Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '17

 
Kategori
Siyaset
 

Laiklik ve Demokrasi, Toplum için İşlevi...

Anayasa Mahkemesi, daha önce verdiği kapatma davalarından birinde laikliğin işlevini aşağıdaki gibi tanımlamış:

“ Laiklik, ulusal egemenliğe, demokrasiye, özgürlüğe ve bilime dayanan siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicidir. Bireye kişilik ve özgür düşünce olanakları veren, bu yolla siyaset din ve inanç ayrımını gerekli kılarak din ve vicdan özgürlüğünü sağlayan ilkedir.

Dinsel düşünce ve değerlendirmelerin geçerli olduğu dine dayalı toplumlarda, siyasal örgütlenmeler ve düzenlemeler dinsel niteliklidir. Laik düzende ise din siyasallaşmadan kurtarılır; yönetim aracı olmaktan çıkarılır, gerçek ve saygı yerinde tutularak, kişilerin vicdanına bırakılır.

Dünya işlerinin laik hukukla, din işlerinin kendi kurallarıyla yürütülmesi çağdaş demokrasilerin dayandığı temellerden biridir. Kamusal düzenlemelerin din kurallarına göre yapılması düşünülemez. Düzenlemelerin kaynağı dini kurallar olamaz.”

Laiklik, toplumsal ve siyasal yaşamımızın ortak bir paydada yürüyebilmesi için gerekli bir koşuldur. Yani, dini İslam olan bir ülkede, Müslümanların; diğer azınlık grupları, dinsizleri, gayrimüslimleri, Yahudileri, Hristiyanları ve diğer ırki sınıflara mensup insanları “ötekileştirmeden”, onlara tahakküm uygulamamalarını; hatta kamusal hayatın “dinin” kurallarından arındırılarak devamına olanak tanıyan önemli bir işleve sahiptir laiklik.

 

* * *

Bu bağlamda, sadece çağdaş demokrasilerde, daha genel mânada, modern bir hukuk devletinde olması gereken; ilk ve yeter şart laiklik değildir. Bunun yanında, demokrasi kavramının tüm kural ve kurumları, toplum içinde tamamıyla içselleştirilmiş olması gerekir.

Demokrasinin, oligarşik yönetim heveslilerin elinde oyuncak hâline getirilmesinin Türkiye’yi nerelere çektiği ortadadır.

Din ve devlet işlerinin ayrılması bağlamında, laiklik işlevi, emniyet kilidi görevini ifa etmektedir. Her ne kadar toplumda saflaşmalar var ise, ülkemizin gelenek ve göreneklerinin köklerinin çok derinlerde salmış olması, birtakım haksızlıkları tolere edebilme olanağını sunmakta.

Türkiye, geçmişte faşist uygulamalardan çok fazla çekti. Türkiye’nin beşeri kaynağı olan, yazarlarımız-çizerlerimiz, aydın insanlar, akademisyenler, düşünce liderleri, toplumun sevdiği ve saydığı politik figürler, bu ülkede tahakküme maruz bırakıldı. Hapishanelerde işkenceye tutuldu. Hiçbir şekilde dahli olmadıkları anarşik ve siyasal suçlardan dolayı fişlendiler, eziyet çektiler, sınır dışı edildiler, kitapları, eserleri imha edildi.

Sağ da olsa, sol da olsa; her iki fikir öğretisinin nihai amacı, ülkede varolan olumsuzlukları, eşitsizlikleri, dengesizlikleri, hukuksuzluğu, kraldan daha kralcı olan zihniyetlerin uyguladıkları despotizmi yıkmak, halka özgürlüğünü ve geleceğini verme şiarında hareket etmek değil midir?

 

* * *

Türkiye, geçmiş yıllarda da uçurumun başına gelip gelip gitmiştir. Bu bağlamda, Türk siyasal ve demokratik yaşantımız açısından çok kritik virajları, çok maharetli döndüğümüz gibi, acemi şoför gibi virajı alamadığımız günler de olmuştur.

Yaşam tarzı açısından kendisini, Batı demokrasisi ve hukuku nezdinde konumlandıran kesimlerin de; geleneksel manevi ve dini alışkanlıkların yön verdiği duygularla kendilerini muhafazakâr demokrat biçiminde lanse eden kitlelerin de, birbirlerine çamur atmaktan, laf yetiştirmekten, goygoyculuk yapmaktan, kendi meşreplerince siyasa planlamaktan, birbirlerini bel altından vurmaktan daha önemli görev ve sorumlulukları yok mudur?

Siyasi partileri, ideolojik görüş farklılıkları düzleminde, yaşam standartlarının yükseltilmesi gayesinde, daha fazla özgürlük ve hak talebi sürecinde, toplumsal ve siyasi yapının neresine eklemlendireceğiz?

Laiklik, nasıl ki, insanlara, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında, güvence, özgürlük, hak veriyor ve bunu teminat altına alıyorsa;

Demokrasinin ama çağdaş demokrasinin varlığı, siyasi ve sosyo-ekonomik problemlerin çözümünde sulh seçeneğinin her zaman masada kalması fonksiyonunu yerine getiriyor.

    

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..