Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Genetiği değiştirilmiş kafalar ve GDO'lar

Genetiği değiştirilmiş kafalar ve GDO'lar
 

Hamile kalmış bir domates


GDO yönetmeliğini okudum. Genetiği değiştirilmiş ürünlerle ilgili tartışmaları da izledim. Az çok bir fikir edindim. Artık bir blog yazabilirim.

Yazmaya, siyasetin her şeye bulaştırıldığını, toplumumuzun garip ve şedit bir tarafgirlik içinde debelendiğini söyleyerek başyayabilirim. Bilindiği üzere biz ikiye ayrılıyoruz. a) Muhalif kanat. b) Yandaş kanat.

a)- Muhalif kanatta konuşlananlar yönetmeliği de, GDO'yu da yerden yere vuruyorlar. Daha önce ve halen ülkemize, tonlarca GDO'lu ürünün girdiğini/girmekte olduğunu bilmiyormuş gibi yapıyorlar. Her kötü eylemin bu yönetmelikle başladığı havasını vermeye çalışıyorlar.

Yıllardır, sağ partilerin dini siyasete alet ettiğinden şikayet edenler, her fırsatı ideolojik duruşlarına payanda yapmaktan çekinmiyorlar. Hatta, yönetmeliğin iptali için mahkemelere dava bile açıyorlar. Bu kişiler için şunları söyleyebilirim:

Aslında bunları, GDO'lu maddeler hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Eğer bu konuda ciddi olsalardı, şimdiye kadar GDO'lu ürünlerle beslenen ineklerin sütünü içmezler; dana, hindi ve tavuk eti tüketmezler; içeriğinde soya lesitini bulunan gıda madelerini çocuklarına yedirmezlerdi. Ya da geçmişte, en azından bir kez, şimdikine benzer bir kampanya gerçekleştirmiş olurlardı.

Özetle, bu karşı çıkışın bir tek nedeni vardır. O da bu yönetmeliğin, Ak Parti iktidarının ürünü olmasıdır.

b)- Ak Parti yandaşlarıyla, bazı makul insanlar ise karşıtların tersine, yönetmeliğe müsbet bakıyorlar. Bu sayede, ithal edilen GDO'lu ürünlerin denetlenebileceğini ve ülkeye girişlerinin sınırlandırılabileceğini düşünüyorlar. Zira yönetmelik, bahse konu ürünlerin ithali için bazı kriterler getiriyor. Meselâ:

1 - Bu yönetmelikle, %0.9'un üzerinde değiştirilmiş (izin verilmiş*) gen taşıyan ürünler GDO'lu kabul edilecektir. (Madde 5/6)

2 -Eğer gıda veya yem, % 0.5 ten fazla izin verilmeyen GDO içeriyorsa onun ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verimeyecektir. (Madde 5/7)

3- % 0.9'un üzerinde "izin verilmiş gen değişikliğine uğratılmış" bir ürünün veya bu ürünün kullanıldığı yem veya gıda maddesinin GDO içerdiği, etiketinde zorunlu olarak belirtilececektir. (Madde 14/a ve b)

Görüldüğü üzere, bazı kimselerin iddia ettikleri gibi bu yönetmelik, GDO'lu ürünlerin ülkemize serbestçe ithalinin yolunu açmayacaktır. Aksine, daha önce kontrolsüz biçimde sınırlarımızdan giren GDO'lu yemlerin ve hazır gıdaların denetlenmesini sağlayacaktır.

Yalnız burada, kafama takılan bir hususu da zikretmek durumundayım. Yönetmeliğin 5. maddesinin 8. fıkrasında, "GDO suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz." denilmektedir.(1)

Doğrusunu söylemek gerekirse bu bana, "Dam üstünde saksağan. Vur beline kazmayı!" dizeleri kadar anlamsız ve alâkasız görünüdü. Yani bir gıda paketinin üzerinde, "GDO içermemektedir" yazmasının ne mahzuru vardır, anlayamadım. Tabi, böyle absürt ve sırıtkan bir ifadenin hangi saikle buraya iliştirildiğini de...

Şimdi de işlem görmüş hububatı, sebze ve meyveleri tanıyalım. Bunları üçe ayırmak mümkündür.

1 -Hibrit tohum ürünleri: Edindiğim bilgilere göre, bu tohumlardan yetişen ürünlerin insan sağlığına herhangi bir zararı yoktur. Hibrit tohum, ıslah edilmiş tohum demektir ki, bununla daha dayanıklı ve daha bol ürün (domates, karpuz, patlıcan, fasülye, buğday vs.) elde edilir. Bu yöntemin, hibrit tohum üreticilerini zengin etmesi dışında, üzerinde durulmaya değer bir yan etkisi yoktur.

2 -Hormonlu ürünler: Hormon bizde, kasaplık hayvanların, meyve ve sebzenin çabuk büyümesi için kulanılan bir maddedir. Özetle hormon, gelişimi hızlandıran bir maddedir. Böyle bir ürünün tüketilmesi durumunda, bazı hücrelerimizin denetimden çıkarak hızla büyüme (kanser) ihtimali vardır. Bu yüzden, hormonlu gıdalar tehlikeli görülmektedir. Hormon tıpta da kullanılmaktadır.

3 -GDO'lu ürünler: Bunlara, Genetiği Değiştirilmiş Ürünler denilmektedir. Her bitkinin, düşmanı yahut asalağı vardır. Büyüme veya meyveye durma döneminde bitkiye musallat olan bu haşarat, verimi düşürmektedir. O zaman, bitkiyi bunlardan korumak lâzımdır. Bu da ürünün genlerine, düşman sayısı kadar koruyucu mikro organizma ilave etmekle mümkün olmaktadır. İçine, toksik enzim (yani haşarat öldürücü gen) yerleştirilmiş tohumlardan elde edilen ürünlerin, (tersi iddia edilse bile) masum olduklarını söylemek zordur.

Sözgelimi, bu ürün aslında bir fasülye ise de ilâveden sonra artık, fasülyeye ait olmayan bir takım genlere sahiptir. İşte böyle hariçten eklenmiş bakteri ya da organizma taşıyan ürünlere GDO'lu ürünler adı verilmektedir. Bunların zararlı mı, değil mi olduğu hususunda dinlediğim bilim adamlarımız anlaşamamaktadır. Bir yarısı ölümcüldür, diğer yarısı zarasızdır demektedirler. Galiba bu konudaki nihai karar, satıcıların değil yiyicilerin olacaktır.

Esasen bendeniz de GDO lu gıda tüketmek istemiyorum. Aldığım etin, salam veya sucuğun içinde domuz, at eşek eti olup olmadığını tam tamına bilmediğim gibi ekmeğin, makarnanın ve fasülyenin GDO'lu olup olmadığını da bilemiyorum. Afiyet olsun!
.......................
*(İzin verilmiş): Ürün genlerine yerleştirilen koruyucunun, zararsız olduğu otoritelerce onaylanmış olması anlamına gelmektedir.

(1) Not:: Bu madde, GDO içermeyen ürün paketleri üzerine, "GDO'suzdur ibaresi yazılabilir" biçiminde değiştirilmiştir. 22.11. 2009

Resim: morbeyazordu.blogcu.com/turkiye-frankenstein-.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..