Laflamalar

Çiziktiriyo-rum….

LAF OLA BERİ GELE
Bir sevgilinin, bir işin, bir insanın, bir hayalin, bir kazancın peşinden senelerce koş, mesela oku! falanca üniversiteyi bitir filanca bölümden mezun ol. Sonrada mesleğime ve kariyerime göre iş bulamadım de! Seninki de, Laf yani! Piyasa kardeşim piyasa na’parsın!!!?...

1920-1930’LU YILLAR ANKETİ
Tanınmış Osmanlı Tarihçisi Prof. Dr. Fatmagül Demirel, ‘Cumhuriyet Kurulurken Hayaller ve Umutlar’ isimli eserinde 1920 ile 30’lu yıllar arasında yapılmış anketleri yayımladı. Resmi Gazete’nin 20 Kasım 1926 tarihli sayısında ‘Yetki verilse hangi kitabı yakardınız?’ çarpıcı anket sorusuna, dönemin aydınlarından bazılarının cevapları şöyle olmuş:
Abidin Daver: “Yakılacak Kitap’ı yakardım.”
Necmettin Sadak: “ Hiçbir kitabı yakmazdım.”
Reşat Nuri Güntekin: “Kendi Kitaplarımı Yakardım ki yeniden yayınlanabilsin.”
Osman Uluğ: “Bütün hendese kitaplarını yakardım.”

Bu soru bana sorulsa benim cevabım, “ Uygarlık yaratımının başlangıcı yazı ve temel aracı kitapları yakmak niyetinde olan ‘korkunç insanlara’ öğretmen olmak isterdim.” Olurdu.

BÜYÜK YAZARLAR VE İLGİNÇ YÖNLERİ
Bir çok önemli yazar, çizer, sanatçının sıra dışı yönlerinin olduğu ve yaşadığı toplumdan ayrık  yaşam öyküsü olduğu söylenir. Hatta sadece söylenmez bilinir de. İşte size dünyadan isim yapmış 5 yazar ve enteresan hayat geçmişleri:

Shakespeare, yazdıklarından, tiyatro eserlerinden kazandığından çok daha fazlasını tefecilik yaparak kazanmış.

Virginia Woolf, konuşmayı çok severmiş.. Bir keresinde 48 saat aralıksız konuşmuş. Bir başka önemli özelliği ise bütün eserlerini ressam olan kız kardeşinin çalışma biçimden ilham alarak, ayakta durarak yazmış.

Balzac, Dahi yazar 51 yaşında öldü. Ancak arkasında onlarca ölümsüz eser bıraktı. Günde yaklaşık 50 fincan kahve içtiği söylenen Balzac, kahve yapacak birisi olmadığında kahve çekirdeklerini çiğnermiş.

Ernest Hemingway, kendisi hakkında ağır bir yazı yazan eleştirmeni ilk karşılaştığı yerde tutup yere devirmiş. Büyük yazarın eleştirmene karşı en sert hareketi bu olmuş.

Agatha Christie, 1926 yılında 36 yaşındayken ortadan kaybolur. Yerel polis, halk ve istihbaratçılar her yerde onu ararlar. 10 gün sonra sahte bir kimlikle bir otelde bulunur. Durumunu Soranlara ne olduğunu hatırlamadığını söyler. Gerçekte kendisine ne olduğu  bir sır olarak kalır.

DÜNYANIN EN GÜZEL ÇİÇEĞİ (KANA ÇİÇEĞİ)
İngiltere’de en popüler bahçe çiçeklerinden olan Kanalar, Türkiye’de oldukça tutulan bir özel çiçek türü. Kana’nın sadece çiçek kısımları değil yaprakları da hayli güzel. En göz alıcı özelliği ise hem çiçeklerinin hem yapraklarının aynı anda etkileyici renklerde olabilmesi.

İLK SENARYOLU SİNEMA FİLMİ
İlk senaryolu gerçek film 1902 yılında Georges Melis tarafından çekilmiş. Le Voyage Dans La Lune ( Aya Yolculuk) ismini taşıyan film, Ay’a seyahat etmek isteyen bir grubun hikayesini anlatıyor ve tarihin ilk sinema örneği olarak kabul ediliyor.

MODERN BİLGİSAYARIN DOĞUŞU
İsveçli iki mühendis olan George ve Edward Schult, Babbage’ın Fark Makinesi’nin planlarını kullanarak ilk bilgisayar örneğini 1853 yılında tamamlamış. Daha sonra Hazırlanan bu örneklerden birini New York’taki bir rasathaneye, ikincisini de Londra Nüfus Daire’sine satmışlar. İlk bilgisayarlar piyano büyüklüğünde imiş.

Günümüzde, Fark Makinesi’nin ilk örneği Londra’daki Bilim Müzesi’nde sergileniyor.

BÜYÜK DÜŞÜN! “BİL, YAP VE TASARLA”
SENİN OLSUN… düşünmeyle başlayan hedeflerin sana basamakları kararlılığın ve büyük azminle tırmandırır. Sebeplerini bildiğin şeyin ne ise o, sonuçlarını da sen tayin etmelisin. Düzenlenen bir koşu yarışmasında işe başlarken ki hedefin herkes gibi 1’inci olmandır. Ama sen en kötüyü de hesaplayıp, derece yapıp 3’üncü de olabilmeyi aklında tutabilmelisin. Mevsimler dengededir. saatler matematikle kurulur. Mesela yapmak istediğin hayalini olguya dönüştürerek tasarlayabilir ve insanlığın hizmetine sunabilirsin. Bir şeyin küçük veya büyük olması önemli değildir. O şeyin bir kişinin veya büyük insan gruplarının yarına olması mühimdir. Burada anahtar kelime, hayallerinin sonsuz olması, yapacaklarının sınırının olmamasıdır. Atomu parçalayıp çığır açanda, kötü ellerde savaş çıkaranda; Bir bebeğin başını okşayıp mutlu olan, yaşlı veya ihtiyaç sahibi bir insanın malını çalanda insandır nihayetinde. Her kötü şey gibi İyi, dürüst, güvenilir, adil olmak da insanın elindedir. İn-san olmak, in-san kalmak, insan-lık’-ta yaşamak, ne kadar da güzeldir.

BİLİNÇLİ İNSAN BÖYLE YAPAR
En bildiğin işin yanında başka yeteneklerini de ortaya çıkarabilirsin. Ben çay demlemeyi yahut yüksekten paraşütle atlamayı bilmem. Ama öğrenebilirim. Mesele bu kadar açık ve basit. İnsan hayatın tüm aşamasında kendisinin farkına varabilir. Mutluluğun anahtarı birazda buradadır. Huzur bir çocuğun yere düşüp dizini vurduğunda ağlaması ile biraz sonra eline tutuşturulan sevimli bir oyuncağı görünce yüzünde gülücükler açması gibidir…..