Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '08

 
Kategori
Deneme
 

Kuzgun sesleri

Kuzgun sesleri
 

Varlığıma, varoluşumun halen devam edişine şükran duyuyorum. Kuzgun sesleri eşliğinde...



Bir çok mevsimi bir arada barındırırcasına alaca bir sabaha, kuzgun seslenişleri arasında uyandım.

Ruhsal mirasında bir Şaman'ın korkularını taşıyan yaşlı ruhum, iki dünya arasında kalmışlığımı fark edişime gülümserken, bedenim tünediği daldan hala acı acı seslenen kuzgunun çığlığıyla ürperdi.

Öte yandan yeni günün bu trajikomik giriş sahnesine kalamamış olmalı ki vücudum, deta buz kesmişti. Camı örttüm...

Yaşayanlar için ölümü, ölmüşler içinse yaşamı temsil eden bu varlığın; parlak kara tüylerinin ışıltısı, bu ebruli saatlerin loş ışıkları arasında dahi gözümü alabiliyordu.

Son dileği yerine gelemeden ölen ruhların geçişlerini tamamlayamayıp, gittikleri mekandan kuzgun bedeniyle tekrar bu dünyaya geri döndüklerine inanılır.

Asıl gözalıcı olan bizim için hangisiydi ? ...
Ölümlüler için hala yaşıyor olmak ve bundan dolayı henüz devam eden mevcudiyetimize duyulan şükran mı ? Yoksa "yaşam" denen bu şansı gerektiğince değerlendiremeden göç etmiş olanlarımızın, geridönüş için bir olasılıkları daha olabileceğine dair olan bu inanış mı ?

Hayatımın bu aşamasında yaşamkta olduklarımla budenli örtüşen bir sahnenin; dekor, ışık ve ses düzeni de dahil tam tekmil ve birebir perdeleniyor oluşu, önceleri şaşkınlığıma neden olduysa da, bu mükemmellik bende şimdi şimdi yerini, ürkütücü bir ruh haline terk ediyordu.

Öte yandan da tüm bu olan biten, ardı arkası gelemez sorularımın ebeliğini de yapmaya başlamıştı.

Düşüncelerimin, duygularıma dönüşme hızına parelel gelişen bir diğer dönüşümde, tüm bu düşünce ve duygu harmanının meteryalize olup karşıma çıkma gücüydü.

Zihnimi günlerdir işgal eden şu araf sahneleri, beraberinde tüm bedenimide bu arada kalmışlığın kokusuyla yıkamış olmalıydı ki, içimdeki dünyada sahnelen bu oyunun aynısını şimdi artık dışarıda da birebir oluşturabilmiştim.

Yoksa bu koca şehirde, onu tek duyan ben olabilir miydim?

Yada bu yalnız İstanbul sabahında gördüğüm, bir gündüz düşünden mi ibaretti?

Arafta kalan zihnin çoğul gebeliği sonucunda doğan; ikiz, üçüz yada dördüz çocuklar...
Bir yetimhane dolusu duygu var şimdi kucağımda...

Ya doğurduklarıma sahip çıkıp, bağrıma basmalıyım...
Ya da emzirmediğimde ölüşlerine sebep olanın ben oluşunun vicdan azabı ve belkide pişmanlığıyla ölüp, bir kuzgun olarak tekrar dünyaya dönüşü beklemeliydim.


Henüz erken; şu an alaca renkli olsa da gökte zaman...
Henüz erken...


Varlığıma, varoluşumun halen devam edişine şükran duyuyorum...kuzgun sesleri eşliğinde.




Sevgi ve ışıkla,
Ayna

120808

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..