Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Nurcan Erarslan Aydınoğlu

http://blog.milliyet.com.tr/nisa

14 Şubat '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Kurtla randevu

Kurtla randevu
 

Kurt


Hastayım kaç gündür. Bir kötüleşiyorum, bir iyi hissediyorum. Ateşim çıkınca ensemdeki ağrıyla beraber yüreğim hüzünlere bürünüyor. Gözlerimin önüne hep aynı hayal perdesi geriliyor; savaş meydanında düşman ordusunun ilk belirişi. Hadi bu sınavı da verelim diyen cesaretim hasta yatağımda inliyor da hemen yanımdaymış gibi ardımda duran göremediğim canım siluetiyle çok tanıdık bir erkek sesini dinliyorum. Bakışlarımı omzum üzerinden yanıma çevirsem daha güzel bir görüntü olarak onu görüvereceğim. Fakat, sanki ikimizde, büyüleyici ve aynı zamanda korkutucu olabilmeyi başaran düşman askerleri manzarasını tercih ediyoruz. O da benim gibi donuk ve düşünceli bir duruşta. Kelimeleri tane tane, sakin konuşuyor. Bu yolu bu an, bu görüntü için aştık, belki keşke daha gidilecek yolumuz olsaydı. Kim bilir, olabilir de, kısmet. Bu engeli geçebilirsek eğer, öğreneceğiz. Peki bunca düşmanı hak etmek için bir yerde bir hata yapmış olabilir miyiz? İyi de şimdi iç hesaplaşma mı yoksa anın gerektirdiğini yapma vakti mi? Yollarda iyi bakacaktın cesaretine, bir dediğini ikiletmeyecektin. Şimdi lazım oldu, iyi mi?

Kalkar o, diyorum. Çok da kötü durumda sayılmaz zaten. Ayrıca bu kadarlık hali de yeter bize.

O vakit ayaklanıyor bütün duygularım karmakarışık. Kalabalık, feryat figan. Gördüklerine misilleme bir ordu gibi.

Bir kurdu hiç bu kadar yakından görmemiştim. Belki görürsün diye çok söylemiştim diyor yumuşacık. Eli değilse de sesi ısıtıyor omzumu ve sonra içimi. Küçük bir kız çocuğu misali mahzun cevap veriyorum, dinlemiştim ama hiç görmemiştim, sahiden varmış demek. Korktun mu diye soruyor cesaretimin ayaklanışını yoklamak için. Korkmadım ama üzüldüm biraz, gerçekten var olmasına burkuldu içim. Anlıyorum, hak veriyorum der gibi iç çekiyor. O nefesin sınavımın başlama uyarısı olduğunu biliyorum. İkimiz de zaferden tastamam eminiz ve yanı sıra aynı burukluk var içimizde. Gözlerimi manzaramdan ayırmadan, onu oracıkta bırakıp yönelirken ovanın genişliğine, biliyor ki bakışlarımı ona yöneltmeme gerek yok son bir cesaret almak için, çünkü beni vakitlice doyurmuş tüm açlıklara karşı. Gel demesem de peşimden geleceğini, hep hemen ardımda olacağını, olmadığı gün de içimde taşıyacağımı, hiç yalnız kalmayacağımı, göründüğüm kadar yalnız olmadığımı bildiğim gibi biliyor.

 
Toplam blog
: 9
: 781
Kayıt tarihi
: 05.03.07
 
 

1983 yılının sohbaharının ilk günü Berlin - Federal Almanya'da doğdum. Üç yıl sonra Türkiye'ye te..