Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '07

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Küreselleşme ne getiriyor, AB bunun neresinde?

* Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) Kuruluşu ile birlikte “Küreselleşmiş ekonominin Kurumsallaştırılması” süreci de başlamıştır. Artık dünya ÇUŞ’in (Çok Uluslu Şirketler) geliştirecekleri insiyatifler dogrultusunda şekillenecektir.

* Sermayenin, bilginin, iletişimin ve siyasetin küreselleşmesi ile birlikte, "ulus devlet" modellerinin geri plana alındığı, şirketlerin, yerel yönetim ve sivil toplum insiyatiflerinin ön plana alındığı ve desteklendiği bir döneme girilmiştir. Sınır ve korumacılığın, merkeziyetçi yapıların sona erdirilme sürecinin pekiştirilme dönemindeyiz.

* Artık dünyanın herhangi bir yerindeki en küçük bir ekonomik deprem, diger tüm çevre ekonomilere de dalgalar halinde yayılmakta ve bir dizi küçük depremler oluşmaktadır. (1998 Pasifik Krizi gibi)

* Ulusal Paradigmanın yerini artık, "Şirket - Örgüt - Birey" ilişkisi almakta ve devlet devlete ilişkiler siyasi-diplomatik düzeyle sınırlanmaktadır.

* Bir tarafta WTO, diger tarafta NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması), APEC (AsyaPasifik Ekonomik İşbirligi Antlaşması), Güney Amerika Ortak Pazar girişimleri ve AB gibi entegrasyonlarda temel ilke; "Gelişmiş Ekonomiler Ekseninde Birlik" saglamadır. Bunu başaramayanlara ise yaşam şansı pek tanınmayacaktır. AB de bu küresel hareketin, tamamlayıcı nitelikte bölgesel bir parçasıdır.

* Teknoloji transferi ve Ar-Ge imkanları artık ÇUŞ’ların kontrolu altına girmiştir ve herkesin bu konuyu ciddi olarak düşünmesi gereken bir dönemden geçilmektedir.

* Bu gelişmelerin dogal bir sonucu olarak "Net-Working" (Küçülerek Büyü) meselesi de gündeme gelmiş ve dolayısıyla "Stratejik İttifaklar" konusu da çok büyük bir önem kazanmıştır.

* Bunun anlamı ise; ÇUŞ’lar gittigi ülkelerde iyi yapılanmış, stratejik yönetişimi iyi olan, sermaye piyasasına açılmış, gelecek ve degerlilik vadeden finansal disiplini yüksek, etkin maliyet kontrol yapıları olan, kümelenme mantıgı içinde dogru konumlanmış yapıları olan KOBİ’lerle ilgilenecekler ve işbirligi imkanlarını her sektörde bunlara açacaklar ve büyük ihtimalle gerektiginde önce ortaklık, sonra ise satınalma yoluna gideceklerdir. Zaten gelişmelerde bu yöndedir.

* AB süreci de, bu globalleşmenin bir parçası olup “Bölgesel Bütünleşme” hareketi özelligiyle genel küresel hareketin stratejileri ile uyumlu politikalar içinde hareket etmektedir.

* Bu sürecin dogal bir uzantısı olarak "Dogrudan Yabancı Sermaye Yatırımları"nın artış izleyecegi bir döneme girilmektedir. Rekabet, düzey degiştirerek daha ölümcül bir hal alacak, güçlüler kalacak digerleri piyasayı terk edecektir. Bu sürec büyük tekellerin "Lisans Devri" ve Know-Howe konusundaki isteksizligi nedeniyle de hız kazanacaktır.

* Üretimdeki küreselleşme sürecinin dogal bir uzantısı olarak "Fordist Dönem"in sonuna gelinmiş ve batı üretimin örgütlenme tarzını degiştirerek tüketici odaklı "ısmarlama - seri üretim" (mass customızatıon) döneminin yolunu açarak yeniden bir yapılanmaya girmiştir.

* Artık büyük tekeller tüketim mallarında "mal farklılaştırma" stratejileri izleyerek ve "aptallaştıran marka yönetim" sistemlerini terketmekte, yeni "trend"ler yaratarak rekabeti daha da şiddetlendirmektedirler.

* Öte yandan, mikro elektronikteki gelişmenin yol açtıgı, otomasyon imkanlarından faydalanarak, ölçmeye dayanan işlerde insan algısı yerine alet ve teknoloji kullanımını daha da arttırarak "Kalite Rekabeti"ni şiddetlendirmektedirler.

* İletişimdeki gelişmelere baglı olarak dikey entegrasyonu azaltıp, fason imalat imkanlarını arttırarak ve düşük stok seviyelerinde çalışarak maliyet disiplinlerini geliştirmektedirler.

* Yine büyük şirketler iletişim ve taşımacılıgın gelişmesine paralel olarak, maliyetleri azaltmak için üretimin bazı aşamalarını başka ülke alanlarına kaydırmaktadırlar.

* Küreselleşme olgusunun orta ve uzun vadede gelişmekte olan ülkeleri sanayi ülkeleri ve gelişmiş ekonomileri de hizmet ülkeleri seyrine sokması beklenmektedir. Ancak kontrol, bu konuşlandırmayı yapan ülkelerin kontrolunda kalacagı için "dış ticaret hadlerindeki pozitif seyir gelişmiş ülkeler lehine" seyredecektir.

* Bu sürec dünyada üretim cumhuriyetleri ve tüketim cumhuriyetleri ile kar merkezleri cumhuriyetleri şeklinde yeni bir oluşumun fotografını şimdiden göstermekte, dünya ekonomisi "modern dönemden post- modern döneme" geçiş yapmaktadır.

* Gidilen yolda, teknoloji transferi yapan ama, teknoloji üretemeyen ülkelerin kaderleri yabancı büyük şirketlerin elinde kalacak ve bir süre sonra insiyatif tamamen kaybedilecektir. Ar-Ge disiplini çok önemli hale gelmiş, "Bilginin Yönetimi” de bir Ar-Ge unsuru niteligi kazanmıştır.

* Stratejik düşünmenin "kurumsallaştıgı" bir dönemin içindeyiz ve biz ülke olarak hala şirket ekseninde "kurumsallaşma nedir"i tartışır durumdayız.

* Cografi pazarların birer dünya pazarına dönüştügü ve dolayısıyla rekabetin de "küreselleştigi" böylesi bir dünyada, azalan kar marjları kuralı geregi güçlü şirket yapıları oluşturamıyan ve "zorunlu evlilik" karşısında kalacak olan şirketlerin öz itibariyle bir "tecavüz ilişkisi" içinde kalacagını söylemek kahinlik olmayacaktır.

* Bu gelişmeler karşısında Türkiye'nin mevcut şirketlerinin %98'nin KOBİ nitelikli oldugu, ancak toplam katma deger içindeki paylarının ise %25 - 30 civarında oldugu gerçeginin "ölümcül" bir mesele oldugunun altını çizmek gerekmektedir.

* Sürdürülebilir bir rekabet için dahi, KOBİ'lerin stratejik önceliklerini hızla belirlemeleri, kurumsallaşma tartışmalarını hızla terkedip "yeniden yapılanma" sürecini başlatmaları, KÜME ZİNCİRİ mantıgı içinde stratejiler üretmesi, gereginde yabancılardan önce kendi aralarında "birleşme ve evlenme" imkanlarını araştırmaları ve sermaye ile teknolojik alt yapı güçlendirme seyrine girmeleri bir zorunluluktur. Artık yurtseverligin ölçütleri burada aranmalıdır.

* Herkesin bir "Kriz Senaryosu"nun olması gereken bir dönemdeyiz, yoksa tarihin çöp sepeti oldukça kalabalık görünüyor ve orada yerimizi her an alabiliriz.

* Stratejik düşünme de sektör sınırları içinde kalarak degil, gereginde
sektörü yeniden tanımlayarak ve esnek düşünceler zemininde çözümler üretecek bir perspektif edinilmelidir. (GE artık dev bir finans şirketi oldu, iyi görelim)

* Osmanlı "Düyun-u Umumiye" mantıgını aşarak, bugün aynı perspektifi bize daha modern yöntemlerle sunan "IMF Kıskacı"ndan hızla kurtulup, statükoya meydan okuyan stratejilerin peşine düşülmesi gereken bir dönemdeyiz. Bu anlamda bir yeni "kurtuluş savaşı"ndan söz etmek mümkündür.

* Şişenin tepesindeki darbogazın aşılıp, hayal mühendisliginin geliştirilmesi gereken bir dönemdeyiz, onun içindir ki herkes işbaşına!

(Devam edecek..)

 
Toplam blog
: 88
: 1115
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

Ankara SBF'yi bitirdim. Öğrencilik yıllarında gazetecilik, sonrasında uzun yıllar özel sektörde ü..