 km sonra yeniden dönmüş ve aynı evin önünden yeniden geçmiştir. Tüm o kalabalığın içinde pilavını elleriyle yiyen sadece 1-2 kişi görmüştür, yerde oturan ise neredeyse yoktur. O kadar da olsundur. Hala Bajo'luları sandalyeye otururken gördüğü için öylesine mutludur ki, hemen bütün bu yolculukta ona eşlik eden en sevgili arkadaşını aramış, bu gördüklerini onunla paylaşmıştır. Karşılıklı şaşkınlıkla karışık mutluluk ile birlikte o meşhur oturuşunu yapıp, gizli hareketi ile bu anı hafızasına kazımışlardır.. :)

 

Yepyeni kültürleri Endonezya'da bulacağına olan inancını asla kaybetmeyecektir. Çünkü sandalyenin ve kaşığın icat edildiğinin farkında olanları sonunda bulmuştur. Kim bilir belki ülkenin diğer adalarında bir gün sanat, müzik, resim eserlerine rastlayacak, bambaşka kültürler ile karşılaşacaktır.. :)

 

.. Devamı Yarın..