Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '09

 
Kategori
Futbol
 

Kupa Kartal'ı lige konar mı?

Kupa Kartal'ı lige konar mı?
 

Ocak transferi bitmeden Beşiktaş'ta çok enteresan gelişmeler olabilir.


Biliyorsunuz, Beşiktaş ligin ikinci yarısında Gaziantepspor ile deplasmanda oynayacak. Bir an için Beşiktaş’ın bu 1-0’lık galibiyeti ligde aldığını düşünsek, eminim zorlu bir deplasmandan alınmış bu 3 puanın değeri çok daha artar. Ancak maç devre arasına rastlayan bir kupa maçı olunca oynanan futbolu ve takımları başka bir gözle izleyip farklı bir tartıya çıkarmamız gerek. Zaten kupa grubunda 4’te 4 yapan siyah-beyazlıların ligde arka arkaya 4 maç kazanması pek alışık olmadığımız bir seri. Acı ama gerçek.

Karşılaşma öncesi beklentimiz; Gaziantepspor’un topa hâkimiyetiyle oyuna egemen olmak isteyeceği, Beşiktaş’ın ise kazanma hırsıyla rakibini sahasına iteceği bir maçtı. Bu öngörümüzde kısmen doğruyu bulduk. Ligin en iyi top dolaştıran ekiplerinden biri olan Gaziantepspor, yine ayağındaki topun değerini bilerek ve gereğinde onu beceriyle dolaştırarak oynadı. Maç sonu istatistiklerinde görünen tablo topun daha fazla kırmızı-siyahlılarda kaldığı (%60 Gaziantepspor, %40 Beşiktaş) ve toplam pas sayısında ev sahibinin misafirini ikiye katladığı (433 pas Gaziantepspor, 214 pas Beşiktaş) yönünde. Aynı şekilde kaleyi bulan şutlarda da Gaziantepspor’un 4-1 üstünlüğü var ama maçın skoru 1-0 Beşiktaş lehine. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu bir lig maçı olsaydı muhtemelen “Kötü oynarken kazanmak da önemlidir” ana fikri etrafında yapılacak bir sürü yorum duyardık. Ama dedik ya, şimdi atmosfer farklı. Taraftar, bin bir ümitle televizyon başına kurulup ligin ikinci yarısına dair umut ışıkları arıyor. Klasmanda ilk 7 sıra içindeki 6 rakibini yenememiş takımının fırtına gibi başlayacağı bir ikinci yarı istiyor. Ne var ki, Gaziantepspor karşısında Beşiktaş takımı galibiyete rağmen bahsettiğimiz umut ışıklarını saçmaktan çok uzaktı.

Galatasaray maçındaki kırmızı kartından sonra Delgado’yu kafasında bitiren Mustafa Denizli’nin, ısrarlı 10 numara arayışları Yusuf’un gelişiyle son buldu bulmasına ancak Beşiktaş yine kulağını tersten gösterme yanlışına düştü. Delgado’nun verimsizliğine ve Beşiktaş’ı hedeflerine ulaştırmada yetersiz kaldığına dair belki de Türk spor basınındaki en eski tarihli ve en çok yazı bana aittir. Fakat sol taraf öncelikli olmak üzere her iki bek mevki “transfer lazım” diye bağırırken, orta alanın mücadele yönünden sertliği “jöle” kıvamındayken Yusuf için Trabzonspor’a gece yarısı operasyonu düzenlemek bir kez daha kemoterapi yerine aspirine başvurmaktır.

Eğer şampiyonluk hedeflediğin sezonda ligin sekizincisi karşında 433 pas yapıyor, topa %60 oranında sahip oluyor ve sen 3 ön libero vasıflı oyuncuyu (Sivok, Cisse, Uğur) göbeğe yerleştirmene rağmen bu pas bağlantılarını kesemiyorsan en basit tanımıyla orta alanda yumuşaksın denebilir. Elbette ki Gaziantepspor bu hâkimiyetini tamamen Beşiktaş yarı sahasında kurmadı. Belirttiğim istatistiklere kırmızı-siyahlıların kendi alanlarında yaptıkları paslar da dâhil. Fakat gelin görün ki, bu aynı zamanda Beşiktaş’ın da sahasına kapanıp gardını alarak Gaziantepspor’u beklediğini göstermiyor mu? Eğer ortada “Türkiye’de iki büyük yaratılmak isteniyor, Beşiktaş’ın büyüklüğü göz ardı ediliyor.” cümlelerine yansıyan bir problem varsa, sorunu halletmenin birincil yolu takımın sahada rakiplerini ezecek futbolu oynaması ve böylelikle hafiften can acıtmasıdır. Emin olun o zaman Beşiktaş’ın büyüklüğünün başkan ağzından tartışmaya açıldığı enteresan beyanatlara gerek bile kalmaz.
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..