Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '10

 
Kategori
Spor
 

Kulüpler Birliği'nin lideri Aziz Yıldırım gerçeği...

Kulüpler Birliği'nin lideri Aziz Yıldırım gerçeği...
 

Sn. Aziz Yıldırım bir dönem daha Kulüpler Birliği Vakfı’nın başkanlığına seçildi. Milliyet Gazetesi’nin haberine göre diğer kulüplerin tek bir aday üzerinde uzlaşamaması nedeniyle bir dönem daha başkanlık yapmayı kabul ettiğini öğreniyoruz.

Aziz Yıldırım sporumuzun son elli yıl içindeki en önemli aktörlerinden biri durumundadır.

15 Şubat 1998 günü Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Acıbadem İstek Vakfı Okullarında genel kurulu vardı. Aynı gün otomobillerden büyük kalabalık oluşturmuş o sokaktaki apartmanlardan birine taşınıyordum ve bir taraftan büyük bir telaş yaşarken, diğer taraftan başkanlık seçimini merak ediyor, akşam saat 19.00’da başlayacak derbiyi de sabırsızlıkla bekliyordum.

Birçok kişinin kafasında Aziz Yıldırım’ın “bir gün herkes Fenerbahçeli olacak” sloganı yazılı kepleri vardı.

Kuşkusuz 12 yıllık süre boyunca Fenerbahçe taraftarının sayısı artsa da bu sloganın verdiği mesaj gerçekleşemedi.

Aziz Yıldırım, Ali Şen'in "popülist" kültürünün yarattığı şeyi ortadan kaldırmak için ilk birkaç sene çok çaba gösterdi. Kuşkusuz çok zor bir dönemdi. Ezeli rakibi Galatasaray başarıdan başarıya koşarken, Fenerbahçe neredeyse dip noktalara doğru iniyordu. Bu fiili durum başkanı ister istemez agresifleştirdi. Çünkü başkanın Fenerbahçe’nin haklarını savunmuyor şeklindeki eleştiriler artmıştı.

Aziz Yıldırım, Ali Şen gibi “popülist” olamadı. Hala da öyle.

Kendi doğrularını direkt olarak ortaya koydu. Ne gariptir ki en çok eleştiriyi de kendisi gibi davranan gazetecilerden aldı. Bunların başında Hıncal Uluç’un gelmesi ilginçti.

Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’nin markalaşmasında, değerinin artmasında, ekonomik yönden güçlenmesinde, kendi ayakları üzerinde duran bir şirket gibi gelişmesinde önemli katkıları olmuş; çok önemli yöneticilik dehası örnekleri vermiştir.

Fenerbahçe şükrü Saraçoğlu Stadyumu başlı başına büyük bir başarı öyküsüdür.

Stadyumun gecekondu olduğunu iddia edenler; onun yeri konusunda tartışma yapanların çok ciddi çelişkiler içinde olduğu da bir gerçektir.

Şükrü Saraçoğlu Stadyumu, namı diğer Papazın Çayırı Fenerbahçe Kulübünden, Türkiye Cumhuriyetinden bile eskidir.

Şehircilik bakımından yanlış yerde oluşu O’nun sorunu değil, Türkiye’nin şehircilerinin, belediyelerinin ayıbıdır. Onun etrafını bu kadar konutla donatıp, burnunun dibinden yol geçirip, sonra da "bu yapı şehre uymuyor" demek tamamen konuya tersten, amuda kalkarak bakmaktır.

"Papazın Çayırı oradayken etrafında bu kadar bina var mıydı?"

Sn. Aziz Yıldırım’ın bu tarihi kimliği gösterişli bir yapıya dönüştürmüş olması gecekonduculuk değil; son elli yılda yapılan bütün şehircilik yanlışlarını onların yüzlerine vurmaktır.

Bu yazı Aziz Yıldırım’ın yaptıklarının bir muhasebesini yapmak ya da onu göklere çıkarmak için kaleme alınmıyor. Bir gerçeğin tespit edilmesi için kafa yoruluyor.

Sn. Aziz Yıldırım bir süreçten öğrenerek geçti. Hataları olmadı mı?

Taraf olmak eninde sonunda bir çıkar uğruna çabalamak demektir. Çıkar peşinde koşarken de başkalarını üzmek, onları ezip geçmek eşyanın doğasında vardır. Bunun doğru olduğunu savunmuyorum. Ancak oyunun kuralında bu var.

Aziz Yıldırım da bu kurala uygun bir yönetim sergiledi. Sportif anlamda çok da büyük başarılar elde ettiğini söylemek mümkün değildir. Yani bu kadar kıyamet koparacak şeyler yapan adamın bütün spor branşlarına ambargo koyması beklenmez miydi?

12 yıllık yönetiminin topu topu son beş yılında Fenerbahçe Spor Kulübüne sportif anlamda istikrarlı bir çizgi yakalayabildiğini söyleyebiliriz. Bunun da yönetimin ortaya koyduğu altyapı, tesis ve ekonomik anlamda bir karşılığı olduğu gerçektir.

Aziz Yıldırım’ın başarısı kuşkusuz diğer kulüplerimiz için ilham kaynağı oldu. Çok değil beş yıl önce kendisini bölücü olarak niteleyen bir başkanın bugün kendisiyle “gurur duyduğunu” açıklaması önemlidir.

Çünkü Aziz Yıldırım sportif anlamda kendi kulüplerinin menfaatini korumayı sürdürürken, diğer taraftan Anadolu Kulüplerinin de gelişmesi için TV gelirlerinin paylaşımında hakça bölüşüm ilkesini savunmuştur. Kuşkusuz bu çok önemli bir karardır. Aziz Yıldırım’ın bu pratiğini taktiksel bulan ve Galatasaray’ın daha az para alması için planlı bir eylem olduğunu savunan yazarlarımız vardır.

İşte bu yazarlarımız aynen bize bir sözü hatırlatmaktadır.

Teşbihte hata aranmasın; merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söylermiş.

Sporumuzun, futbolumuzun gelişmesi için ekonomik kalkınma ve orantılı gelişim şarttır. Bu sadece spor için de geçerli değil. Zenginlikler topluma ne kadar çok yayılırsa logaritmik olarak onun ilişkiler yoluyla zamanla yaratacağı artı değeri de büyür.

Aziz Yıldırım’ın yıllar önce oluşmuş olan sevimsiz, antipatik görüntüsü bugün Anadolu Kulüpleri için tam ters bir durum almıştır.

Aziz Yıldırım sonuna kadar da Fenerbahçelidir; öyle de olmalıdır. Takımı sahada mücadele ederken o da taraftar kimliği ile takımının sahada kazanmasını arzulamaktadır. Bu şeyleri birbirinin içine karıştırmamak gerekmektedir.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..