Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Süheyla Çalışkan

http://blog.milliyet.com.tr/haci

06 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Kürt meselesi ve diğerleri

Kürt meselesi ve diğerleri
 

www.bayrakturk.com'dan alıntı


Suriye sınırındaki mayınlı araziyi kim temizleyecek, ergenekondaki kilit isimler kimler, kürt meselesinin açılmadık hangi tarafı kaldı, deli dana, kuş gribi, kene derken gelinen son noktadaki domuz gribi aşısı güvenlimi, GDO içeren besinlerden ne kadar tüketiyoruz, neleri yedik, neleri hala yemeye devam ediyoruz...

İlk on iki yılımı Almanya’da bir işçi ailesinin çocuğu olarak geçirdim, bu bana iki ülke arasındaki varlık ve yokluk farkını görme şansını/şansızlığını verdi. Özal’dan önce bilimum gıda ve teknoloji desteği ile geldiğimiz ülkemizin, Özal sonrasında çok kısa sürede gerçekleşen, sindirmeye fırsat bulamadan yaşadığımız gelişim ve değişimlerdeki son noktası 3G. Her evde, her elde son teknoloji cep telefonları. Profesyonel yalancılığa doğru bir adım daha. Arkası yarın tadındaki diziler ekrana kilit kadınlarımız, Avustralya’dan ithal botların orjinalı kimin ayağında genç kızlarımızın baş gündem dedikodusu. Küresel kriz etkisiyle düştüğü çukurdan çıkmaya çalışan esnafımız, işçimiz, memurumuz, mağdur süper emeklimiz, tıklanma rekoru kıran porno siteler. Her gün kendine münhasır hikayesi ile bir başka cinayet, cinnet haberi. Neler oluyor bize, biz nereye gidiyoruz açık oturumları, insan neyle yaşar üzerine yapılan sanat. Dünya starları eşliğinde ikince el moda gösterileri. Satışa çıkmış kaynaklar, alıcısı çok...

Doksanlı yıllardı, özellikle ithal büyük baş hayvanlarda görülen deli dana hastlağının 8-9 yıl içerisinde insanlarda ölümcül sonuçlar doğuracağı söyleniyordu. Aradan nerdeyse yirmi yıl geçti, basına yansıyan/yansıtılan bir vakaya ben şahit olmadım.

Kuş gribi furyasında imha edilen tavuklar sebebi ile komşu köyün keneleri yaz kabusumuza dönüştü. Oysaki teyzemin bahçesinde fındık başağı yaptığımız günlerin akşamında, hangimizin bacağında daha çok kene var diye sayar eğlenirdik biz.

Arada, radyasyonlu çaylar, zehirli madde içeren oyuncaklar, teflon, sıvı sabun, kokulu silgi, kaplama ve cila mobilyalar, baskı resimli tekstil ürünleri, fön makinası, bilgisayar vb. teknolojik ürünler, hormonlu sebzeler, meyveler, kullandığımız suyun damacanası ve hatta su ve hatta soluduğumuz hava, yattığımız yatak, üstümüze örttüğümüz yorganın dahi sağlığımıza şiddetle zararlı olduğunu söylediler. Hangisi doğru, hangisi yanlış hiç bilemedik. Çünki bugün olduğu gibi o günlerde de, bilim insanları hiç aynı fikirde olmadılar.

Domuz gribini tartışırken GDO’ya atlamamızı arayı soğutma çabası olarak gördüm ben. Sağlık bakanlığı bir dünya aşı getirtmişken, ülkenin başları sorumluluk almayalım durduk yerde deyip, aşıya zorlamayın halkımı demeçleri verince, buz etkisi zamanı gelmişti. İşte tam o anda yetişti GDO, ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilmiyoruz, hiç bir zamanda bilemeyeceğiz. Tarım Bakanı da istermiş sağlıklı beslesin bizi, ama olamıyormuş demek ki, vardır yine birinin yiyecek büyük bir ekmeği, yağ sürüyoruz hep birlikte.

Ben Karadenizliyim, hiç gitmedim doğuya güney doğuya, ne oralardaki yaşam koşullarını bilirim, ne çekilen çektirilen acıları. İzlediğim filmlerden, okuduğum kitaplardan öteye gitmez bildiklerim. Aslında başkalarının gözündendir gördüklerim. Dış güçlerin desteklediği terörün kaynağı, sebebi, nedeni, kürt meselesinin özü üzerine, konunun uzmanları, kendini uzman sayanları konuşuyor, konuşuluyor, hedefe ulaşılırmı, ulaşılan hedef kimin olur onu bilmem. Benim anlatmak istediğim, benim yaşadığımdır.

Ne lisede ne üniversite de, arkadaşlıklarımızı nereli olduğumuza bakarak kurmadık. Kim laz, kim kürt, kim çerkez bilmezdik. Alevisi, sünnisi, şafisi umurumuzda değildi. Yan yanaydık sıralarda, dirsek dirseğe okuduk. Kantin kavgalarının sebebi sağ sol tartışmaları olurdu. Tek bayrağın altında farklı ideolojik görüşlere sahiptik, o kadar. İş hayatında yüzlerce insanla tanıştım, ticaret yaptım, kıran kırana pazarlıkların ortasında sormadım kimseye nerelisin diye. Ne faydasını gördüm, ne faydalandırdım. Gelinlerimiz, damatlarımız oldu sonradan öğrendiğim memleketlerini. Kimseyi laz diye daha çok, kürt diye daha az sevmedim. Bakkalımı, kasabımı, pazarımı memleketlerine göre seçmedim. Taa ki bugüne kadar...

Hükumetin, muhalefetin, ilgili partinin, yazılı ve görsel basının kürt meselesini ele alış şeklinin sonuçları bize bu şekilde yansımaya başladıysa, bir yerlerde çok büyük bir hata yapmışlar demektir. Bulunduğum sohbet ortamlarında dile gelen düşünceler tehlikeli bir kutuplaşmanın başladığına işaret. Net’te üye olduğum sitelerde yoğun propaganda faaliyetleri var. Her gün onlarca blog üyeliği önerileri geliyor, miiliyetçilik hat safhada. Terör faaliyetlerini organize edenlerde boş durmuyor, karşı atakta. Çarşıda, pazarda kürtçe konuşanlardan tedirginlik duyuluyor, kürtlük terörle şiddetle eşleştirilmeye çalışılıyor.

Tedirginiz hepimiz, yüz yıllardır sorgusuz birlikte yürüdüğümüz bu yolun görünen sonu hiç birimiz için hayırlı olmayacak. Birileri yine kazanacak, biz değil.

Arapsaçına dönen Ergenekon oluşumu Genel Kurmayın gelebileceği son noktadır. Aslı astarı belirsiz belgenin adli tabib onaylı orjinalinin ortaya çıkması, ki ortaya çıkış zamanlaması da ayrıca ilginçtir, ile Genel Kurmay Başkanlığı’nın neden hala halktan özür dilemediğini kim anladıysa bana da anlatsın. Hükumet ve onların hükumdarları askerin ağzına lafı tıkamayı başardıktan sonra, Suriye sınırındaki araziyi İsraillilere temizletirler artık. Sınırsız kullanım hakkı yanında promosyon.

Bunlar bildiklerim, daha doğrusu bilmemizi istediklerinin içinden, dışından, ucundan çıkarabildiklerimin gündem kısımları. Artık ne gazete okumak ne haber izlemek istiyorum. Çok yordu beni bu ülke. Kimler yönetiyor bizi, kimler parmağında oynatıyor belli değil. Geçenlerde ilk defa keşke Türkiye’de yaşamıyor olsaydık dedim akşam sofrasında. Seçimlerde yaklaşıyor, oylamamalı mı acaba, belkide bir resim çiziktiririm oy pusulasının üzerine, orta parmak havada karşımda bütün dünya...

 
Toplam blog
: 58
: 550
Kayıt tarihi
: 15.10.08
 
 

Yeni başlangıçlar üzerine sınadı beni Yaradan, altından kalkacak gücü de beceriyi de verdi şükür,..