Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '09

 
Kategori
Dünya
 

Kuran-ı Kerim'deki Marduk

Kuran-ı Kerim'deki Marduk
 

Kıyamet günü mutlaka gelecektir. O gün mutlaka vardır. Çok kişi kıyamet gününe inanmaz. Hattâ, kıyametten sonra insanların yeniden canlanacağını inkâr ederler. Kendi aralarında konuşan bu insanlar "Hadi canım onca kemik yeniden bir araya mı toplanacak?" diye de alay ederler. Oysa bütün evreni bilinen ve bilinmeyeni yaradan yüce Allah, değil kemikleri birleştirme gücüne, parmak uclarını bile derleyip toparlama gücüne sahiptir. Fakat, insanoğlu her zaman geleceği inkâr etme tutkusundadır. O nedenle de kıyamet gününü de alaya alır ve sorar "Ne zaman kopacakmış şu kıyamet?"

Gözler, gördükleri karşısında öylece donakalacak. Çünkü o gözler hiç olmadık bir zamanda ayın tutulduğunu görecek. Fakat, o donakalan gözler bununla kalmayacak ve şaşırmaya devam edecek çünkü gökyüzünde ay ile güneşin çarpıştığını görecek. (Şimdi burada olacak olanlar büyük bir olasılıkla şöyle gelişecektir: Artık bilim çevrelerinin de açıkladığı gibi Marduk gezegeni üzerimize doğru geliyor. İşte bu Marduk gezegeni güneşle ay arasına gireceğinden hesaplanmamış ay tutulması olacaktır. Yine Marduk adlı gezegenin uydularından biri ise güneşe çarpacaktır. Güneşle ayın birleşmesi denilen olay büyük bir olasılıkla budur. Veya bugünkü ayın da böyle bir yörünge geçişi sırasında dünyanın yörüngesinde takılı kaldığıdır. Yani bugünkü ayın bir başka gezegenin uydusu olma olasılığı da var. Nitekim ayın toprak yapısı ile dünya toprak yapısı bambaşka olduğu daha geçenlerde açıklandı.Bu durumda şu an gördüğümüz ay güneşde eriyebilir. Bu Kuran-ı Kerim'in Kıyamet Suresi'nde açık açık yazıyor)

Bütün bunlar olurken elbette dünya üzerinde de olağanüstü doğal afetler meydana gelecektir. Bütün bu afetler içinde insanlar sağa sola kaçışıp "Aman Allahım yok mu kaçacak yer" diye bağıracaklardır. Oysa dünya dediğimiz hepimizin gemisi artık batma noktasına gelmiştir. Kim nereye kaçacak ki? olduğu gibi batıyoruz. Elbette bundan sonrası bütün kâinatı yaradan yüce Allah değişik kararlar verme durumunda olacaktır. Büyük afetler karşısında gerçeklerden elini ayağını çekmiş olan insanlar o kısa zaman içinde geçmişiyle hesaplaşmaya başlayacağı gibi, geleceğinin de ne olacağını düşünmeye başlar. Hattâ öyle günahkârlar yaptıklarını inkâr etmeye başlayacak ve yapmış oldukları günahları bir başkasının üzerine atmaya başlayacaklar ki buna kendileri bile şaşıracak. Fakat, her günahını inkâr ettiğinde bir organı acı içinde ona "Yalan söyleme" deyip acılar içinde o vücudu terk edecek. O güne kadar inanmamış ya da inanmış gibi gözükmüş ve kendisine emanet edilmiş toplulukları zulüm içinde yönetmiş bütün kâfirler, hainler, zalimler Allah'ı hatırlayıp dualar etmeye başlayacaklar. Bunun onlar için ne geç olduğunu hemen anlayacaklar. Oysa, o güne kadar "Emirlerime uy" dediği yüce Allah'ı dinlemeyenler, o gün dinleyecekler ve O'nun okuduklarına uyacaklardır. Bundan sonra olacaklar artık kul elinde olmaktan çıkmıştır ve yalnız Allah'ın dedikleri olacaktır. O dakikada tövbeler de boşunadır artık.

Gelecekle ilgili ne söylendiyse alay edenler geçmişiyle böbürlenip durmuşlardır. Ama, kıyamet gününün olduğunu gören bu insanlar geleceğe de nasıl inanmadıklarını ve düşünmediklerini acılar içinde anlayacaklardır. Elbette, kıyamet gününde de Allah'ın verdiği aklı kullanan ve bu akılla bir korunma yolu bulan bazı insanlar geleceğin dünyasını kurmak için hayatta kalacaktır. İşte o gün bu insanların yüzleri parlayacak ve bu insanlar güzelleşeceklerdir. Onlar Allah'ın verdiği akılla bu felaketten kurtulma yolunu yine Allah'ın yol göstermesiyle bulacaklardır. Ve bu insanlar elbette Allah'ın onlara yol göstermesi için yüzlerini Allah'a çevireceklerdir.

Ya diğerleri?

İşte bütün acı o insanlara olacaktır. Onların yüzleri asılacak ve kararacaktır. Marduk denen gezegen üzerimize büyük bir hızla gelirken elbette dünyadaki etkileri de artacaktır. Örneğin dünya üzerindeki yer çekimi değişeceğinden insanların belleri kırılacak duruma gelecektir. O güne kadar inanmayanlar ya da inanmış gibi gözükenler her ne dinden olursa olsun Tanrılarından yardım için bir başkasına "Bizim için dualar okuyun da kurtulalım" diyeceklerdir. Fakat, hemen herkes artık kesinlikle anlayacaktır ki oluşmakta olanlar yeni bir çağın başlangıcı olduğundan, bazı insanlar için de ayrılık çağının geldiğinin habercisidir. İşte o gün büyük olaylara gebedir. İman edenler de etmeyenler de Allah'tan yardım için yüzlerini göğe çevireceklerdir. Fakat Allah onlara iki şeyi soracaktır. "Sadaka verdin mi?". Sadakanın ne kadar büyük değer olduğu burada belirtilmiştir. Ama, elbette fakir bıraktırıp sonra da sadakayı kendi siyasi veya bir başka çıkarı için kullananlar "Evet verdim" dese de bütün organları "Hayır vermedi" diye isyan edecektir. Sonra ikinci soru gelecektir: "Namaz kıldın mı?" Burada elbette namazdan kasıt ibadet olacaktır. Yoksa, Allah'ın yarattığı bütün insanlar yaradanına şüretmek için değişik biçimlerde ibadet eder. Belki bu soru "İbadetini yaptın mı?" diye çevrilebilir.

Her ne olursa olsun inkâr edenler için o gün çok kötü bir gündür. Geleceği inkâr edenler, yalanlayanlar işte o gün bu yaptıklarından pişman olacaktır. Çünkü, yüce yaradan bütün inslara "Kıyamete hazırlanın" diye uyarıda bulunmuş ve kıyametin nasıl, ne şekilde ve ne biçimde olacağını açık açık yazmıştır. Eğer, bütün bunları inkâr etmeyip de aklınızı çalıştırıp nasıl bir kurtuluş yolu arayışına girdinizse bu bile bir ibadettir. İşte kıyamet gününde kurtulacak olanlar da onlar olacaktır. Unutmayın ki Allah bütün varlıkları kendisine iman etmesi için yaratmıştır. Fakat, bu imanın bir bölümü ibadet ise, diğeri de Allah'ın bir görüntüsü olan insanı en üstün meziyetlerde varetmek olmalıdır. Bu nedenle de akıl bilimden ayrılmadan, ruh ibadetten ayrılmadan insan gibi insan olanlar kıyamet gününde güleceklerdir. Bütün kötülükler elinde imkânlar varken bilimden ve ibadetten uzak kalanlara olacaktır. Fakat, bilim ibadetten elbette ağır basacaktır. Bakın ilk soru neydi? "Sadaka verdin mi?" Bilimin bütün yaratıları diğer insanlar için sadakadır. Allah'ın yarattığı canlar için bilgi üretmek ise en büyük ibadet.

Hiç kimse bu dünyaya yaradılıp keyfince ortalığa salınmamıştır. Elbette bu yaşamın hesabını soracak bir büyük yaratıcı vardır. Hiç kimse sahipsiz olarak dünyaya geldiğini sanmasın. Düşünsenize bir erliksuyu ile ortaya çıkıp sonra da kan pıhtısına dönüşen varlığı ete ve kemiğe büründürüp nasıl da şekle sokan bir güc var? Sonra o erliksuyundan neydana gelen canlıyı nasıl da erkek ve dişi diye yaratıyor?

Bütün bunları yapan yüce yaratıcının, ölüyü diriltmeye gücü mü yetmez?

Evet sevgili dostlar. Bugün bir çok gazetede okumuşsunuzdur. Marduk adlı gezegenin dünya yörüngesine doğru gelmekte olduğunu. Artık bu bilimsel olarak biliniyor. Yani Sümerler ve Mayalar haklı çıktı. Bilim adamları şimdiden o sırada dünyada ne gibi afetler olacağını hesaplamaya başlamışlar bile. Artık bizler de bütün bunların dedikodu olduğunu, bilimkurgu olduğunu unutalım ve bilime dönelim. Gerçek şudur: 2012 yılı dünya için "Yeni bir çağdır". "Yeniden yaradılışdır". Bunu Kuran-ı Kerim'de aynen yazıyor. Yukarıdaki yazı Kuran-ı Kerim'in 75. Suresi olan Kıyamet Suresi'nin düzyazı şeklinde ufak tefek eklemelerle yazılımıdır. Günümüz ABD'li bilim adamları Marduk gelirken dünyada neler olur diye bir-iki senaryo hazırlamışlar. Hazırlanan bütün senaryolar Kuran-ı Kerim'in Kıyamet Suresi'ndeki yazılanlarla aynı. Hattâ Kuran-ı Kerim bundan da öteye giderek böyle bir durumda dünyanın fiziki yapısında neler olacak, bu fiziki yapı insan bedeni üzerinde nasıl etki yapacak, bu sırada ay-güneş ilişkileri, kimler bu afetlerden kurtulabilecek yazıyor. Ayrıca birçok İslâm sufisi hadislerden edindikleri bilgiler çerçevesinde aynen şöyle diyor "Dağlar pamuk gibi atıldığında, yer kabuğu yarıldığında, güneş üç gün batıdan doğduğunda, sonra üç gün doğmadığında, dünyayı sisler kapladığında, ay ikiye bölündüğünde... Kıyamet kopacaktır."

Şimdi bugün değişik gazetelerde haber olarak çıkan Marduk gezegeninin dünyaya etkilerini ABD'li bilim adamları nasıl yorumluyor hele bir okuyun. Kuran-ı Kerim'le ve asırlar önce yaşamış İslâm sufilerinin görüşleriyle nasıl da benzeşiyor.

Hâlâ 2012 Marduk kıyametine inanmıyorsanız sizi zaten Kuran-ı Kerim yazıyor: "Hayır, insan, ilerde olanı yalanlamak ister" (75/5)

Not: Kıyamet Suresi'ni Abdülbaki Gölpınarlı'nın 1958 yılında Remzi Kitapevi tarafından iki cilt halinde basılmış olan Kuran-ı Kerim'den aldım. Abdülbaki Hoca'nın Kuran-ı Kerim meâlini mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Hattâ okurken yanınıza bir de yeni Kuran meâli alın. Abdülbaki Hoca'nın meâlinin ne kadar akla ve gerçeğe uygun çevrildiğini göreceksiniz.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..